Ve onlar üzerinde çalışan 100.000 insan da yoktu.
“Tarihin Babası” olarak bilinen Antik Yunan yazar, tarihçisi ve coğrafyacısı Herodot, bulguları ve yazılı belgeleri ile piramitlerin köleler tarafından yapıldığı inancı da dahil olmak üzere antik dünya hakkındaki düşüncelerimizi yeniden şekillendirdi.
Ancak son zamanlarda yapılan arkeolojik kazılar ve modern bilim, uzun süredir devam eden bu inancın yanlış olduğunu kanıtladı. 20. Yüzyıla kadar dünyanın en büyük yapıları olan piramitler, köleler tarafından inşa edilmedi. Onları kimin inşa ettiğini gelin hep birlikte bakalım.
Piramit Üreticileri

MÖ. Üçüncü yüzyılda inşa edilen Giza’nın üç piramidi, Eski Mısır’ın piramit yapılarının en iyi becerisini temsil ediyordu. Onları, kimin inşa ettiğinin ortaya çıkarılması “son 100 yılın en önemli arkeolojik bulgularından biri” olarak adlandırıldı.
Kazı çalışmaları süresince, Giza piramidinin etrafında, bir kazıcı, bir binanın duvarı olduğu düşünülen büyük bir bloğa çarptı. Arkeologlar, bloktan içeri girdiklerinde MÖ. 2000 yılından kalma büyük bir yapı, bir köy buldular. Köy, yarım mil kareden daha genişti.
Bu köy, piramit yapıcılarının ve işleticilerinin yaşadığı yer olarak tespit edildi. Ayrıca burada, büyük, bozulmamış fırınlar da bulundu. İçinde ekmek pişirdikleri bu fırınlar, 25 kg ağırlığa sahip yüzlerce kil tencere ile doluydular. Bunlar, büyük bir işgücünü beslemek için gerekli olan gıda üretiminin ilk göstergeleriydi.

Giza platosunun arkeoloji şefi, Dr. Zahi Hawass, ikinci ipucunun bir bayan ata bindiği sırada atların bacağı, küçük bir kerpiç duvarı açığa çıkaran bir çatlağa düştüğünde geldiğini açıkladı. Bunlar, piramit inşa edicilerinin ve gözetmenlerinin mezarlarının duvarlarıydı.
600 adet mezar, iki aşamada keşfedildi. Alt düzey mezarlar, sadece işçilerin kemiklerini, kaplarını ve aletlerini içeriyordu. Üst düzey mezarlar ise ayrıntılı şeyleri kapsıyordu. Denetçilerin ve mimarların gömüldüğü yer burasıydı.
Mezarlara tamamıyla dokunulmamıştı çünkü içinde bir hazine olmadığı için hırsızların ilgisini çekmiyordu. Bazı duvarlardaki mezarlar ise yazılıydı. Yazıtlar, piramidin yapım sürecini ve aynı zamanda pişirme, planlama ve yönlendirmeyi açıklıyordu.
Alt düzey mezarlarda bulunan kemikler daha sonra çığır açan keşiflerin yapıldığı Kahire Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne transfer edildi. Tüm iskeletlerin, %50’si kadın, %50’si erkek ve %23,6’sı çocuklara hatta bir yaşındaki bebeklere aitti. Bu, piramitlerin çevresinde yaşayan tüm aileleri işaret ediyordu. DNA analizleri bu teoriyi doğruladı.
Aileler üzerinden yapılan bu keşif, köle teorisini çökertti ve bir sonraki bulgu köle gerçeğini bir kez daha çürüttü.

Kemikler üzerinde yapılan daha fazla analiz üzerine, bilim insanları, bazı kemiklerin nasıl kırıldığını, bazılarının da sonradan nasıl iyileştiğini buldu. İşçilerin iyileşmiş kemikleri ile benzer yaralanmalara sahip soyluların kemikleriyle karşılaştırdılar ve her iki tarafın da aynı tıbbi müdahaleyi almış olduklarını buldular.
Eski Mısırda kırılan kemiklerin onarılması, kölelere harcanamayacak kadar çok beceri ve zaman gerektiriyordu fakat piramit işçileri bu özel muameleyi gördüler.
Bir kişi kemiğini kırdığında, yatırılır ve yaraları incelenirdi. Sonra doktor, kırık kol veya bacağı sağlıklı bir şekilde çekerdi. Bu, kırığı azaltır ve sonrasında bal ile tedavi edilir ve keten bez ile sarılırdı. Bal, yara iyileşene kadar günlük olarak uygulanırdı. Antik Mısır doktorları o kadar yetenekliydiler ki başarılı uzuv kesme ameliyatları bile yaptılar.
Ancak piramit inşaatçıların zevk aldığı tek şey birinci sınıf tıbbi tedavi değildi. Diyetleri de üst seviyedeydi.
Köylerde iki yıldan eski olmayan balık kemikleri ve sığır kemikleri bulundu. Bunlar, pahalı yiyecekler statüsünde değerlendiriliyordu. Mısır halkının temel tüketim gıdası ekmek olduğu için büyük miktarlarda etin tüketildiğinin keşfi, iyi beslenmiş bir işgücünün en iyi gıdayı sağladığına işaretti.

Piramit inşaatçılarına ne kadar iyi davranılsa da hayatları pek de kolay değildi. Soylulardan 10 yıl daha kısa yaşadılar ve kemikleri yüksek stres içerisinde yaşadıklarını gösteriyordu. Ancak piramitleri inşa etmek 100.000 piramit işçisinin 30 yılını almadı. Özellikle 100.000 kişi Eski Mısır nüfusunun %10’u iken.
Gerçekte her biri 10 ton ağırlığında olan 2,3 milyon taş bloktan oluşan Büyük Giza Piramidini inşa etmek 20.000 kişinin 20 yılını aldı. Bu 20.000 işçiden 15.000’ini üç ay boyunca günde 12 saat çalıştılar ve sonra köylerine geri döndüler. Yeni inşaatçılar onların yerini aldı. Kalan 5.000 işçi ise çekirdek işçi ve kalıcı teknisyendi.
Havaalanları ve metrolar inşa eden Amerikalı inşaat uzmanı Craig Smith büyük bir deney yaparak bu rakamları doğruladı ve köle teorisi ve sayıları kesin olarak yanlış olduğu kanıtlandı.
Çeviri: Merve Özer