Burada bahsedeceğim veriler son yayınlanan koronavirüs araştırmalarından, özellikle Çin ve İtalya’nın karbon emisyon oranlarının ani değişimden dünya genelinde doğrulanmış vakalara kadar eşi benzeri görülmemiş bir viral salgını ve dünyadaki etkilerini ortaya koymaktadır.
COVID19 koronavirüsünün Çin’den türeyerek tüm dünyaya yayılışını hatta Avrupa’nın merkez üssü haline gelişini seyretmek insanlık tarihinin zihnine zorlu bir pandemi savaşı olarak kazındı bile. Koronavirüsün diğer türlerine oranla mortalite oranının düşük seyretmesi bizi umutlandırsa da bulgularının insan hayatını sekteye uğratacak kadar ağır olması elbette ki ürkütücü.
Bu sebeple yapılan korona araştırmalarında ve yayınlarında neredeyse bir yarış başladı diyebiliriz. Buna karşın ülkelerin aldığı tedbirlerin artışı başta atmosferdeki sera gazı oranlarının düşüşü gibi bir çok alanda büyük değişimleri beraberinde getirdi. Şimdi ise saydığım tüm bu gelişmeleri derinlemesine anlayabilmemiz için BEŞ GÜÇLÜ GRAFİK‘ten yardım alalım..

Koronavirüs dünyaya nasıl yayılıyor?
Koronavirüs, 2019’un sonlarında Çin’in Hubei eyaletinde 11 milyonluk bir şehir olan Wuhan’da ortaya çıktı. COVID-19’un neden olduğu vakalar Ocak ayının sonunda ve Şubat başında Çin’de pik değerini bularak birkaç bin birden arttı.
Her gün sayısı artan enfeksiyonların sayısı, alınan büyük KARANTİNA önlemleri ve 2003’te SARS’ta edindikleri tecrübe ile kontrolü hızla eline alan ÇİN, vaka sayısını grafiksel olarak dikey artıştan yatay seviyeye düşürmeyi başardı, ancak salgın şimdi küresel bir pandemi haline geldi.

Güney Kore, İran, İtalya ve diğer yerlerde gözlenen büyük salgın, 150’den fazla ülkeye sıçrayarak artış gösterdi. Çin dışındaki teyit edilmiş vakaların sayısı ülke içindeki vakaları gölgede bıraktı ve 13 Mart’ta Dünya Sağlık Örgütü genel direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Avrupa’nın pandeminin merkez üssü haline geldiğini söyledi.
COVID-19 diğer hastalıklarla nasıl karşılaştırılır?
COVID-19’un vaka ölüm oranının güncel tahminleri, Koronavirüsün, SARS (şiddetli akut solunum sendromu), MERS (Orta Doğu solunum sendromu) ve Ebola gibi diğer büyük ölçekli salgınların patojenlerinden daha az ölümcül olduğunu düşündürmektedir. Ancak enfeksiyon, mevsimsel grip dahil diğer hastalıklardan daha kolay yayılıyor gibi görünüyor. Virüsün Temel Üreme Katsayısı (R0) (virüsü kapan kişinin kendi çevresindeki insanlara virüsü yayma oranı) 2-2.5 aralığında bir değeri göstermektedir.

Vaka/ölüm oranı gibi, “R0” da lokasyona, yaş grubuna ve zamana göre önemli ölçüde değişebilen ve sürekli revize edilmesi gereken bir orandır. R0, enfekte bir kişinin ne kadar süre bulaşıcı kaldığını, enfekte etme olasılığını ve diğer insanlarla ne sıklıkla temas ettiklerini dikkate alan modeller kullanılarak hesaplanır.
Araştırmacılar yeni koronavirüs araştırmalarını ne kadar hızlı yayınlıyor?
Salgın, koronavirüs ve neden olduğu hastalık (COVID19) hakkında bir araştırma patlamasına yol açtı. WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve Google Akademik’te listelenen yayınları derlemenin yanı sıra araştırma faaliyetinin ölçeğini tahmin etmek için Nature dergisi: bioRxiv, medRxiv, ChemRxiv, ChemRxiv ve ChinaXiv sunucularında “yeni tip koronavirüs”, “ncov”, “COVID-19” ve “SARS-CoV-2” terimlerini kullanarak yapılan tüm araştırmaları taradı.
12 Mart 2020 itibariyle koronavirüs ile ilgili yaklaşık 900 makale, ön baskı ve rapor bulunmaktadır.

Araştırmalar, virüsün yapısı; farklı topluluklara nasıl yayıldığı; hastalığın klinik özellikleri; potansiyel ilaç hedefleri; karantina önlemlerinin ne kadar etkili olduğu; ve salgının sağlık çalışanları üzerindeki psikolojik etkileri üzerine yoğunlaşmıştır. Salgının başlarında paylaşılan en az 20 önbaskı o zamandan beri hakemli dergilerde yayınlandı.
Araştırmacılar ayrıca GISAID ve GenBank gibi çevrimiçi platformları kullanarak virüs üzerindeki genomik verileri paylaştılar ve potansiyel aşılar veya tedaviler için birkaç klinik çalışma devam ediyor. Bu çalışmaların normalde gizli tutulması ve paylaşılacaksa da saygın yayınlarda erişimi zor bir şekilde yapılması beklenirdi. Dünya en zor zamanlarından birini yaşarken biraz olsun paylaşımcı olduğumuzu görebildiyse ne mutlu bize..
Seyahat kısıtlamaları karbon emisyonlarını ve hava kalitesini nasıl etkiledi?
Çin’in salgını kontrol etme çabaları, enerji tüketimini ve hava kirliliğini azaltmış görünmektedir. NASA ve Avrupa Uzay Ajansı tarafından toplanan uydu verileri, ülke genelinde fosil yakıt kullanımı sırasında üretilen atmosferik Nitrojen Dioksit (NO2) seviyelerinde keskin bir düşüş göstermektedir.
Bu da Dünyanın kendi atmosferini biraz olsun rahatlatması anlamına geliyor. Yoksa Dünya bu kadar ölümü ve canlı vakayı, yüzyıllar sonra yaşayacak insanların yurtsuz kalmaması için kendi ömrünü uzatma yolunda mı kullandı?.. Bu konu hakkında ne tür teoriler ortaya atılır bilinmez ama dünyanın derin bir nefes çektiği ortada.

Her yıl, işletmeler ve fabrikalar yeni yıl yaklaştıkça kutlamalar için ara verdikleri endüstriyel faaliyetler genellikle düşer. Bu genellikle NO2 seviyelerinde de kısa bir süreliğine düşüşe neden olur. “Normalde, kirlilik seviyeleri 7-10 gün sonra kendini toparlar, ancak bu yıl gerçekleşmedi.” diyor NASA’nın Maryland Greenbelt’deki Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde çalışan Atmosfer Bilimcisi Fei Liu.
Bir çalışma, 2020 Ocak ayından sonra NO2 kirliliğinin bu yıl, önceki yılların aynı dönemine göre %10-30 daha düşük olduğunu göstermektedir. Avrupa Uzay Ajansı’nın Sentinel-5P uydusundaki veriler kullanılarak NO2 kirliliğinin azalmasına benzer bir eğilim, şehirlerin karantina altına alındığı Kuzey İtalya’da da belgelenmiştir.
Helsinki’deki Enerji ve Temiz Hava Araştırmaları Merkezi tarafından yapılan bir analize göre, koronavirüsü kontrol altına almak için süregelen çabalar Çin’in endüstriyel faaliyetini %15-40 oranında geriletti. Kömür tüketimi Şubat ayında dört yılın en düşük seviyesine ulaştı ve petrol arıtımı üçte birinden fazla düştü. Özetle yapılan merkezi analizin, devam eden koronavirüsü engelleme çabalarının bir sonucu olarak Çin’in karbon emisyonlarının %25’ten fazla düştüğünü göstermektedir.
Mevcut pandemi 2003 SARS salgını ile nasıl kıyaslanıyor?
COVID-19 koronavirüsü, başından beri 2002–2003 SARS salgını ile karşılaştırmalar yapmıştır. Her ikisi de dünyaya yayılmadan önce Çin’de doğdu. Her ikisi de, yaygın soğuk algınlığına neden olan, birkaç ilgili virüsden daha ölümcül YENİ TİP koronavirüsler olarak tanımlandı. SARS koronavirüsünün, önce yarasalara sonra misk kedilerine, kedilerden ise insanlara sıçradığı keşfedildi.
SARS-CoV-2 olarak adlandırılan COVID-19 virüsünün, ya doğrudan ya da henüz tanımlanmamış bir memeli yoluyla yarasalardan geldiği düşünülmektedir. Her iki virüs de kaosa ve ekonomik felakete neden oldu. Ancak iki salgın da özellikle yayılma hızı ve boyutu bakımından birbirlerinden çok farklı ilerlemiştir.

SARS salgını, farklı bir hastalık olarak tanımlanmadan önce üç ay boyunca devam etti. Daha sonra, virüsün kendisinin tanımlanması ve genomik dizilimi büyük ölçüde Çin dışındaki araştırmacılardan geldi. Buna karşılık, şu anda Çin, COVID-19 olarak bilinen hastalığın ilk vaka artışını WHO (Dünya Sağlık Örgütü)’ya Pnömoni benzeri bir hastalık belirtisi olarak bildirmiştir.
Bundan hemen iki hafta sonra, koronavirüs izole edildi, genetik olarak dizilimi çıkarıldı ve Çin’de dünyanın gördüğü en büyük bulaşıcı hastalığın önlenmesi çabalarından birini başlatmak için ihtiyaç duyduğu tüm araçları sağlayan bir teşhis testi geliştirildi.
COVID-19 virüsü, SARS kadar öldürücü olmasa da, çok daha yaygın olduğunu kanıtlamıştır. COVID-19 koronavirüsünün, SARS koronavirüsünün şu andaki toplam sayısını geçmesi, onaylanan ilk vaka sonrasında 2 ayı bile bulmadı.
Ve üç ay içinde.. COVID-19, SARS’dan beş kat daha fazla insanı öldürdü..
Bu bir derleme makaledir. Daha fazla makaleye ulaştıkça spesifik konular üzerine çalışmalarımı sürdüreceğim. Teşekkür eder bu zorlu süreçte bilime kulak kesilmenizi tavsiye ederim.. Sağlıcakla kalın..
Talha KAVAK