Eğer dikkatli bakarsanız ağaçların yaş halkaları ağaçların büyüdüğü toprak nemliliği gibi pek çok bilgiyi bizlere sunuyor. İklim değişikliğinin işleyişini daha iyi anlayabilmek adına bilim insanları 600 yıllık bir veri havuzu oluşturdular. Bunun sonucunda 20. Yüzyılın ortalarında başlamış ve ağaç halkalarına adeta kaydedilmiş olan garip iklim koşulları gözlemlediler.
Edinilen yeni bilgiler Güney Amerika Kuraklık Atlası’nda (SADA) güncellenerek, geride bıraktığımız altı yüzyılın nemlilik değişimleri diğer tarihi belgelerle desteklendi. Bu esnada yoğun kuraklık dönemleri arasında 1930’dan bu yana belirgin bir artış,1960’tan itibaren her on yılda bir adet kuraklık görüldüğü saptandı.

Ağaç yaş halkaları henüz bu kuraklıkların nasıl meydana geldiği hakkında bize bir bilgi vermiyor. Araştırmacılarsa bu yeni ağaç halkası ölçümlemenin ve kayıtların diğer veri ve gözlemlerle birleşince çok yararlı bir referans noktası olabileceği görüşüne sahipler.
Arjantin Bilim ve Teknoloji Araştırma Konseyi’nden palaeoklimatolojist (iklim tarihi araştırmacısı) Mariano Morales “Ekstrem hidroiklim olaylarının artması insan aktivitelerinin etkileriyle örtüşmekte. Fakat bu ölçümler bu değişimlerin ne kadarının doğal iklim değişimi olduğunu veya kadarının insana bağlı sebeplerden ötürü gerçekleştiği konusunda bize net bir veri sağlamıyor.”
Güney Amerika Kuraklık Atlası’nın (SADA) bu yeni basımı alandan toplanan 286 ağacın verileriyle Arjantin, Şili, Uruguay, Paraguay, Bolivya’nın çoğu, Güney Brezilya ve Peru’daki değişimlerin altını çiziyor.
Morales’e göre son zamanlardaki kuraklıkların bölgedeki tarımın neredeyse tamamını nasıl bir darboğaza soktuğu düşünüldüğünde, Güney Amerika’nın ekstrem iklim olaylarına karşı çok şiddetli bir kırılganlığı olduğunu söylemek işten bile değil. Hatta bazı gıda sistemleri tamamen çökme tehlikesiyle karşı karşıya.
Dengesiz Hava Koşulları
Şimdiyse elimizdeki resim tek yönlü değil, Arjantin ve Şili şu ana kadar kayda geçmiş en büyük kuraklıklardan biriyle boğuşurken, kıtanın güneydoğu bölgeleri ise anormal yağışlı hava koşullarıyla boğuşuyor. Eğer bu iki zıtlığın sebebi iklim değişikliği değilse bile iklim değişikliğinin nasıl görünebileceğine ayna tutan bir şey olduğu kesin.

Columbia Üniversitesi’nden iklim tarihi araştırmacısı Edward Cook “Damdan düşer gibi bu kesinlikle iklim değişikliğidir demek istemiyoruz. İnsan eliyle oluşturulmuş değişimleri taklit edebilecek doğa kaynaklı değişimler de olabiliyor.”
Araştırmacılar, yaklaşık son altmış yılda bu dalgalanmalarda rol oynamış üç kilit unsuru belirlediler:
Pasifik ve Atlantik okyanuslarındaki döngüsel deniz yüzeyindeki sıcaklık sıçramaları, Güney Halka Şeklinde Mod adı da verilen Antarktika çevresindeki batı rüzgâr kuşağı ve Hadley hücresi adı verilen ve Ekvator’daki atmosferik dolaşımı ısı ve nem dağılımını yapan oluşum.
Sıçramalar sera gazı salınımına ve ozon delici kimyasallara bağlı olabilir ve yukarda sayılan üç faktöre etki ediyor olabilir. Araştırmacılara göre bu dalgalanmaları besleyebilen olası bazı etkiler şu an Güney Amerika’da kendini göstermekte.
Araştırmacılar ağaçların gövdesinde bulunan yaş halkalarının anlatabileceği hikâyelerin ve bize verebileceği bilgilerin uzun vadede iklim sıçramalarında, yeni koşullarda ve gelecek planlamalarında çok işimize yarayacağını belirtiyorlar. Fakat şu an biricik gezegenimize davranış şeklimize bakarak ekstrem hava olaylarının yakın bir tarihte durmayacağını söylemek mümkün.
Columbia Üniversitesi’nden iklim bilimci Jason Smerdon “Küresel ısınmayla birlikte kurak ve yağışlı iklim şartlarının birlikte daha yoğun olarak görülebilmesinde hiçbir çelişen nokta yok.”
Bu araştırma PNAS dergisinde yayınlanmıştır.
DENİZ ÖZDEMİR
Yorumlar 1