Önümüzdeki 80 yıl içinde 11 milyarın üstüne çıkacak olan dünya nüfusu ile küresel gıda talebinde ciddi bir artış olması ve bu durumunda gıda üretimi ve dağıtımında kaçınılmaz bir sorun oluşturması beklenmektedir.
Ancak Nature Sustainability ‘de yayınlanan yeni bir makale; nüfustaki artışın nasıl olduğunu ve herkesi besleme ihtiyacının nasıl sonuçlanacağını, en nihayetinde ise bu durumların ‘bulaşıcı hastalıklar’a neden olacağını açıklamaktadır. Bu durum ise araştırmacıları” Bunların, 21. yüzyılın en zorlu ekolojik ve halk sağlığı sorunlarından ikisi olduğu” düşüncesine itmektedir.

“Ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklar ve Küresel gıda üretimi ile olan bağlantıları” makalesi; gelecekteki nüfus artışı, tarımsal gelişme ve bulaşıcı hastalıklar arasında bağlantı kuran ilk makale olma özelliğini taşımaktadır.
Notre Dame Üniversitesi Biyoloji Bilimleri Profesörü JasonRohr“ Artan nüfus ve tarımın insan hastalıklarını nasıl etkileyeceğini araştırır isek, gelecekte bu etkileri hazır bir şekilde karşılayarak belirtilerini hafifletebiliriz. Gelişmekte olan dünyadaki insan nüfusunun bir anda patlamasından doğabilecek bazı problemleri önceden tahmin etmemiz gerekmektedir” demiştir.
Makaleye göre, 2100 yılına kadar beklenen en hızlı nüfus artış alanı; hastalık kontrolü, gözetim ve sağlık hizmetlerine erişimin zaten önemli zorluklarla karşı karşıya olduğu, gelişmekte olan dünyada ortaya çıkacaktır. Şu anda bile, bulaşıcı hastalıkların; tropikal bölgelerdeki gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşen ölümlerin yüzde 75’ini oluşturduğunu göstermektedir.
Her yıl Amerika Birleşik Devletleri ‘nde, tahmini 48 milyon insan gıda kaynaklı enfeksiyonlardan muzdariptir ve bu gıda kaynaklı hastalıkların sebebi; sağlık ve gıda güvenliğinin eksik veya zayıf bir şekilde uygulandığı, gelişmekte olan ülkelerden ithal edilen gıdalara bağlanmaktadır. Bu sayının 128.000’i hastanede yatarken her yıl yaklaşık 3.000 kişi bu gıda kaynaklı enfeksiyondan dolayı hayatını kaybetmektedir.
Elimizdeki Örnekler: Kuş gribi, domuz gribi ve deli dana hastalığı

Nüfusta artış oldukça; gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri dolayısıyla başvurdukları zirai ilaçların- kimyasal tarım ürünlerinin ve doğal kaynakların tükenmesi, kalan diğer faktörlere göre bulaşıcı hastalıkların artmasında daha önemli etkenler oldukları belirtilmektedir.
Rohr” Elimizde kuş gribi, domuz gribi ve deli dana hastalığı gibi çiftlik hayvanlarıyla veya vahşi av hayvanlarıyla gerçekleşen yüksek oranda insan temasının, küresel salgın haline gelen bulaşıcı hastalıklara neden olduğu birçok örnek vardır” diye belirtmiştir.
Ayrıca üniversitenin Çevresel Değişim Girişimi ve Eck’in Küresel Sağlık Enstitüsü’nün bir parçası olarak çalışan Rohr, dünyanın birçok tropik ve subtropikal bölgesindesalyangozlardan insanlara bulaşan bir solucan enfeksiyonu olan insan şistozomiyazını incelemektedir. Bu araştırma sayesinde, tarım uygulamalarının hastalığı nasıl etkileyebileceğini ilk elden denemiştir, çünkü bu salyangozlar gübre içeren tarımsal akarsu bölgelerinde üretken olarak büyüyen algler ile suda yetişmektedirler.
Salyangozların temel avcıları üremek için haliçlere göç eden karideslerdir; ancak bu haliçler, ekim alanlarının sulanmasını kolaylaştırmak için kurulan barajlar nedeniyle erişilemez hale gelmektedir.
“Şistozomiyaz ise işte tam olarak bu ardışık nedenler ilişkisi ile ortaya çıkmakta: Tarım, salyangoz avcılarını azalttı.
Böylelikle sulama hendekleri daha fazla salyangoza yaşam alanı sağlamakta ve gübre kullanımı salyangozların tükettikleri besinlerin çoğalmasına neden olmakta. Çıkarılacak sonuç ise tarım; hastalıklarla mücadelede çok önemli olabilecek beslenme için gerçekten önemlidir, ancak mutlaka doğru dengenin sağlanması gerekmektedir.”
Antibiyotiklerin aşırı kullanımı
Rohr ve araştırma ekibi, çiftlik hayvanlarının büyümesi için antibiyotiklerin aşırı kullanımıyla ile ilgili mücadelede hijyenin iyileştirilmesi gibi çeşitli zorluklara,farklı potansiyel çözümler sunmaktadır. Ayrıca, çiftçilere, kısmen monokültürlerin neden olduğu salgınları ve yakın bölgelerde yaşayan çok fazla yakın ilişkili hayvanı azaltmak için mahsullerine ve hayvanlarına genetik değişkenlik eklemelerini de önermektedirler.
Diğer çözümler arasında ise, enfeksiyonların azaltılmasında önemli bir faktör olan sertifikalı eğitim ve sağlık okuryazarlığının arttırılması bulunmaktadır. Araştırmacılar ayrıca, tarımsal uygulamalar ve bulaşıcı hastalıklar arasındaki ilişkileri birleştiren tahmine dayalı matematiksel modellere yatırım yapmayı önermektedirler. Bu modeller, önleyici ve hafifletici önlemlerin hedeflenmesini kolaylaştırmak için mekansal ölçekler arasındaki riski tahmin edebilmektedir.
Bu araştırma; Ulusal Bilim Vakfı, Ulusal Sağlık Enstitüleri, ABD Ziraat Bakanlığı, ABD Çevre Koruma Ajansı ve Bill ve Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edildi. Ayrıca California Üniversitesi, Minnesota Üniversitesi ve Stanford Global Kalkınma ve Yoksulluk Girişiminden de hibe alınmıştır.
Bunları da okuyabilirsiniz:
Aşılar Sayesinde Artık Daha Fazla Yakalanmayacağınız 6 Bulaşıcı Hastalık
10 Bulaşıcı Hastalığın 6′ sı Hayvanlardan Geliyor
Her yıl bir milyon ölüme neden olan sivrisineklere ‘doğum kontrol’ yöntemi uygulanacak
Editör / Yazar: Zeynep Erva ŞAHİN
Orijinal Kaynak Linki: https://www.sciencedaily.com/releases/2019/07/190702184601.htm