Yapay zekanın bizi monoton işlerden kurtararak üretkenliğimizi kamçılayacağını söyleyenler varken, işsizlik ve otomatik köleliğin hüküm sürdüğü bir distopyaya götürdüğüne inananlar da var.
İş tarıma gelinceyse bazı araştırmacılar, iş insanları ve siyasetçiler; yapay zekanın ve ileri teknolojinin çok güzel sonuçlarının olduğunu söylüyor ve bunu, “dördüncü tarım devrimi” diye adlandırıyorlar.Gelecekte tarım teknolojisinin beraberinde getirebileceği köklü değişimler iyi veya kötü sonuçlanabilir. Ancak, devrim kapımızı çalmadan durup bir düşünmemiz gerekir.
Bu devrim; çiftçi (büyüklükleri ya da şirketleri fark etmeksizin), toprak sahibi, çiftlik işçisi, köy halkı ya da genel halk fark etmeksizin herkese fayda sağlamalı. Fakat araştırmacı Hannah Barrett’in yönettiği yeni bir çalışma; karar vericilerin ve medyanın, dördüncü tarım devrimini harika bir şekilde yansıtıp olası kötü sonuçlarına çok yer vermediklerini ortaya çıkardı.
İlk tavrım devrimi bundan yaklaşık 12.000 yıl önce insanlar tarımla uğraşmaya başlayınca ortaya çıktı. İkincisi, 17. yüzyıldan Avrupa’da feodalizmin bitişine kadar devam eden tarım arazilerinin yeniden düzenlenmesiydi. Üçüncüsüyse ’50- ’60 senelerinde (Yeşil Devrim de denir.) kimyasal gübrelerin, böcek ilaçlarının, yüksek getirili ekinlerin ve ağır iş makinelerinin endüstriye tanıtılmasıydı.
Dördüncü endüstri devrimi gibi dördüncü tarım devrimi de, daha mantıklı kararlar almak ve robotlardan yararlanmak için özellikle AI gibi yeni teknolojilerin getireceği düşünülen değişimlere denir. Bu tip akıllı makineler ekin yetiştirmek, toplamak, ot çapalamak, hayvanların sütünün sağmak ve drone ile kimyasal tarım ürünlerini dağıtmak için kullanılabilir.
Yeni tür genom düzenlemeleriyse verimi artırmak ve hastalıklara dayanıklı ekin üretmek için kullanılan tarıma özgü diğer bir teknolojidir. Dikey tarım ve kültür eti de bu gruba dahil edilebilir.Daha fazla çevre tahribatını önlerken gıda üretimini artırma amacıyla bu teknolojilere büyük finansal destekler ve yatırımlar yapılıyor.
Medyanın olumlu yaklaşımı da buna zemin hazırlamış olabilir. Araştırmamız, Birleşik Krallık’ta yeni tarım teknolojileri üzerine haberlerin daha olumlu olduğunu ve onların, tarımdaki zorlukları çözmede kilit rol oynayacağını yazdığını ortaya koydu.
Ne var ki, geçmişte pek çok tarımsal gelişme de başta aynı ilgiyi görmesine rağmen sonradan tartışmaya yol açmıştı. Genetiği değiştirilmiş ekinler ve günümüzde yasak olan DDT böcek ilacı gibi kimyasallar örnek gösterilebilir.
Nanoteknoloji ve otonom arabalar gibi gelişmekte olan teknolojilerle ilgili de birçok tartışma olduğunu göz önüne alırsak, haberleri doğrulamamak ve körü körüne iyimser konuşmak mantıksız olur. Yeni tarım teknolojilerinin belli başlı birkaç sorunu çözmeden uygulanabileceğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Geçmişteki emsallerde, teknolojinin faydalarının herkese eşit ulaşmadığını ve bazı kişilerin haksızlığa uğradığını gördük. Kimin haksızlığa uğrayacağını çözmeli ve ne yapacağımızı düşünmeliyiz. Yeni teknolojilerin gerçekten söylenildiği kadar yarar sağlayıp sağlayamayacağı sorusunu da sormalıyız.
Süt sağım robotları buna iyi bir örnek. Araştırmamıza katılan bir çiftçi, robotları kullanmanın iş yaşam dengesini iyileştirdiğini ve engelli çiftlik işçisinin, çiftlikte kol gücü gerektiren işlerden daha kolay kaçınabildiğini söyledi.
NFU Teknolojisi Katkı Sağlıyor
Yine de sonuçta, bilgi fazlalığından ve verileri tüm gün gözlemlemesi gerektiğinden “daha farklı bir stres” yaşadıklarını ekledi. The National Farmers’ Union (NFU) yeni teknolojilerin gençlere ve teknik becerisi daha yüksek çiftçi adaylarına daha cazip geldiğini, dolayısıyla yaşlı iş gücüne katkı sağladıklarını ileri sürdü.
Bu tip güzel gelişmelerle daha farklı seviyelerden insanlar çiftçilikle uğraşmaya başlar. Böylece makinelerin kullanımının artması, pek çok klişeyi de ortadan kaldırmış olur.
Ancak şu anki çiftlik işçileri, makinelerin onların yerini almasından veya becerilerinin modern tarıma yetmeyeceğinden çekinerek elbette bu değişim fikrine daha uzak bakacaklardır. Ayrıca kendi bilgileri yerine makinelere güvenip sahada daha az çalışma fikri de hoşlarına gitmeyecektir.
Güç dengesizliği
Yeni devrimle güç dengesizlikleri de boy gösterebilir. Araştırmamıza göre bazı çiftçiler yüksek teknolojili geleceğe iyimser bakıyorlar.
Ama bazılarıysa az sermayeli, geniş bantı uygun olmayan, IT becerileri gelişmemiş ve teknolojiyi nasıl kullanacağı konusunda bilgiye erişimi olmayan kişilerin de, bundan faydalanıp faydalanamayacağı konusunda şüpheli.
Tarih bize, teknoloji şirketlerinin ve büyük çiftlik işletmelerinin böyle değişimlerin galibi olurken, küçük aile çiftliklerinin bu değişimlere ulaşamadığını gösterdi. Dördüncü tarım devrimindeyse bu, çiftçilerin yeni teknolojilerce toplanan veriye sahip olmaması veya ulaşamaması demek olabilir.
Bu noktada önemi giderek artan karmaşık araçları sağlamak için şirketlere başvurabilirler. GDO’lu ekinlerle (Diğer organizmalardan DNA ekleyerek oluşturulur.) ilgili tartışmalar da halkın, her yeni teknolojiyi benimsemeyeceğinin düpedüz kanıtıdır.
Halk, gen düzenlemesini de (canlı organizmaların DNA’ları üzerinde küçük, kontrollü değişimler) GDO’yla bir tutarsa benzer bir karşıtlıkla karşılaşabiliriz. Besi hayvanları için giyilebilir teknolojiyi savunanlar bunun refahı artırdığını söylese de halk, bu gibi aletlerle hayvanlara birer makine gibi davranıldığını savunabilir.
Körü körüne iyimser davranmaktansa dördüncü tarım devriminin kimin için nasıl fayda ve zarar getireceğini bulmalıyız. Bu sürece pek çok farklı seviyeden insan dahil ederek tarımın geleceği üzerine herkesi kapsayacak, sorumlu hedefler üretebiliriz.
The NFU dördüncü tarım devrimi için “heyecan verici olsa da biraz da korkutucu… ama bu ikisi zaten genelde kol koladır” açıklamasında bulundu. Korkutucu tarafları da, heyecan verici noktalarla gayretle tartışmalıyız.
Artan nüfusa gıda yetiştirme amacıyla yapılan GDO uygulamalarını onaylıyor musunuz?
Berna Deniz