En sade haliyle anlatmamız gerekirse; Burun, anatomik olarak, yüzümüzün üzerinde alın ile üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntısı ve iki deliği olan koku alma ve solunum organıdır.
Köpek arkadaşlarımızın inanılmaz derecede güçlü koku alma duyularıyla ilgili araştırmalar, insanları on yıllardır hayrete düşürdü. Çok sayıda araştırma, eğitimli köpeklerin farklı kanser türlerinden ( akciğer, göğüs kanseri, mesane, yumurtalık, kolorektal ve prostat dahil olmak üzere sonuncusunu yüzde 99 doğrulukla tespit ettikleri) COVlD enfeksiyonlarına kadar her şeyi koklayabildiğini gösteriyor.
İnsanların bu tür hastalıkları koklayıp koklayamayacağı henüz belirlenmemiş olsa da, burunlarımız hafife alınmamalı.
İşte, bunu kanıtlamak için, burun hakkında bilmediğiniz dört gerçek:

Nefes Alma Şeklimiz Hafızamızı Etkileyebilir
Journal of Neuroscience’da 2018’de yayınlanan bir araştırmaya göre, burnumuzdan nefes alan bizler her şeyi daha iyi hatırlıyor olabiliriz. Bir düzine farklı kokuyu denedikten sonra, araştırmacılar araştırmaya katılanların yarısından bir saat boyunca burunlarından nefes almalarını istedi. Diğer yarısı, elbette, ağızlarından nefes aldı.
Elde ettikleri sonuçlar, burunlarından nefes alanların ağızdan nefes alanlara göre ilk kokuları daha iyi hatırlayabildiklerini gösterdi.
Çalışmanın yazarları, “Bu, ilk olarak, hatıraların yeniden etkinleştirildiği ve güçlendirildiği kritik dönemde burun solunumunun önemli olduğunu gösteriyor” diye yazıyor. “İkincisi, sorumlu nöral mekanizmaların geniz yolundan ortaya çıkabileceğini öne sürüyor.”
Koku Duyumuz GPS’e Benzer Bir Süper Güçtür

Bir köpeğin veya bir güvercinin aksine, insanların navigasyon için bir burnu vardır. Berkeley’deki California Üniversitesi’nden bir bilim insanı ekibi, PLOS One’da yayınlanan 2015 araştırmasında, insanların kendi OPS’lerine, yani bir ” koku konumlandırma sistemi “ne sahip olduğunu belirledi.
Araştırmacılar deneklerinin gözlerini bağladı ve onlara aromatik yağlarla donatılmış süngerleri koklama fırsatı verdi. Daha sonra, kendi etrafında döndürüldükten sonra (yönlendirme amacıyla), denekler süngerlere geri dönmeye çalıştılar. Araştırmacılar olumlu giden sonuçlara şaşırdılar ve kokunun ilkel bir duyu olduğu ve ilk atalarımızın yiyecek aramasına yardımcı olmuş olabileceği tahmininde bulundular.
Pinokyo Etkisi
Burnu Yalan Söyleyen Tek Kişi Pinokyo Değildir
Yalan söylediğinde burnunun sıcaklığı doğruyu söyler. Grenada Üniversitesi’nden deneysel psikoloji araştırmacıları, II. Dünya Savaşı sırasında geceleri düşmanları tespit etmek için uygulanan bir teknik olan termografinin yeni uygulamalarını kullanarak, 2012 yılında bir kişinin burnu ve iç gözlerinin etrafındaki sıcaklığın yalan söylediğinde arttığını belirledi.
Araştırmacılar buna “ Pinokyo etkisi ” adını verdiler.
Burunlarımız Bize Ne Kadar Bunalmış Olduğumuzu Anlatabilir

Human Factors‘de yayınlanan 2018 tarihli bir çalışmada, Birleşik Krallık’taki araştırmacılar, zihinsel yükümüz arttıkça (özellikle burun çevresinde) yüz sıcaklıklarımızın düştüğünü buldular. Çalışmanın 10 katılımcısı giderek daha zor görevleri yerine getirirken, termografi (termal görüntüleme veya termal video, kızılötesi görüntüle) burunlarının soğuduğunu ortaya çıkardı. Bu, bir bireyin solunum hızı, daha fazla odaklanmanın sıklıkla gerektirdiği artan zihinsel yük ile değiştikçe, kanın yüzlerinden beyin korteksine yönlendirilebileceğini düşündürmektedir.
Çalışmanın ortak yazarlarından Alastair Campbell Ritchie bir basın açıklamasında “Yüzün soğumasını beklemiyorduk” dedi . “İş yükünü tahmin etmenin bu doğru yolu ile, maksimum stres zamanlarında … yardımcı olacak yöntemler geliştirebiliriz.” Araştırmacılar, göz bebeği çapı gibi diğer invaziv(zararlı) olmayan iş yükü ölçümlerinin yanı sıra yüz termografisinin, örneğin pilotlar ve hava trafik kontrolörleri için yararlı olabileceğini belirtiyorlar.
Bilgiden anlayanlar için, işte bir haber daha:
2011’de İsrailli kimya mühendisi Abraham Tamir tarafından yapılan bir araştırma, 14 çeşit Kafkas burnu (Kafkas kōkenli olmayan burunları incelemedi.) olduğu sonucuna vardı.
Yorumlar 1