Yüz milyonlarca yıldır gezegenin yüzeyinde hâkimiyet süren dinozor çeşitliliği; bugün Meksika’nın Yucatán Yarımadası olarak bilinen, bir asteroidin yaklaşık 66 milyon yıl önce çarpmasından sonra sıcak kalıntıları sayesinde oluşmuş adanın incelenmesiyle önemli bir sonuca ulaştı.
Bu verilerle öylesine şişirilmiş bir teori olmuştu ki şüphe etmek zordu. Çözülmemiş bir dava olsaydı, şimdiye kadar damgalanmış ve “Çözüldü” başlığı altında dosyalanmış olurdu.
Ancak bilim insanları kılı kırk yaran bir gruptu. Küresel kıyamet işaretlerinin delil zincirindeki suç mahalli ile ilişkilendirilmiş küçük eksiklik, kapatılmak için yalvarmaktaydı.
Yucatán Yarımadası’nda bulunan, ünlü Chicxulub adındaki asteroid kraterinde bulunan numune üzerinde çalışma yapan uluslararası araştırma ekibi; kaya parçaları içindeki gök taşına ait tozun kimyasal işaretini, dinozor neslinin tükenmesine sebep olan jeolojik son ile eşleştirmişti.
Dünya kabuğunda biriken ince toz tabakasının tam da bu noktada, 66 milyon yıl önce meydana gelen bir çarpma olayından kaynaklandığının belirgin bir işareti gibi görünüyordu. Texas Üniversitesi’nden Sean Gulick, “Jeolojik olarak sebep sonuç ilişkisi olmadan gerçekleşemeyecek tesadüfün tam da üzerindeyiz”.
Gulick, Londra Imperial College’dan yerbilimci Joanna Morgan ile;
Kraterin tepe halkasına yarım kilometreden daha uzun bir mesafede parçalanmış haldeki kayadan örnek almak için 2016 yılında düzenlenen keşif gezisine öncülük etmişti. Dört farklı laboratuvar, numune üzerinde ölçümler gerçekleştirdi. Sonuçlar, fosil kayıtlarındaki büyük değişimi bölge ile eşleştirmeye yardımcı olmakla kalmıyor. Aynı zamanda dinozor popülasyonlarındaki on veya yirmi yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşen hızlı düşüşü açıklayan zaman çizelgesi hakkında ipucu veriyordu.
“66 milyon yıl önce bir türün tükenmesi ile ilgili bir zaman dilimi belirleyecek olsaydınız, her şeyin birkaç on yıl içinde gerçekleştiğine dair bir savunmayı kolayca yapabilirsiniz. Bu da temelde her şeyin açlıktan ölmesinin ne kadar sürdüğünü göstermekte,” diyor Gulick.
Yarım asır önce; Mezozoik çağı temsil eden fosil çeşitliliğinin jeolojik kayıtlarda neden bu kadar ani bir şekilde dibe vurduğu sorusu tartışmaya açıktı. Yeryüzünde ani bir şekilde gerçekleşen %75’lik yaşam kaybının nedeni ne olursa olsun, görece hızlı ve küresel olabilirdi.
Bu tür dehşet verici şiddetin hipotezleri, çoğunlukla iki olasılık üzerine odaklanmıştı; biri yer altından bir volkanik aktivite dalgası olarak ortaya çıkıyordu. Diğeri ise küresel iklimi baştan aşağıya bozan bir kuyruklu yıldız veya asteroidin çarpması şeklinde yukarıdan yani uzaydan geliyordu.
1980’de Amerikalı fizikçi Luis Alvarez ve Walter isimli jeolog oğlu, dinozor popülasyonunun bulunduğu Kretase dönemini, Paleojen sonrasında dinozor popülasyonunun olmadığı katmandan ayıran ince bir tortu tabakası hakkında bir çalışma yayınladılar.
Milimetre santimetre arasında kalınlığa sahip bu ince tortul kaya şeridinin belirleyici özelliği ise Dünya’nın kabuğunda normalde çok fazla bulunmayan, fakat şerit üzerinde alışılmadık derecede yüksek miktarda bulunan bir metal olan iridyum elementinin görülmesiydi.
Bol miktarda iridyum bulacağınız yerlerden biri göktaşlarıdır. Bu yüzden Alvarez ve oğlunun keşfi; dinozor biyoçeşitliliğinin düşüşe geçtiği sırada uzaydan gelen bir şeyin, kalıntılarını gezegenin her tarafına sıçrattığına dair ilk somut kanıt parçası olmuştu.
Tesadüftür ki bu devasa çarpışma alanı;
Meksika Körfezi’nin güney kıyısında bulunan; 180-200 kilometre uzunluğundaki izle dinozorları yok eden katil asteroid arasında 1990’lara kadar net bir bağlantı kurulamamasına rağmen, devam eden araştırmanın odak noktasıydı. O zamandan beri, bir asteroidin çarpmış olduğunu destekleyen kanıtlar daha güçlü hale gelip; Chicxulub’daki etkinin yanı sıra düşüş açısını önerebilecek kadar ileri giden modellerle, nesil tükenmesinin büyüklüğünde önemli bir rol oynamıştır.
Batı Hindistan’da Deccan Tuzakları olarak adlandırılan yoğun jeolojik aktivite bölgesinin; o zamanlar büyük miktarda sera gazına katkıda bulunduğuna dair işaretler, yanardağ hipotezine az da olsa katkıda bulunan bir faktör olarak hiçbir zaman, tamamen dışlanmadığı anlamına geliyordu.
Bu tektonik sıcak noktanın ünlü nesil tükenmesi olayında herhangi bir rol oynayıp oynamadığı ya da daha sonra biyolojik çeşitliliğin iyileşmesine yardımcı olup olmadığı hala tartışmalı bir konuydu.
Artık ciddi bir tartışma konusu olmayan şey; şu anda Meksika olarak bilinen yaklaşık 66 milyon yıl önce kıyısına vuran 12 kilometre genişliğindeki kaya parçasının, sayısız dinozor kalıntısının tozunu dağıtanla aynı şey olup olmamasıdır. Belçika’daki Vrije Universiteit Brussel’den jeokimyacı araştırma lideri Steven Goderis, “Döngü artık tamamlandı,” diyerek dosyayı kapatıyor.
Büşra Ekiz
Bunlar da ilginizi çekebilir
- Bermuda Şeytan Üçgeni’nin gerçek sırrı çözüldü
- Malezya’da Küçük Bir Alanda Daha Önce Bilinmeyen Bir Dil Konuşulduğu Keşfedildi
- Asteroidler Sandığımızdan Daha Güçlü – 30 Haziran Dünya Asteroid Günü