Beyninin çoğunu kaybeden adam bilinç hakkında bildiğimiz her şeye meydan okuyor.
Beyninin yüzde 90’ına zarar vermesine rağmen nispeten normal, sağlıklı bir yaşam süren bir Fransız adam, bilim insanlarının bizi bilinçli kılan şeyin biyolojik olarak ne olduğunu tekrar düşünmelerine neden oluyor.
2007’de bilim insanları, 40’lı yaşlarının ortalarında bir Fransız erkeğin bacağındaki ağrıdan şikayetçi olduğu için bir kliniğe gittiğini bildirdi.
Çocukken beynindeki boşlukların omurilik sıvısıyla dolması sonucu da aynı problemi yaşamıştı. Bu yüzden doktorlar bu problemin tekrarlandığından şüphelenerek beynini taramaya karar verdiler.
Tarama sonucu bu boşlukların neredeyse tüm beynin yerine geçecek kadar omurilik sıvısıyla dolduğunu, geriye sadece ince bir nötron tabakası bıraktığını gördüler.
Ama mucizevi bir şekilde adamın bilincinin yerindeydi aynı zamanda bir devlet memuruydu. Beynindeki sorunlardan haberi olmaksızın iki çocuğu ve karısıyla mutlu bir yaşamı vardı.
Bilinç için hayati önem taşıyan önemli beyin bölgelerinin birçoğunu kullanmadan yaşaması; beynimizin nasıl çalıştığı, farkındalığımızın temelinde yer alan mekanizmaların işleyişi gibi birçok önemli soruları ortaya koyuyor.
Örneğin, nörologlar duygusal sinyalleri beyin loblarını çevreleyen zara aktaran talamus adı verilen bir bölgenin bilinç için vazgeçilmez bir öneme sahip olduğunu iddia etmişlerdir.
Bunun nedeni daha önceki araştırmalarda talamusa verilen zarar genellikle insanların komaya girmesine neden olduğundandır. Hatta bilim insanları epileptik bir hastanın bilincini bu bölgeye elektrikle uyararak hastanın bilincin kapatabilirler.
Bilinci sadece nöron tabakasından oluşmuş

Benzer şekilde, araştırmalar gösteriyor ki, claustrum adı verilen bölgeyi elektrot vererek aktivitesini manipüle etmekte bilinç kaybına neden olabiliyor. Ayrıca bu bölge başta talamus olmak üzere beynin çeşitli bölgeleriyle ilişki kurabiliyor
Bilinci sadece nöron tabakasından oluşmuş bu adam, bilinci beynin anatomisinde arayan nörologların tezlerine karşı geldi.
Bununla birlikte beyin anatomisinin bilinç için çokta önemli olmadığını ve bilincin nöronların birbiriyle iletişime geçmesi ile oluştuğunu iddia eden bilim insanlarının tezlerine destek sağladı.
Örneğin, nöronlar arası aktiviteleri inceleyen yeni bir çalışmada ; nöronların iletişim halinde iken nadiren en kestirme yolu kullandığını bunun yerine her olası iletişim yollarını keşfederek karmaşık ve son derece doğaçlama bir yol izledikleri ortaya çıktı.

Bu deney ayrıca Axel Cleeremans’ın ‘’Radikal Plastisite Teorisi’’ olarak adlandırdığı teorinin temelini oluşturur. Bu da bilincin; beynin kendini nasıl tanıyacağını öğrenmek için sürekli olarak kendine yansımasıyla ortaya çıktığı anlamına gelir.
Kuşkusuz hala cevaplanması gereken birçok soru var ve bilincin doğasına ilişkin teorilerin çoğu henüz tam olarak geliştirilemedi. En azından Fransız adamın bacağında ağrının nedenini biliyoruz.
Çeviren: Merve Gülşen / Kaynak ve İleri Okuma: DOI: https://doi.org/10.1016/S0140-6736(07)61127-1
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Hastanın Kafatasını Açan Cerrahlar Beklenmedik Bir Ziyaretçi ile Karşılaştı
Cerrahlar, Bir Bebeğin Beyninde Olgunlaşmış Diş Şeklinde Bir Tümör Buldular
Vücudunun Yanlış Tarafındaki Organlarla 99 Yıl Yaşayan Kadın: Rose Bentley ile Tanışın
Yorumlar 1