Giderek artan sayıda araştırma, böcekler hakkında bazı şaşırtıcı gerçekleri açığa çıkartmaktadır. Bal arılarının duygusal iniş çıkışları vardır. Tüylü bir arı türü olan bombus arıları, oyuncaklarla oynar. Hamamböceklerinin kişilikleri vardır, akrabalarını tanırlar ve kararlar almak için ekip oluştururlar. Meyve sinekleri, korku diyebileceğimiz duygu durumuna çok benzer bir his yaşarlar.

Ama elbette böceklerin duyguları olması ihtimali yeni bir durum değildir. 1872’de Charles Darwin, İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi’nde, (The Expression of the Emotions in Man and Animals) şöyle yazıyor: “Böcekler bile öfke, dehşet, kıskançlık ve sevgiyi ifade eder…” eğer bu öfke, korku, kıskançlık ve sevgi ifadeleri içeride bir şeyi yansıtıyorsa, o zaman böceklerin duyguları, sezgileri ve bilinçleri olduğu açıktır.
Ama elbette, neyin ne olduğunu kesin olarak bilmiyoruz, en azından şimdilik. Bununla birlikte, sinirbilimciler ve filozoflar böcek bilinci fikrini ciddiye almaya başladılar.
Böceklerin Duyguları Var mı?

Geçen yıl Science dergisinde yayınlanan bir makale, bilimin genel olarak hisler ve duygular arasında ayrım yaptığına dikkat çekiyor. Duygular, “genellikle davranışa yansıyan ölçülebilir fizyolojik ve sinirsel durumlardır” şeklinde bahsediyorlar. Bir arıyla uğraştığınızda duyulan o sinir bozucu vızıltı bu duruma oldukça net bir örnek. Öte yandan duygular, “açık olarak gözlemlenemeyen ve bu nedenle bilimin erişemeyeceği özel bilinçli durumlardır.”
Diğer yandan insanların da duyguları olduğundan oldukça eminiz çünkü bize hissettiklerini söyleyebilirler. İnsan dışı hayvanlar bunu yapamaz.
Arı öfkeyle vızıldar mı? Korkar mı? Yoksa sadece bir tehdide fizyolojik bir tepki mi verir? Arı bize bunları söyleyemediği için bilemeyiz.
Ancak, bize içeride neler olduğunu söyleyemeyen tek canlı hayvanlar değil. İnsan bebekleri de iletişim becerileri gelişmediği için, bu konuda sessiz kalıyor. De Waal ve Andrews’un işaret ettiğine göre, doktorlar insan bebeklerinin acı hissettiğine ancak 1980’lerde inanmaya başladı. Bundan önce bebeklerde ameliyat rutin olarak anestezi olmadan yapılıyordu.
Bunların yanında, son yıllarda insanlar yavaş yavaş sadece kendi yavrularına değil diğer bazı hayvanlara da duyarlılık oluşturmaya başlamalarıyla, kulüpler oluşturmaya ve üye olmaya başladılar. Son on yılda, birçok ülke tüm büyük maymunlar üzerinde deney yapılmasını yasaklamaya başladı. ABD, 2015 yılında şempanzeler üzerindeki deneyleri sonlandırdı. Balıklar için üyelik başvuruları ise değerlendiriliyor. İngiltere hükümeti yakın zamanda ıstakozları, yengeçleri ve ahtapotları bilinçli olarak tanımladı. Ancak konu böcekler olduğunda soru hala çok açık.
Evrimsel Bağlantı

Andrew Barron, Sidney, Avustralya’daki Macquarie Üniversitesi’nde bir Nöroetologdur. Barron ve meslektaşları, arı beyinleri üzerindeki temel çalışmaların çoğunda yer almıştır. 2016 yılında, kendisi ve Canberra’daki Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde bilişsel sinirbilim filozofu olan Colin Klein, böceklerin beyinlerinin öznel deneyim kapasitesine sahip olduğunu savunan bir makale yayınladı.
Barron ve Klein’ın argümanı, çalışmaları daha temel bilinç biçimlerinin böceklerin sahip olmadığı kortekste değil böceklerin sahip olduğu beynin kortikal altı yapılarında bulunduğunu öne süren İsveçli sinirbilimci Björn Merker’in araştırmasını takip ediyor. Barron, “Bu kortikal altı yapılar oldukça büyük ve muazzam miktarda işlem gücüne sahip ve aralarında inanılmaz derecede karmaşık bağlantılar var” diyor.
Barron bunu “organizmanın uzaydaki ilkel bir modelini yaratarak işleyen bir davranışsal kontrol sistemi” olarak tanımlıyor. Böylelikle verandanızın taşlarının üzerinde dolaşan böcek, çevresine göre nerede olduğu hissine sahiptir. Barron bu duruma “egosantrik bir dünya görüşü” diyor. Böceğin nerede durduğunu ve kaldırım taşının nerede başladığını bilir. Muhtemelen kabuğunda güneşin sıcaklığını ve ayaklarının altındaki yosunların yumuşaklığını hissediyor. Yani bir noktada, bilinçleri ve algıları oldukça yerinde.
Barron, farkında olmakla kendinin farkında olmak arasında, kendinin farkında olmakla bu farkındalık üzerine düşünebilmek arasında bir fark olduğunu verandalarında böcek olan heyecanlı gazetecilere belirtmekte kararlı. “Ancak tüm bu farkındalık türleri arasında bir yerde”, diyor Barron, “böceklerin farkındalığını bulacaksınız”. Merker haklıysa, “bir böceğe çok, çok temel bir farkındalık düzeyini makul bir şekilde genişletebiliriz” diyor. Başka bir deyişle, böcek olmanın nasıl hissettirdiği, insan olmanın nasıl hissettirdiğinden muhtemelen çok farklıdır, ancak bir şey gibi hissetme ihtimali daima yüksektir.
Barron ve Klein ayrıca bu yapıların bizim kendi bilinç biçimimizin evrimsel öncülleri olabileceğini öne sürüyorlar. Barron, “Bu davranışsal kontrol sistemleri, bodurlara kadar uzanıyor” diyor. “Korteksin devreye girdiği anda birdenbire davranışsal kontrolün doğasının kökten değişmesi” doğru görünmüyor.
Böcek Bilinci İçin Sadece Başlangıç
Jessica Ware, Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’nde omurgasız zoolojinin yardımcı Kuratörüdür. Araştırmaları, böceklerde davranışsal ve fizyolojik adaptasyonların evrimine odaklanmaktadır. Bu kortikal altı yapılardaki benzerliklerin böcek bilinci için ne anlama geldiğinden emin değil. “Neyin çevrenin bilinci ya da farkındalığı olabileceği gibi durumları insan olarak kendi perspektifimizde bilinç olarak yorumlayabileceğimizi ayırt etmek için gerçekten yeterli bilgiye sahip değiliz.”
Yine de bilinç tartışmasını genişletme fikrini seviyor. “Bu tür araştırmaların henüz başındayız; bu alanda gerçekten keşfetmek için kapılar daha yeni açılıyor” diyor. “Bu, insan merkezci bir bakış açısıyla bilinçli olmanın ne anlama geldiğine bakmayı bırakmış olmaya başlamamız gerektiği anlamına geliyor.”
Can DİNLENÇ