Radyolog Nicola Strickland, 1999 yılında Karayipler’in Tobago adasına tatil yapmaya gitmiş.
Adadaki ilk sabah deniz kabuğu ve mercan toplamaya gittiğinde, işler ters gitmeye başlamış.
Strickland ve arkadaşı, sahile dağılmış Hindistan cevizi ve mangoların arasında, küçük yaban elmasına çok benzeyen ve güzel kokulu yeşil bir meyve bulmuşlar.
İkisi de meyveden bir ısırık almaya karar vermiş. Fakat o hoş ve tatlı lezzet, bir anda yerini acı ve yakıcı bir hisse bırakmış. Boğazında meydana gelen boğulma, kademeli olarak ilerlemiş ve zar zor yutkunur hale gelmişler.
Bu meyve bazen ‘sahil elması’ veya ‘zehirli guava’ şeklinde adlandırılan bu meyve, manşinel ağacına (Hippomane mancinella) aittir.
Kuzey Amerika’nın güneydeki tropik bölgelerine, Orta Amerika’ya, Karayipler’e ve Güney Amerika’nın kuzey bölgelerine özgü.
Dünyanın En Tehlikeli Ağacı
Bitki, İspanyolcada başka bir isme sahip: “Arbol de la muerte” olan bu isim, “ölüm ağacı” anlamına geliyor. Guinness Rekorlar Kitabı’na göre manşinel ağacı, dünyadaki en tehlikeli ağaç.
Manşinel, geniş ve çeşitli türler barındıran Sütleğen (Euphorbia) cinsine aittir. Ağaç, her yerden (kabuktan, yapraklardan ve hatta meyveden) sızabilen yoğun, sütlü bir özsu üretiyor. Bu madde, ciltle temas ettiği zaman şiddetli, yanık benzeri kabarcıklar meydana getirebiliyor.
Özsu aynı zamanda bazı toksinler içeriyor. Fakat en ciddi tepkimelerin, diterpen ester ailesine ait organik bir bileşen olan forboldan kaynaklandığı düşünülüyor. (Toksinler, mikroorganizmaların salgıladıkları birtakım zehirli maddelerdir. ) (Forbol veya Phorbol, bitki kaynaklı doğal bir bileşiktir.)

Forbol suda yüksek oranda çözünebilir olduğundan, hava yağmurlu olduğunda manşinel ağacının altında durmaz istemezsiniz. Seyrelmiş özsu taşıyan yağmur damlaları, cildinizi yine de şiddetli biçimde yakabilir. Bu korkutucu özellikleri yüzünden, bazı coğrafi dağılım bölgelerinde ağaçlar kırmızı renkli bir çarpı veya daireyle işaretleniyor; hatta ağaçlara belirgin uyarı işaretleri yerleştiriliyor.
Ağaçları ortadan kaldırmak da mümkün fakat yerel ekosistemlerde önemli bir rol oynuyorlar. Büyük bir çalı olan manşinel, büyüyüp sık çalılıklar meydana getiriyor ve bu sayede Orta Amerika sahillerinde mükemmel bir rüzgar siperi görevi görüp, kıyısal erozyona karşı koruma sağlıyor.
Ella Davies, BBC’de : “Asıl ölüm tehlikesi, ağacın küçük, yuvarlak meyvesini yemekle başlıyor. Meyvenin sindirilmesi, şiddetli kusma ve ishale sebep olarak, vücudu geri döndürülemeyecek noktaya kadar susuzlaştırabilir.” Şeklinde açıklıyor.

Neyse ki Strickland ve arkadaşı, bu olayı anlatacak kadar uzun yaşamışlar çünkü ölüm elmasından sadece küçük bir miktar yemişler. Strickland, 2000 yılında The British Medical Journal bülteninde semptomlarını ayrıntılı olarak açıklayan bir mektup yayınlamış ve gösterdiği belirtileri detaylı biçimde anlatmış.
Onlar meyveli içeceklerini dikkatli şekilde yudumlarken, ağrılarının yavaşça yatışması ise 8 saatten uzun sürmüş. Boğazlarındaki lenf bezlerine tahliye olan toksin, daha fazla ızdıraba yol açmış.
“Yaşadıklarımızı bölgede yaşayan insanlara anlattığımızda, gerçekten korktular ve inanamadılar” diye yazıyor Strickland. “Yaşadığımız şey korkunçtu.”
Beyda GÜLAL