Son yıllardaki en popüler diyet tavsiyelerinden bazıları, öğünleriniz için doğru zamanlamanın, verdiğiniz kilo miktarında büyük bir fark yaratabileceği fikrine odaklanmıştır.
Kilo vermek istiyorsanız, günün başında büyük bir yemek yemenin ve sonraki öğünleri daha küçük tutmanın en iyisi olduğu uzun zamandır söyleniyordu.

Bu teorinin arkasındaki mantık aslında şu; nasıl ki biz 24 saatlik bir döngüyü takip ediyoruz, aynı şekilde vücudumuzdaki hemen hemen her hücre de bu 24 saatlik döngüyü takip ediyor. Sirkadiyen saatler vücudun her yerinde bulunuyor ve metabolizma da dahil olmak üzere biyolojik fonksiyonlarımızın çoğunun günlük ritimlerini düzenliyor.
Bu metabolik ritimler nedeniyle bilim insanları, öğünleri işleme şeklimizin günün farklı saatlerinde değiştiğini öne sürüyorlar. Bu araştırma alanına da “krono-beslenme” adı veriliyor ve insanların sağlığını iyileştirmeye yardımcı olmak için büyük bir potansiyele sahip olduğu düşünülüyor.
2013’te yapılan iki araştırma, günün erken saatlerinde daha fazla ve akşamları daha az kalori tüketmenin insanların kilo vermesine yardımcı olduğunu öne sürmüştü. Yeni ve önemli bir araştırma ise, kahvaltı ve akşam yemeği boyutlarının kişinin iştahlarını etkilemesine rağmen, metabolizma ve kilo kaybı üzerinde hiçbir etkisi olmadığını bulmuştur.
Aberdeen ve Surrey üniversitelerinden bir araştırma ekibi, kahvaltı ve akşam yemeğinin büyüklüğü ile bunların açlık üzerindeki etkisini araştırdı. Çalışmaya sağlıklı ancak aşırı kilolu kişiler dahil edildi.

Katılımcılardan ilk grup büyük bir kahvaltı ve küçük bir akşam yemeği tüketirken; ikinci grup büyük bir akşam yemeği ile küçük bir kahvaltı tüketti. Aynı zamanda öğle yemekleri iki grup için de aynıydı.
Tüketilen kalorileri doğru hesaplayabilmek için, katılımcıların öğünleri hesaplanarak hazırlandı. Aynı zamanda kaç kalori yaktıklarını izlemek için de katılımcıların metabolizma hızları ölçüldü.
Tahmin edilen sonuç, büyük bir kahvaltı ile küçük bir akşam yemeğinin daha fazla kalori yakacağı ve daha çok kilo kaybı sağlayacağıydı. Ancak çalışma sonucunda, iki yemek düzeni arasında vücut ağırlığında veya herhangi bir biyolojik enerji kullanımı ölçümünde fark bulunmadı.
Ayrıca metabolik sağlıkla ilişkili faktörlerden günlük kan şekeri, insülin veya lipid seviyelerinde de fark yoktu.
Tüm bu sonuçlara göre bu araştırma, vücudumuzun sabahları ve akşamları kalorileri işleme biçiminin, diğer çalışmalarda bildirildiği şekilde kilo kaybını etkilemediğini öne sürüyor.
Çalışmadaki tek fark, kişinin kendi bildirdiği açlık hissi ve yemek istedikleri yiyecek miktarı gibi ilgili faktörlerdeki değişiklikti.
Gün boyunca, büyük kahvaltı ve küçük akşam yemeğinden oluşan yemek düzeni, katılımcıların gün boyunca daha az açlık bildirmelerine neden oldu. Bu etki, açlıklarını daha iyi kontrol etmelerine ve daha az yemelerine yardımcı olabileceğinden, kilo vermek isteyen kişiler için faydalı olabilir.
Tüm araştırmalarda olduğu gibi bu çalışmadaki sınırlılık da katılımcıların sadece dört hafta boyunca izlenmiş olmasıydı. Bununla birlikte, ne yenen ne de yakılan kalorilerin dört hafta boyunca değişmediği gerçeği, çalışma daha uzun sürse de vücut ağırlığının değişmesinin muhtemel olmadığını göstermektedir.
Krono-beslenme heyecan verici bir araştırma alanı olmaya devam ediyor ve yemek zamanlamasının birçok insanın sağlığını iyileştirmede önemli bir rol oynayabileceğine dair artan kanıtlar var.
Ancak bu son araştırma, günün en büyük öğününü yediğiniz saatin, daha önce düşünüldüğü kadar kilo kaybı için önemli olmadığını gösteriyor.
Çeviren: Dyt. Ravza Tosunbayraktar / Kaynak: Science Alert