Arkeologlar inanılmaz bir ilki sundu: bu mumyalanmış eski Mısırlı bir annenin karnında mumyalanmış bir fetüsün keşfiydi.
Kadının kim olduğu ve 2.000 yıldan biraz daha uzun bir süre önce nasıl öldüğü hala gizemini koruyor – bu nedenle Gizemli Kadın olarak biliniyor.
Ama şimdi fetüsün nasıl korunduğunu anlamış bulunuyoruz. Varşova Mumya Projesi tarafından yapılan yeni araştırmaya göre, korunmuşluğun, çürüyen kadının vücudunun asitlenmesi yoluyla gerçekleştiğini göstermektedir.
Araştırmacıların çok renkli bir şekilde ifade ettiği gibi, süreç, bir yumurtayı salamura etmeye benzemektedir
Biyo-arkeolog Marzena Ożarek-Szilke ve Polonya’daki Varşova ve Polonya Bilimler Akademisi’nden arkeolog Wojciech Ejsmond liderliğindeki araştırma ekibi bir blog yazısında bu durumu, “Fetüs, el değmemiş rahimde kaldı ve bu durum için ‘salamura olmaya’ başladı, diyebiliriz. Bu çok iyi bir estetik karşılaştırma değil ama bir fikir barındırıyor.” şeklinde ifade ediyor.
“Rahmin içeriği de dahil olmak üzere cesetlerdeki kan pH’ı önemli ölçüde düşer, daha asidik hale gelir, amonyak ve formik asit konsantrasyonları zamanla artar. Vücudun natron (kuru göl yataklarından toplanan bir tuz karışımı) ile yerleştirilmesi ve doldurulması, hava ve oksijenin erişimini önemli ölçüde sınırlandırmıştır. Sonuç, fetüsü içeren neredeyse hermetik (hava geçirmez) olarak kapatılmış bir rahimdir.”
Buldukları şeyin aslında bir fetüs olup olmadığı sorusu, ilk keşfe bir cevap kaleme alan Mısır’daki Kahire Üniversitesi’nden radyolog Sahar Saleem tarafından ortaya atıldı. Annenin taramalarında hiçbir kemik tespit edilemediğini ve bu nedenle fetüsün tanımlanmasının sonuçsuz olması gerektiğini belirtti.
Doğal Mumyalama Sürecinden Farkı Yoktu !
Ancak Ożarek-Szilke ve ekibi bunun beklenmedik bir durum olmadığını tartışıyor. Fetal kemikler ilk iki trimesterde çok zayıf mineralize edilir, bu da tafonomik (veya koruma) işlemlerden geçtikten sonra ilk etapta tespit edilmelerinin zor olduğu anlamına gelir. Arkeolojik kazılar sırasında fetal kemiklerin bulunması bile zordur.
Ek olarak, vücudu parçalanırken Gizemli Kadının cesedinin içinde gerçekleşecek asitleştirici süreçler, zaten hassas olan fetal kemikleri daha da mineralize etmiş olacaktı.
Yüksek asitli ortamın yumuşak dokuyu ‘salamura ettiği’, ancak kemikleri demineralize ettiği turba bataklıklarında gerçekleşen doğal mumyalama sürecinden farklı değildir.
Araştırmacılar, “Asidik bir ortamda bu kemik demineralizasyon süreci, bir yumurta ile yapılan bir deneyle karşılaştırılabilir” diyor. “Yumurtayı asitle dolu bir tencereye koyduğunuzu hayal edin. Yumurta kabuğu çözülerek, geride sadece yumurtanın içini (yumurta akı ve sarısı) ve yumurta kabuğundaki mineralleri bırakır.”
Gizemli Kadının bedeni ile fetüsün bedeninin bu konuda farklı olmasının nedeni, farklı şekilde mumyalanmalarıdır. Kadın, eski Mısırlıların cesetleri kurutmak ve dezenfekte etmek için kullandıkları doğal olarak oluşan bir tuz karışımı olan natron kullanılarak mumyalandı. Mühürlü rahmindeki fetüs, ortaya çıkan asidik ortamda mumyalandı.
”Şimdi İse Mezara Götürdüğü Sırları Bize Açıklıyor ”
Ek olarak, fetüsün kemiklerinden sızan mineraller, fetüsün kendisinin ve etrafındaki uterusun yumuşak dokularında birikerek beklenenden daha yüksek bir mineral içeriğine neden olacaktı. Bu, bu dokuların BT taramalarında daha yüksek radyodensiteye sahip olacağı anlamına gelir.
Sonuçlar, belki de diğer hamile mumyaların açıkça diğer müze koleksiyonlarında saklanabileceğini göstermektedir. Mumyaların taramaları genellikle kemikleri ve sargılarının içine sıkışmış tılsımları tanımlar. Yumuşak dokulara dikkatlice bakarak, bu tür diğer mumyalar tanımlanabilir.
Bu da arkeologların ve antropologların, Gizemli Kadının diğer iç organları mumyalama işlemi için çıkarıldığında fetüsün neden bozulmadan kaldığını ortaya çıkarmasına yardımcı olabilir.
“Polonya’da Bilim”e konuşan Ożarek-Szilke, “Belki de öbür dünyadaki inançlar ve yeniden doğuşla bir ilgisi vardı.” Dedi ve ekledi: “Bunun tek hamile anne olup olmadığını bilmediğimiz için herhangi bir sonuç çıkarmak hala zor. Şimdilik, kesinlikle bilinen tek hamile Mısırlı mumya.”
Ekibin analizi ayrıca, fetüsün konumu ve doğum kanalının kapalı durumu nedeniyle kadının doğumda ölmediğini de belirledi. Önceki analizler, Gizemli Kadının öldüğünde 20-30 yaşlarında olduğunu ve hamileliğinin 26-30 hafta arası sürdüğünü buldu.
Araştırmacılar, “Gizemli Kadın doğmamış çocukla birlikte öldü ve onu inceleyerek anılarını geri kazanıyoruz” diye yazıyor.
“Hayalleri olan, muhtemelen sevdikleri olan ve sevilen uzun yaşamış bir insan olduğunu hatırlıyoruz. Şimdi ise bu durum onun beraberinde mezara götürdüğü sırları bize açıklıyor.”
Araştırma, Journal of Archaeological Science’da yayınlandı.
Çeviren: Murat Kaya