Bir buz parmak gibi Güney Amerika’yı işaret eden Antarktika Yarımadası, dünyanın en hızlı ısınan bölgelerinden birisidir. Yarımadanın iki büyük buzulu – Thwaites Buzulu (kıyamet buzulu) ve Pine Island Buzulu – kıtanın kıyılarında her yıl biraz daha fazla parçalanıp koparak, yeni bir buzulun oluşabilmesine fırsat kalmadan hızlı bir şekilde anakaraya doğru geriliyor.
Yaklaşık bir ay önce, tüm bu eriyen buzlar, gerisinde bölgenin haritalarını kalıcı olarak değiştirebilecek bir sürpriz bıraktı. Uzun zamandır buza gömülmüş, ancak nihayet ilk kez deniz seviyesinden görülebilen keşfedilmemiş bir ada.
ilginizi çekebilir: Antarktika’da ‘Kıyamet Buzulu’nun Altında Şaşırtıcı Derecede Sıcak Su bulundu

(Fotoğraf: Gui Bortolotto)
Uluslararası Thwaites Glacier Offshore Research projesi ile araştırmacılar, adayı yaklaşık bir ay önce Pine Island Glacier buz sahanlığının kıyısında yelken açtıkları sırada keşfetti. Küçük ada sadece 350 metre uzunluğunda ve çoğunlukla buzlarla kaplıdır; ancak çevredeki buzullardan ve buzdağlarından farklı bir kahverengi kaya tabakası ile birlikte denizden yükselmektedir.
Kısa bir arazi taraması yaptıktan sonra araştırmacılar, adanın volkanik granitten yapıldığını ve hatta birkaç yerleşik mühüre de ev sahipliği yaptığını doğruladı. London Imperial College’de doktora öğrencisi olan keşif üyesi James Marschalek’e göre; bunun gibi herhangi bir yönde 65 kilometreden daha fazla görünebilen başka bir kayalık çıkıntı yok.
İskandinav tanrıçası Sif’in Adını Verdiler

Araştırmacılar, keşfedilmemiş çıkıntılı adaya geçici olarak Dünya ile ilişkilendirilmiş bir İskandinav tanrıçası olan Sif’in adını verdiler. New York, Brooklyn’de bir ortaokulda fen öğretmeni ve aynı zamanda keşif üyesi olan Sarah Slack bir blog yazısında, adanın aniden ortaya çıkmasında neredeyse son on yılda Antarktika’da tipik hale gelen yaygın buzul erimesinin doğrudan bir etkisinin olmasının adanın keşfi kadar heyecan verici olduğunu yazdı.
Slack 26 Şubat’ta; “İlk başta, belki de bir buzdağının yıllar önce çıkıntıya yerleştiğini ve sonra altta yatan kayayı açığa çıkaracak kadar eridiğini düşündük.” diye yazdı. “Ama şimdi adadaki buzun bir zamanlar buzulun kenarından okyanusa doğru uzanan geniş bir yüzen buz kütlesi olan Pine Island Glacier’ın bir parçası olduğunu düşünüyoruz.”

Keşif üyesi Peter Neff, Google Earth’teki uydu görüntülerini kullanarak, buz tabakasının 2011’den bu yana sabit bir şekilde geri çekilmesinin Sif Adası’nı Pine Island Körfezi’nde nasıl ayrı ve yalnız bıraktığını gösteren hızlandırılmış bir model yaptı. Yukarıdaki buz topağı sadece başka bir yalnız buzdağı gibi görünüyor. Artık Sif bir ada olarak statü kazandığına göre, Sif Adası üzerine yapılacak çalışmaların artırılması, bölgenin kayalık göbeğinin iklim değişikliğine nasıl tepki vereceğini gösterebilir.
Corpus Christi’deki Teksas A&M Üniversitesi’nde buzul jeoloğu Lindsay Prothro Nature.com’a verdiği bir demeçte; “Adanın Glacial Rebound(buzul tepkisi) adı verilen bir süreç nedeniyle ortaya çıkması muhtemeldir” dedi. Buzul buzları eridiğinde, altındaki anakara üzerindeki baskıyı hafifletir; buna karşılık, anakara geriye doğru bir tepkime gösterip batabilir.
Ya da daha önce olduğundan çok daha yükseğe çıkabilir. Bu buzul reaksiyonunun buz tabakalarının parçalanma hızını artırıp yavaşlatmadığı belli değil. Umarım, Sif Adası üzerinde daha fazla araştırma yapmak bazı ipuçlarını görmemize yardımcı olabilir.
Ekibin seferi 25 Mart’ta sona erecek. Bundan sonra, Sif Adası kaya örneklerinin tam ve detaylı bir analizi yapılmaya başlayabilir.