Bilim kurgudan gerçekliğe uzanan 11 fikir: Günümüz modern dünyasındaki bu teknolojiler yıllar önce bilim kurgu alanında ortaya çıktı. Bilim kurgu, gelecek çağın hayal gücü için her zaman önemli bir araç olmuştur. Farklı renklerdeki uzaylılar ve galaksiler arası seyahat henüz keşfedilmemiş olsa bile bilim kurgu sayesinde artık hayal ürünü olmayan bir dizi teknolojiye sahibiz.
Bazı yaratıcı icatların adeta ailelerin favorisi haline gelen “Geleceğe dönüş” ve “Gerçeğe çağrı” gibi filmlerde ortaya çıktı. İşte karşınızda bilim kurgudan gerçekliğe adım atmış birkaç gözde teknoloji.
CEP TELEFONU

“Star Trek: Orijinal Seri”
Neredeyse herkesin cebinde olan bir şey… Cep telefonu dikkat çekici birkaç özelliğiyle birlikte hayatımızda adeta gereklilik haline geldi. İlk cep telefonu 1973 yılında geliştirilen Motorola DynaTAC oldu. Taşıması zor olan bu telefon yaklaşık 1.1 kilogramdı ve ortalama 35 dakika konuşma süresi vardı. Fiyatı da oldukça pahalıydı. Yaklaşık birkaç bin dolar…
Motorola DynaTAC, telefonu yalnızca 90 günde geliştiren ekibin lideri olan Martin Cooper tarafından icat edildi. Uzun zamandır dolaşan söylentiler Cooper’ın ilham kaynağının Star Trek olduğu yönünde.
Filmin bir bölümünde Kaptan Kirk elle taşınır iletişim aletini kullanıyor. Ancak Cooper 2015 yılında verdiği bir demeçte bu esinin DickTracey adlı çizgi romandaki kahramanın “alıcı verici bileklik” kavramından geldiğini belirtti.
EVRENSEL ÇEVİRMEN

“Star Trek: Orijinal Seri”
Uzayı keşfettikleri sırada Kaptan Kirk ve Spock gibi karakterler farklı diller konuşan birçok uzaylıyla karşılaşır. Star Trek karakterleri galaksinin yabancılarını anlayabilmek için uzaylıların sıra dışı dillerini hemencecik çeviren bir cihaz kullanır.
Star Trek’in bu evrensel iletişim cihazı ekranlarda ilk kez Spock’un biyolojik olmayan varlıklarla iletişim kurmaya çalıştığı bölümde görülür. (2. Seri, 9. Bölüm: Başkalaşım)
Star Trek’teki fikir zeki uzaylı habitatıyla iletişim kurmak olsa dahi, dilin koyduğu engelleri yıkabilme kapasitesine sahip bir cihaz gerçek zamanda iletişimsel bir devrim olabilir. Şimdilerde, Sourcenext’in Pocketalk ve Skype’ın ses çeviri servisi iki dil arasında anında çeviri imkânı sunma kapasitesinde. Gerçek zamanlı kusursuz iletişim çok uzaklarda olabilir ancak son yıllardaki teknolojik gelişmeler bunun erişilebilir olduğunu bizlere gösteriyor.
IŞINLANMA

“Star Trek: Orijinal Seri”
Işınlanma fikrinin arkasında bir insanı enerji formuna ayırma ve ardından hedef yerde tekrar madde haline döndürme vardı. Star Trek’teki USS projesiyle insanları ışınlama serinin çok başlarında, pilot bölümde izleyicilere tanıtılmıştı.
Bilim adamları ışınlanmanın nasıl gerçekleşeceği konusunu henüz çözebilmiş değil ancak foton denilen enerji toplarını ışınlayabiliyorlar.
Bu durumda ışınlanma kuantum karmaşası olarak bilinen bir olaya dayanıyor. Bu olay, kuantum mekaniğinde iki karışık atomun birbirinden çok uzakta olabilmesine ancak atomların birbirlerine bağlı kalıp yapılan bir eylemin diğerini mesafeye bakılmaksızın etkileyebilmesine işaret ediyor. İki foton arasındaki bilgi değişimi ışık hızından en az 10.000 kat daha hızlı gerçekleşiyor.
3D HOLOGRAMLAR

“Yıldız Savaşları: Bölüm 4 – Yeni umut”
Yıldız Savaşları’nın ilerleyen bölümlerinde Obi-WanKenobi holografik bir mesaj alır. Tanım gereği hologram lazerden gelen ışınların iki boyutlu bir yüzeye yansımasıyla oluşan üç boyutlu görüntülerdir ve sadece bir açıdan görülebilir.
2018’de Provo, Utah Brigham Young Üniversitesi’ndeki araştırmacılar gerçek bir hologram oluşturdu. Hacimsel gösterim olarak adlandırdıkları bu teknik yaz sil oyun tahtası gibi çalışıyor ancak atomları en yüksek hızda kullanıyor.
Başka bir lazer serisi kırmızı, yeşil ve mavi ışığı atomlara yansıtıp görüntü oluşturduğu sırada araştırmacılar lazer ile atomları sıkıştırıp düzenli bir şekle getiriyor. Ancak bu durum şu anda oldukça küçük hacimlerde gerçekleşebiliyor.
BİYONİK KOLLAR

“Yıldız Savaşları: Bölüm 5 – İmparator”
Kolunuzun kendi babanız tarafından kesildiğini, kayan bir binanın en altına doğru düştüğünüzü ve uzun süredir kayıp olan kız kardeşinizin gelip sizi kurtardığını hayal edin. Böyle bir şey gerçekte pek mümkün olmasa da Yıldız Savaşları’nda öyle…
Luke Skywalker elini kaybettikten sonra normal bir elin bütün işlevlerine sahip biyonik bir model alıyor. Şimdilerde bu senaryo eskiye nazaran daha uygun gözüküyor.
Atlanta’da bulunan Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden birkaç araştırmacı uzuvlarını kaybetmiş insanlar için ultrasonik alıcılar vasıtasıyla protez parmaklarını kontrol edebilecekleri bir yol arıyor. Filmde Skywalker’ın protezi elektromiyogram alıcılarının kaslarına bağlanmasıyla çalışıyor.
Alıcılar farklı tarzlara döndürülebiliyor ve kaslar esnetme ya da kasma yoluyla kontrol edilebiliyor. Böyle bir protez Georgia Tech araştırmacıları tarafından üretildi ancak protez, sağlam parmakları belirlemek için yapay zeka ile öğrenme yöntemini ve ses ötesi sinyalleri kullanıyor.
DİJİTAL REKLAM PANOLARI

“Blade Runner (Bıçak Sırtı)”
Yönetmen RidleyScott, Blade Runner filminde izleyicilere gelecekteki Los Angeles’tan manzara çekimleri sunuyor. Gökdelenlerin görüntülendiği sırada binaların bir kısmında devasa, dijital ve sinematik panolar göze çarpıyor. Bu internet öncesi kavram DOOH .com CEO’su Andrew Philipps Newman’ın hayal gücünü harekete geçirdi.
DOOH kendini dijital panolar aracılığıyla canlı ve hareketli reklamları temin etmeye adamış bir şirket. İnsanların yoldan geçerken durup bakacağı daha çekici modeller sunduğu için şirket şu sıralar reklamcılıkta oldukça ön planda.
DOOH’un 2013’de kurulmasından bu yana dijital panolar oldukça büyük bir yol kat etti. Bu eşsiz reklamcılık tekniğinden istifade etmek için Londra ve New York gibi kalabalık şehirler kullanılıyor.
YAPAY ZEKA

“Blade Runner (Bıçak Sırtı)”
Blade Runner’ın hikayesi ağırlıklı olarak yapay zekaya sahip suni insanların etrafında dönüyor. Bazı insanlar birçok bilim kurgu eserinde çeşitli felaketlere yol açan bilgisayarlara zeka verme işleminin olası yansımalar doğuracağından oldukça endişe duyuyor.
Ancak gerçek hayatta yapay zeka oldukça kullanışlı uygulamalar sunabiliyor. Örneğin astronotlar bilgisayar temelli öğrenme tekniğini kullanarak güneş sistemi dışındaki gezegenleri tespit edebilmek için makinalar geliştirdi.
Nasa’nın Kepler ve TESS gibi görevlerinde toplanan birçok veri derinlemesine incelenirken yapay zeka güneş sistemi dışındaki bir gezegenin verileri içinde saklı olan göstergeleri tespit edebiliyor.
UZAY İSTASYONLARI

“2001: A Space Odyssey (Bir uzay destanı)”
2001: A Space Odyssey adlı filmde Uzay İstasyonu 5’in Dünya’nın yörüngesine oturtulması yer almıştı. Astronotlar alçak yörüngede konumlanan bu devasa yapıda yerçekimsiz ortamda bir yerden bir yere geçebiliyordu. Bu olay kulağa tanıdık geliyor mu?
Uzay İstasyonu 5, Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) için ilham kaynağı oldu. ISS 1998’den bu yana Dünya’nın yörüngesinde dönüyor ve şu an altı astronota ev sahipliği yapıyor. Uzay İstasyonu 5 çok şaşaalı gözükse de ISS bilime çok şey kattı. 1998’de inşasının başlamasından bu yana ISS yerçekimsiz ortam araştırmalarının temeli oldu.
Uzay İstasyonu 5 dünyanın dışında tecrübe edilecek herhangi bir tatil yeri değildi. Uzun süreli uzay yolculukları ve Ay yolculuğundan önce çalışanlar için mola noktasıydı. Aynı şekilde, tasarlanan Deep Space Gateway Ay’ın yörüngesine oturtulan bir istasyon olabilir ve benzer amaçlarla hizmet verebilirdi.
TABLETLER

“2001: A Space Odyssey (Bir uzay destanı)”
Tabletler bir parmak dokunuşuyla kontrol edilebilen harika taşınabilir bilgisayarlar olarak hayatımızda yer alıyor. Bu cihaz dünya çapında birçok insan tarafından kullanılıyor.
pple iPadlerin piyasaya sürülmesiyle birlikte tablet teknolojisini icat ettiğini iddia etmişti ancak Samsung mahkemede oldukça ilginç bir davayla Apple’ın haksız olduğunu ileri sürdü.
tanleyKubrickve Sir Arthur C. Clarke tarafından kaleme alınan ve 1968’de vizyona giren 2001: A Space Odyssey filminde fikrin yer aldığı belirtildi.
Filmde Dr. David Bowmanve Dr. Frank Poole “newspads” olarak adlandırdıkları düz bir bilgisayar ekranından son haberleri takip ediyor. Samsung ilk tabletin 2010’da piyasaya sürülen iPad olmadığını, ondan tam 40 yıl önce filmde gördüğümüz “newspads” adlı cihazın olduğunu iddia etti. Ancak bu iddia başarılı bulunmadı ve yargıç, Samsung’un bu istisnai delilden yararlanamayacağına karar verdi.
UÇAN KAYKAYLAR

“Back to the Future: Part 2 (Geleceğe Dönüş: Bölüm 2)”
Geleceğe dönüş üçlemesi zaman yolculuğu maceralarını konu alan oldukça zevkli bir filmdir fakat yapıtın ikinci bölümü filmin yaratıcısının 2015’i nasıl hayal ettiğini konu alıyor. Film beş yıl önce geride bıraktığımız 2015 yılı için oldukça tuhaf tahminler yapıyor ancak bir konuda doğruluk payı var: MartyMcFly’ın çabucak kaçmak için ödünç aldığı kaykay.
Filmdeki kadar yaygın olmasalar da uçan kaykaylar gerçek hayatta da yer alıyor. Bunların ilki 2015 yılında ArxPax adlı Kaliforniya temelli bir şirket tarafından üretildi. Şirket MagneticField Architecture (MFA™), yani Manyetik Alan Mimarisi’ni kaykayların havada kalmasını sağlamak için icat etti.
Buna göre kaykay önce manyetik bir alan oluşturuyor. Ardından bu alan edi akımı üretiyor ve en sonunda bir başka zıt manyetik alan yaratılıyor. Bu manyetik alanlar bakıra karşı birbirlerini iterek kaykayın havalanmasını sağlıyor.
SÜRÜCÜSÜZ ARABALAR

“Total Recall (Gerçeğe çağrı)”
1990 yapımı bu film 2084 yılında geçiyor. Filmin ana kahramanı Douglas Quaid (Arnold Schwarzenegger) kendisini Mars’ta, bilim kurgu hesaplaşmasının tam ortasında buluyor. Bir sahnede Quaid kötü adamlardan kaçıyor ve sürücüsüz bir araca atlıyor. Ön tarafta “JohnnyCab” adında araca monte edilmiş bir bilgisayar sistemi yer alıyor. Johhny’nin ihtiyacı olan tek şey ise aracı varış yerine götürebilmesi için kendisine bir adres verilmesi.
Başkahramanın küfürler savurup direksiyona geçmesinden önce sürücüsüz araç hareket halinde görünmüyor ancak şimdilerde aracın ön kısmındaki uydu navigasyon sistemi vasıtasıyla hedeflenen noktaya götürülme fikri giderek popüler hale geliyor.
Sürücüsüz arabaların önde gelen şirketlerinden Waymo, tehlikeyle ve ölümcül kazalarla sonuçlanan insan kaynaklı hataları ve dikkatsizliği ortadan kaldırmak istiyor.
2017’de NASA sürücüsüz arabaların üretimine yardımcı olma isteğini açıkladı. Böylece NASA robotik araç teknolojisini geliştirip Mars ve Ay gibi dünya dışındaki yüzeylerde de faaliyet göstermeyi hedefliyor.
Yasin Osman KARA