Yumurta ve spermin birleşmesiyle başlayan döllenme süreci embriyonun oluşması ve fetüs evresiyle devam ediyor. Bir fetüsün kalbi, beyni ve diğer organları beş haftadan sonra oluşmaya başlar. Hamileliğin altıncı ayında doğmamış bir bebeğin vücut parçalarının çoğu oluşmuştur.
Ancak eksik olan önemli bir bileşen vardır: Bağırsaklarını, cildini ve diğer organlarında barınacak, sıklıkla “mikrobiyom” olarak adlandırılacak olan faydalı bakteriler.
Mikroplarla ilk etkileşimlerimiz, yaşamımız boyunca sahip olacağımız sağlığımıza zemin hazırlıyor. Bebeklerin mikrobiyomları sağlıklı beyin gelişimi, astım, alerji, obezite ve benzeri durumlarla ilişkilendirilmiştir.
Burada önemli olan bu ilk karşılaşmalar ne zaman ve nerede meydana geliyor ?
Mikrobiyomlarımızın nereden çıktığını anlamak, genetik kanser veya kalp hastalıkları riskimizi bilmek kadar önemlidir.
Kaliforniya Üniversitesi’nden mikrobiyolog Susan Lynch: “Her zaman insan genlerinde kalıtsal açıdan bir risk olduğunu düşünüyorduk. Ancak yaşamın çok erken dönemlerinde edinilen bir takım mikrobiyal genler de var.
Bunlar anneden geliyor ancak henüz bebeğe ne zaman ve nasıl ulaştığı konusunda emin değiliz. Kalıtsal sonuçlara ulaşmak için bunları bilmemiz lazım.” diyor.
Yüzyıllar boyunca insan rahminin ve içindeki bebeğin bakterisiz olduğu düşünülüyordu. Bunun tersini kanıtlayan ilk ipuçları yaklaşık on yıl önce ortaya çıkmıştı. Araştırmacılar erken dönemdeki bebeklerden alınan plazentaların bakteri belirtileri gösterdiğini keşfetmeye başladı.
Bilim insanları o zamandan beri çalışmaları rahim içerisinde mikrop aramakla geçirdi. Bu da canlı bir tartışma başlattı.
Geçen ay Cambridge Üniversitesi’nden gelen araştırmacılar 500’den fazla plaza taradıklarında ve bunun sonucunda bakteriyel DNA kanıtı bulamadıklarında fikir çatışmalarına yol açıldı.
Bu örnekler üzerinden eski çalışmaların sadece deneysel kirleticileri tespit ettiğini ve rahmin aslında steril olduğunu öne sürüyorlardı.
Ancak Texas Baylor’dan ana-fetal bir tıp uzmanı olan Kjersti Aagaard, araştırmacıların verileri farklı şekilde yorumlamış olabileceğini düşünüyor.
Bazı DNA sekanslarını kolonizerlerden ziyade kirletici maddeler olarak etiketlediklerini ve plasentada bakteri yaşamadığı sonucuna böyle vardıklarını düşünüyor. Plasentada bakteriyel DNA olduğunu bildiren ilk kişiler arasında Aagaard vardı.
Bir bebeğin ilk kez mikroplarla etkileşime geçtiği anın tartışması hala çözüme kavuşamadı. Fakat ilk mikrobiyomlarımızın nasıl şekillendiğinin ve bizi yaşam için nasıl şekillendirdiklerinin hikayesi gün geçtikçe daha da belirginleşiyor.
Rahim İçinde Astarlanma Süreci
Neden plasentada mikroplar bulunur ?
Fetus neden hala bir gizemdir ?
Bu sorular üzerine çalışan araştırmacılar örneklerde sadece düşük seviyede mikrobiyal DNA kalıntıları tespit edebilmişler. Bakterilerin rahim içerisinde hala canlı olup olmadığı belli değildir. Ancak “Birkaç mikrop bile gelişmekte olan bir fetüsün bağışıklık sistemini etkileyebilmektedir.” diyor Aagaard.
Örneğin, 2017 yılında Singapurlu bir grup araştırmacı 17 haftalık fetuslardan gelen immün hücrelerin yarı mikrobiyal kimyasallara tepki verdiğini bildirdi. Bu tepki bağışıklık sistemlerinin bu moleküllerle fetusta veya annelerin hücrelerinde karşılaştığına dair bir işaretti.
Bakterilerle erken etkileşimin gelişim boyunca büyük sonuçları olabilir. Aagaard, zararsız, faydalı mikropları barındırma ve patojenleri ayırma yeteneğinin vücutta mikrobiyomlar oluşturmak için temelde önemli olduğunu söylüyor.
İlk Ziyaretçiler
Bebekler bakterilerle dünyaya geldikleri andan itibaren tanışırlar. Bu mikroplar, çocuğun vajinal mi yoksa sezaryen ile mi doğduğuna bağlı olarak değişir.
Bazı araştırmacılar sezaryen doğan bebeklerin mikrobiyomlarını astım, çölyak hastalığı veya alerji riskleri ile ilişkilendirmişlerdir. Araştırmacılar aynı zamanda bu farklılıkların yaşamın ilk birkaç ayında kaybolduğunu bildirmektedir.
Cornell Üniversitesi’nden evrimci biyolog Andrew Moeller, “Halen etkinin ne kadar olduğu veya farklılıkların ne kadar tutarlı olduğu tartışılıyor” diyor.
Bununla birlikte bebeklerin annelerinden aldığı farklı başlangıç mikrop paketleri, gelişmekte olan mikrobiyomun temelini oluşturmaktadır. Lynch, “Bozulmamış bir ortamı kolonileştiren ilk organizmalar o ortamdaki koşulları güçlü bir şekilde etkileyebilir” diyor. “Bu sırayla diğer türlerin birikimini şekillendiriyor.”
Araştırmacılar dört haftalık bebeklerde bu kurucu mikroplara bakarak bir bebeğin astım riskiyle karşı karşıya olup olmadığını tahmin edebileceklerini söylediler.
Lynch’e göre yüksek riskli bebeklerin bağırsak mikrobiyomunda sadece belirli bakteri türleri yer almıyor. Farklı bakterilerle bir metabolik makine oluşuyor.
Bu bebeklere altı aylık olana kadar probiyotik bir bakteri türü verildiğinde mikrobiyomları astım riski düşük bebeklerinkine benzer hale geldi. Ancak tedavi durdurulduğunda mikrobiyomları önceki haline geri döndü.
Lynch, bu değişime karşı olan direncin, yaşamın önceki dönemlerinde organizmanın mikrobik kimyasal maddelere maruz kalmasından kaynaklanabileceğini ileri sürüyor.
“Doğumdan önce mikrobiyal veya bağışıksal yapılanmalar, organizmaların doğumdan sonra gelişmekte olan bağırsak mikrobiyomunu kolonize eden kritik bir belirleyici olabilir.”
Diyet Belirleyici Faktörler
Bebeklerin bağırsak mikrobiyomları süt ve benzeri formülleri sindirmelerine yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır. Bir bebek yemek yerken veya çevresiyle etkileşime geçerken mikrobiyomlar değişir: bazı oyuncakları ağızlarına götürmeleri, evcil hayvanlara sarılmaları veya kardeşleriyle boğuşmaları bunlara örnektir. Moeller’a göre vücuda giren mikropların bu çevresel kaynaklardan geldiği sanılıyor. Sadece yemek alışkanlığıyla şekillenecek bir durum yok gibi gözüküyor.
Bir çocuğun mikrobiyomu, yaşamlarının ilk iki veya üç yılında stabilize olur ve uzun yıllar sürebilen bakteri grupları olarak varlığını korur. Ancak yeni bakteri gruplarına da ev sahipliği yapabilir. Araştırmacılar 2018’de beş yetişkin ve iki çocuktan oluşan bir grupla iki haftalığına Venezüella’da bir köyü ziyaret etti. Çocukların mikrobiyomlarının yetişkinlere oranla daha önemli ölçüde değiştiği gözlemlendi.
Yetişkin mikrobiyomları egzersiz, göç, antibiyotik ve diğer birçok faktöre bağlı olarak az da olsa değişir. Bebeklerde rahimde geçen süre hayat boyu sahip olunacak olan bağırsak ekosistemlerini belirler.
Ancak bu temeller üzerindeki ekili ekosistemler seçimlerimiz ve yaşam şartlarımıza bağlı olarak değiştirilebilir. Lynch, “Bu alanda en heyecan verici olan şey bu – kendi mikrobiyomunuzun küratörü olabilirsiniz.”
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Bağırsak sağlığı ve mikrobiyomla ilgili ne biliyoruz?
Probiyotikler Her Yerde Ama Bir İşe Yarıyorlar Mı?
Yenidoğan bebeklerde ilaç karışıklığından sonra “Kurt Adam Sendromu” ortaya çıkıyor
Bebekler Sarılmayla Yıllar Sonra Genetiklerinde Değişim Görüyor
Editör / Yazar: O. Can CANİKLİ
Kaynak: http://blogs.discovermagazine.com/crux/2019/08/22/fetus-placenta-microbiome-development/#.XW7EURrVKUn
Yorumlar 1