Yapay ışıklandırmaların amaçlarından biri, insanların hareketlerini kolaylaştırmaktır. Ancak başka türler için ters etki gösterebilir. Aydınlatılmış binaların, kuş katili olabileceği uzun zamandır bilinen bir gerçek. Yapılan bir araştırma sırasında, kuş ölümlerinin tek sebebinin göçebe kuşların binalara çarpması değil; aynı zamanda bazı kuşların, yanlışlıkla diğerlerini de aynısını yapmaya teşvik etmesi olduğu bulunmuştur.
Geceleri kullanılan yapay ışığın, böcekler için de kötü olduğunu gösteren birçok araştırma var. Almanya bu konuyu diğer ülkelere kıyasla daha fazla umursuyor. Ülkenin çevre bakanlığı, geceleri projektör ışıklarının kullanımını 10 ay boyunca yasakladı. Ve dış alan aydınlatmalarıyla alakalı yeni düzenlemeler yaptı.
Almanya’nın böcekleri korumak için yaptığı bunca şey, insanın aklına şu soruyu getiriyor: geceleri kullanılan yapay ışık, böceklere tam olarak ne yapıyor?
Işığa karşı yaşam şansı
Böceklerin %60’ından fazlası gececidir. Yani geceleri aktiflik gösterirler. Karanlıkta iyi olan görüş yetenekleri de, onları parlak ve doğal olmayan ışığa karşı en duyarlı canlılardan biri haline getirir. Güveler ve elektrikli aydınlatmalar arasındaki ilişki, capslere bile konu olacak kadar ünlüdür.
Işığa olan bu çekim en basitinden, böceğin ışık kaynağına çarpmasıyla ani bir ölüme sebep olabilir; ya da kafa karışıklığı ve yorgunlukla birlikte daha da uzun süreli bir ölüme yol açabilir. Bu durumun doğuracağı diğer sonuçlar daha güç algılanabilir ve sonuçları diğerleri kadar kötü olabilir.
Parlak ışıklar böcekler için, yemek ve eş bulmak gibi önem ifade eden hemen her şeyi mahvedebilir. Işığa gelen böcekler, ışık tarafından oluşturulan demografik tuzaktan da etkilenir. Demografik tuzak, bir türün belli bir alana gelen bireylerinin sayısının oradan ayrılanların sayısından fazla olmasıyla oluşan bir durumdur ve bu durum tür içi iletişimi etkileyebilir.
Araştırmalar, iki ateş böceği türü olan Photuris versicolor ve Photinus pyralis’in çiftleşme düzenlerinin, ışık kirliliğinin yoğun olduğu alanlarda bozulduğunu ortaya koyuyor. Işıklı alanlarda birbirlerine kur yapma ve çiftleşme ihtimallerinin düştüğü öne sürülüyor.
Işığın sinekler, kın kanatlılar, parazitoid eşekarıları, ve doğal olarak güveler üzerinde de tesirinin aynı olduğunu; hatta feromon salgısı, çiftleşme, beslenme ve ergin olunmayan dönemde gelişime olumsuz etkileri olduğu görülmüştür. Tarımsal bir çerçevede ise ışık kirliliği, böceklerin habitatlar arasındaki uçuş becerilerini azaltarak yaşam alanı parçalanmasının negatif etkilerini daha da kötüleştirebilir.
Işık kirliliği, yalnızca gececileri, ya da pozitif fototaksi, yani ışığa doğru hareket etme eğilimi, gösteren canlıları etkilemiyor. Tam tersi eğilimi gösteren hamamböceği gibi canlılar, ışık kirliliği nedeniyle, üreme ve besin fırsatı elde edebilecekleri alanları terk etmek zorunda kalıyor. Ve bu durum da onların hayatta kalma şansını bir hayli azaltıyor.
Aydınlık, herkes için kötü haber anlamına gelmiyor. Ortam ışığının artmasının, av bulmak için görsel ipuçlarına bağlı olan yırtıcı böcekler için faydalı olabileceği iddia ediliyor. Ancak buna dair önemli bulgular yok.
Parlak yüzeylerin ölümcül çekiciliği
Böcekler için sorun teşkil eden tek unsur elektrik değildir. Binalar, arabalar, ve hatta güneş panelleri gibi insan yapımı yüzeylerden yayılan polarize ışık kirliliği de böcekler için daha fazla sorun oluşturabilir.
Dişi uçan böcekler, sulak alanlarda yumurtlamak yerine güneş panellerine yumurtlayabiliyor. Bu, bir hayvanın dış etkenlerden etkilenip iki seçenek arasından daha yıkıcı olanı seçmesi olarak adlandırılan evrimsel tuzağın klasik bir örneğidir. Hem Fototaksik hem polarotaksik gececi su böcekleri ise, bu durumdan en çok zararı gören canlılardır.
Doğada bir durumun bazı canlıların sonunu getirmesi, bazıları içinse bolluk ve bereket anlamına gelmesi oldukça yaygındır. Araştırmalar, kuşların fazlaca polarize olmuş yüzeylere çokça uğradığını ve adeta kuşlar için bir açık büfe haline gelen bu yüzeylere toplu halde uçan böceklerle beslendiklerini ortaya koyuyor. Yarasa ve örümceklerin de bu yiyecek çılgınlığından kendi paylarını aldığı biliniyor. Besinlere kolay erişim (tür fark etmeksizin), evrensel olarak ilgi çekicidir.
Teknolojik ve evrimsel çözümler
Peki, çevremizi ışık kirliliğinden kurtarmanın bir yolu var mı? Almanya gibi olmaya çalışmak iyi bir başlangıç olabilir. Karar merciindeki insanların, ışığın ekosistemde ne denli etkili olduğunu ve teknolojimizi ekosistemlere göre ayarlamamız bilmeleri gerektiği de aşikar.
Tabii ki her ışık bir değil, peki ya kötü olanlar hangileri? Kısa dalga boylarında zirve yapan soğuk beyaz ışığın (dolayısıyla da LED ışığın popülaritesinin), böcekler için daha büyük bir tehdit oluşturduğuna yönelik iddialar var.
Los Angeles’taki bir araştırma grubu, daha uzun dalga boyunda ışıklar saçarak böceklerin ilgisini daha az çeken LED’ler üreterek bu işi bir üst noktaya taşıdı. Bu LED’ler, 32 saat boyunca daha az sayıda böceği kendine çekerek teknolojinin, çevremizi böcek dostu hale gelecek şekilde düzenlemek için kullanılabileceğini ortaya koydu.
Polarize ışıkların etkisini azaltmak, ne yazık ki parlak yüzeyleri matlaştırmaktan daha zor. Yapılan araştırmalarda, bu çözümün çok küçük bir etkisi olduğu kanıtlandı. Anti reflektif kaplamalar ise daha çok umut vadediyor.
Bunun yanı sıra, böceklerin evrimi de bu sorunu kendiliğinden çözebilir.
Yapılan büyüleyici bir araştırma, İsviçre ve Fransa’daki güveleri inceledi. Ve ışığa maruz kalmanın böceklerdeki, uçuş davranışını her geçen nesilde azaltabileceğini ortaya koydu. Şehirde yaşayan güveler ve ışık kirliliğinin olmadığı yerlerdeki güveler arasında önemli bir farklılık kaydedildi.
Bu farkın sebebi; ışığa gelmeyen güvelerin, bilindik davranışlar sergileyen güvelere göre üremede gösterdiği başarı olduğu tahmin ediliyor. Ancak bu durumun bir de dezavantajı var. Işığa karşı dirençli olan güvelerin kısıtlı bir hareketliliğe sahip olma ihtimalleri daha yüksek. Ki bu da onların yaşama şansını azaltan bir faktör. Dolayısıyla bu durumda bir kazançtan bahsedemeyiz.
Belki de zamanla enerji verimliliği kaygıları, böceklerin çıkarlarıyla örtüşür hale gelecek. En nihayetinde daha az dış aydınlatma, daha az fatura, daha az sera gazı ve daha çok böcek demek. O zamana kadar, bunun küresel ölçüde ne kadar büyük bir problem olduğuna dair daha çok şey öğrenmeliyiz ki bunu söylemesi, yapmasından daha kolay.
Işık kirliliğinin böcek yaşamını etkilediği apaçık ortada. Ancak, türlerin yok olmasına ve böcek çeşitliliğinin azalması üzerine etkisi henüz tam olarak kestirilemiyor. 21. Yüzyılın giderek daha da karmaşık hale gelen ışık kirliliğini, böceklerin yaşadığı sayısız sorundan biri olmaktan çıkarmak için yapılması gereken çok şey var.
Mustafa Berkay Boz