Yeni yapılan bir çalışmaya göre bir yalancıyı yakalamanın en iyi yolu yalan söyleyen kişi yalan söylerken dikkatini dağıtmak olduğu ortaya çıktı. Anlaşılan ki yalan üretirken başka bir şey yapmak ekstra bilişsel efor gerektiriyor ve bu şekilde ise söylenmek istenen yalan, istendiği gibi söylenemiyor.
Yine de bu araştırmada çalışan kişilerin bazı uyarıları da var: Örneğin, yalancıyı verilecek ikincil görev yalancı tarafından önemli görülmesi gerekmektedir.
Eğer yalancı ikincil görevi önemli görmüyorsa yalan söyleyen kişinin yapacağı görev ne olursa olsun yalana öncelik vererek inandırıcılığı artacaktır. Araştırmacılar, bu süreçte yalan söyleyen kişiyi yakalamak için ikincil görevin farklı şekillerde yapılandırabileceğini ve bu şekilde yalanın ortaya çıkacağını söylemektedir.
Fakat aynı zamanda araştırmacılar, bu adımların kusursuz bir şekilde işe yarayamayabileceğini ve yalan söyleyen kişiye verilen çoklu görevlerin yalancıyı nasıl engellediğini anlamak için daha çok araştırma ve çalışmanın olması gerektiğini vurgulamaktadırlar.
“Araştırmamız, yalan söyleyen insanlara düşünmesi için zaman verildiği sürece yalancının söylediği sözler yalan da olsa gerçek de olsa makul derecede aynı inandırıcılıkta olduğunu göstermiştir. Kişinin düşünmek için fırsatı azaldığında, gerçekler yalanlara oranla daha akla yatkın gelmeye başlamaktadır.
Deneyimizde yalancılara özellikle onlara verilecek ikincil görevin önemli olduğunu söylediğimizde söylenen yalanların gerçeklere oranla daha az akla yatkın olduğu çıkmıştır.” Demekte İngiltere Portsmouth Üniversitesi’nden Psikolog Aldert Vrij.
Araştırmanın nasıl yapıldığını inceleyecek olursak: 164 gönüllü ile yapılan çalışmada katılımcılara toplumsal konularla alakalı haberler dağıtılarak sahte mülakat için iki gruba ayrılmıştır. Katılımcılara haberler hakkında gerçek düşüncelerini söylemeleri ya da yalan söylemeleri istenmiştir. Daha sonra bu iki grup üç gruba ayrılmıştır.
Bir gruba verilecek ikincil görevin yapılması gerektiği söylenerek bu görevin önemli olduğu söylenmiş, ikinci gruba yine ikincil görev verilmiş fakat görevin ne kadar önemli olduğu söylenmemiş ve son gruba ise ikincil görev konusunda bir bilgi verilmemiştir. Bahsedilen ikincil görev ise daha önceden katılımcılara gösterilen yedi basamaklı bir araç kayıt numarasıydı.
Her görüşmenin sonunda görüşen kişi, araştırmaya katılan kişiden duyduklarının makul olup olmadığı da dahil olmak üzere birçok alanda sıralama yapmıştır.
Araştırmacılar yayınladıkları çalışmada, yalan söyleyen ile gerçeği söyleyen arasındaki tanısal farkların akla yatkınlık, dolaysızlık, doğrudanlık ve netlik olduğunu belirtmişlerdir. Araştırma sonucunda gruplar arasında büyük bir fark çıkmış olmasa da araştırmacıların beklentileriyle de uyuşmuştur.
Yalan söylemek; detaylandırmayı, ufak detaylardan yakalanmamayı ve söyleneni olabildiğince gerçekçi göstermeyi çalışmayı içermektedir. Bütün bunları yapmak ise yüksek bir zihinsel güç gerektirmektedir.
Bu yüzden de araştırmayı yürüten ekip, en iyi sonucu elde etmek için ikincil görevin önemli olarak görülmesi gerektiğini ya da kesinlikle yapılması gereken bir şey olması gerektiğini (örneğin bir şeye tutunmak) önerir.
Bazı insanlar diğerlerine kolay yalan söylemekte daha iyi olsa da her zaman hesaba katılması gereken başka değişkenler de olacaktır. Yine de bu çalışmadaki aşamalar yalanı kendi kendinize yakalayabileceğiniz ve bir ekipman gerektirmeyen yöntemdir.
“Araştırmanın sonucunda ikincil görevlerin varlığı yalanın tespitinde kolaylaştırıcı bir unsur olacaktır fakat bu görevin dikkatli bir şekilde yalancıya tanıtılması gerekmektedir.” Diye belirtmektedir Psikolog Vrij.
Araştırma International Journal of Psychology & Behavior Analysis’de (Uluslararası Psikoloji ve Davranış Analiz Dergisi’nde) yayınlandı.
Çeviren: Aleyna Melisa Şiranlı