Yeni araştırmalar 42 bin yıl önce dünyada yaşanan büyük ölçekli değişimlerin, dünyanın manyetik alanının tersine dönmesinin sonucu olduğunu ortaya koydu.
Yüzyıllardır dünyada yaşayan ağaçların halkalarında korunan radyokarbonlara bakılarak; birkaç yüzyıllık iklim çökmelerinin, kitlesel yok oluşların ve hatta insan davranışlarındaki değişiklerin doğrudan Dünya’nın manyetik alan kutuplarının en son değiştiği zamana bağlanabileceğini ortaya kondu.
Araştırma ekibi, Douglas Adams’a ithafen “Adams Olayı” olarak isimlendirdiler. Çünkü Douglas Adams 42 sayısının; hayatın, evrenin ve her şeyin nihai numarası olduğunu söylemişti.
Chris Turney, tarihte ilk kez dünyanın manyetik kutuplarının değişiminin ve bu değişimin yarattığı çevresel etkilerin oluşum zamanını tam olarak belirleyebildiklerini söyledi.
Araştırmalar, çok uzun yıllardan beri dünya üzerinde yaşayan Yeni Zelanda kauri ağaçları kullanılarak yapıldı.
Bu çok yıllık ağaçlar kullanılarak, Dünya’nın manyetik alanının çökmesi sonucu atmosferik radyokarbon seviyelerindeki yükseliş ölçülebilmekte. Ve bu olayın ne zaman yaşandığı tarihlendirilebilmektedir.
En son yaşanan manyetik alan değişim periyodu: “Laschamp Olayı”!
Bu olaya jeomanyetik sapma denir. Gezegenin manyetik kutuplarının, orijinal konumlarına geri dönmeden önce yer değiştirdikleri zamandır.
Dünya’nın manyetik alan olayları üzerine yapılan çalışmalar arasında en iyi çalışmaların yapıldığı, ferromanyetik minerallerle kayıt altına alınan olaylardan biridir.
Laschamp Olayı yaklaşık 41 bin yıl önce yaşandı ve yaklaşık 800 yıl sürdü. Bu olayın gezegen üzerindeki hayata ne gibi etkiler bıraktığı tam olarak bilinmemektedir. Bilim insanları 2019 yılında, bu olay sırasında da hayatta olan kauri ağacını (Agathis australis) keşfettiler. Ve Laschamp hakkında daha fazla şey öğrenme şansı elde ettiler.
Çünkü ağaçlar yıllık yaş halkalarında atmosferik olayları kaydederler. Özellikle karbon-14 ve radyokarbon, gökyüzüyle ilgili olaylarda oldukça fazla bilgi verir.
Radyokarbon, doğada bulunan diğer gazlara kıyasla dünya üzerinde çok daha az miktarda vardır. Radyokarbon, atmosferin üst kısmının uzaydan gelen kozmik ışınlarla bombardımanı sonucunda oluşur.
Bu ışınlar atmosfere girdiğinde atmosferde bulunan nitrojen atomlarıyla etkileşime girerler. Aralarındaki bu etkileşim nükleer bir reaksiyonu tetikler ve sonucunda radyokarbon oluşur.
Kozmik ışınlar uzayda sürekli ve sabit şekilde akar. Böylece, Dünya aşağı yukarı sabit düzeyde radyokarbon kaynağı alır. Bu sebeple, ağaçların yıllık yaş halkalarındaki radyokarbonlarda meydana gelen bir artış, bize Dünya’nın o yıl boyunca radyokarbona daha fazla maruz kaldığını söyler.
Laschamp olayında olduğu gibi Dünya’nın manyetik alanı zayıfladığında daha fazla kozmik ışın atmosferden geçerek daha fazla radyokarbon oluşturur.
Bundan dolayı bilim insanları, Dünya’nın manyetik alanının normal büyüklüğünün yaklaşık %28 azaldığından emin olabilmişlerdi.
Ancak Kauri ağacı, araştırma ekibinin Laschamp olayını tarihlendirmesine olanak sağladı.
Araştırmacılar, Adams olayının yaklaşık 42 bin yıl önce yaşandığını ve o dönemde manyetik alanın Laschamp olayından önceki en düşük seviyesinde olduğunu buldular.
Turney “Dünya’nın manyetik alan büyüklüğü Adams Olayı sırasında %0 – 6’ya kadar düştü.” dedi. Aslında manyetik alanımız yoktu. Kozmik kalkanımız tamamen yok olmuştu.
Bu süre zarfında Güneş’in manyetik alanı da birkaç kez zayıflamış olacaktı. Çünkü düzenli döngüsünün bir parçası olarak onun da manyetik alanı tersine dönüyordu.
Bu periyotlarda daha az güneş lekesi ve parlama aktivitesi görülür. Güneş’in manyetik alanı aynı zamanda Dünya’nın kozmik ışınlardan korumasını sağlar. Güneş ışınları Dünya’ya daha az gelince, kozmik ışık bombardımanı tekrar artmış olacaktı.
Zayıflamış olan manyetik alan;
- atmosferdeki ozon tabakasında elektriksel fırtınalar,
- olağanüstü Aurora,
- ve iklim değişikliği gibi çarpıcı sonuçlar doğuran somut değişimlerin yaşanmasını tetiklemiş olacaktı.
Turney, uzaydan gelen radyasyonun Dünya atmosferindeki hava parçacıklarını, elektronları ayırıp parçaladığını söyledi. Bu olayın iyonizasyon olarak adlandırıldığını söyledi. “İyonize olan hava, ozon tabaksını ‘kızarttı’ ve tüm dünyada bir iklim değişikliği dalgasının yaşanmasını tetikledi.”
Bu dönemde, mağara duvarlarına yapılan bazı eski resimlerin yapılış tarihlerine rastlanır.
Bilim insanları bu bulgulardan yola çıkarak Adams Olayı’nın, insanları kapalı alanlara sürüklemiş olabileceğini düşünüyor. Dünyanın farklı yerlerinde meydana gelen bu beklenmedik davranışsal değişiklik, mağaraların kullanımının Adams Olayı sırasında değişmesiyle tutarlılık gösterir.
İnsanlar muhtemelen güneş ışınlarının dünyaya en az seviyede geldiği “Grand Solar Minima” sırasında UVB ışınlarının zararlı düzeylerinden korunmak için mağaralara sığındılar. Bu durum ayrıca kırmızı toprak boyasının güneş kremi olarak kullanımının artışını açıklar.
Bu biraz spekülatif tabii ki ama gerçekleşen bu jeomanyetik dönüşümler dünyayı ciddi şekilde değiştirir.
Yeni bulgular, dünyanın yeni bir jeomanyetik dönüşüm geçireceğini ve bizim de böyle bir olayın eşiğinde olduğumuzu gösteriyor.
Araştırmacılar bunun kesinlikle dünyanın şu anki iklimi üzerinde bir felaket olabileceğini söylüyor. Turney: “Atmosferimiz çoktan insanların daha önce görmediği seviyelerde karbonla doldu.
Yaşanacak bir manyetik alan değişimi ya da Güneş aktivitesinde yaşanacak büyük bir değişiklik daha önce eşi görülmemiş şekilde iklim değişikliğini arttırabilir. Böyle bir olay yeniden yaşanmadan önce acilen karbon emisyonumuzu düşürmeliyiz.” dedi.