İmkansız gibi görünüyor fakat Albert Einstein’ın ölümünün üzerinden altmış yıl geçmesine rağmen beyaz dağınık saçlarından, gür bıyıklardan ve çizgili yüzünden hemen tanınabilmesi, onun sanki doğduğundan beri bizim için ünlü olduğu izlenimini oluşturuyor. Aslında, Alman doğumlu dahinin tam teşekküllü bir fizikçi olmadığı bir dönem elbette ki vardı. İşte bu dönemde, Bern (İsviçre)’de patent müfettişliği yapıyor ve çalışma saatleri dışında bilimsel araştırmalarıyla uğraşıyordu.
Yıl 1905, Einstein henüz 26 yaşındayken, uzay ve zaman arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlamamıza yardımcı olan Özel Görelilik Kuramı (İzafiyet Teorisi) ile fizikte devrim yapmaya başladı. Dünyanın en ikonik matematiksel denklemlerinden biri olan – E = mc2 – özel görelilik kuramından çıkmadır.

Bu çalışma Einstein’ı akademik açıdan güvenceye aldı ancak onu ünlü yapmadı. Keza 1915’te yayınladığı genel görelilik teorisi de o an için büyük dehaya herhangi bir ün katmadı. Çalışmalarına büyük bir hırsla devam eden Einstein, yerçekimi olarak anladığımız şeyin aslında uzay ve zamanın eğriliğinden dolayı olduğunu savundu. (O zaman fizikçiler arasında bu çok tartışılan bir konuydu)
Bunlardan sonra 1919’da Güney Amerika’dan Afrika’ya uzanan yol boyunca altı dakikadan fazla süren bir karanlık (güneş tutulması) çöktü yeryüzüne ve Einstein’ın ünsüz hayatını değiştirdi. Bazı insanlar 29 Mayıs 1919’a “Einstein’ın tutulması” diyerek tarihe atıfta bulundu.
Yaklaşık bir asır sonra, 21 Ağustos’ta, ülke tarihinde en çok beklenen astronomik olaylardan birinde, bir güneş tutulması Amerika Birleşik Devletleri’ni çevreleyecekti. Bu olay bilim insanlarına güneşin buharlaşan koronasını (gaz yuvarı/taç küre), yıldızın etrafında dalgalanan veya patlayan plazma parçacıklarını inceleme fırsatı verecekti.
1919’da Sir Arthur Eddington liderliğindeki İngiliz gökbilimciler tutulmayı incelerken, yıldızlardan gelen ışığın, güneşin kütle çekim alanı tarafından saptırıldığını kanıtlamak için Einstein’ın teorisini kullandılar. Dünyanın dört bir yanındaki gazeteler Einstein’in bu başarısını kutladı. New York Times, 10 Kasım 1919 tarihinde ön sayfasından “Einstein Teorisinin Zaferleri” başlığıyla okuyucularına seslendi.
Einstein’ın etkili bir şekilde yaptığı şey, dünyanın uzay hakkındaki görüşlerini, insanların bu görüşleri nasıl anladıklarını ve bunlarla nasıl ilişki kurduklarını değiştirmekti. Einstein’in yaptığı en önemli şey, bilimsel atılım önerileriyle yaklaşık 17 milyon insanın hayatına sahip çıkarak, insanlara I. Dünya Savaşı’ndaki yıkımdan kurtuluş imkanı sunmasıydı.
“Fizikçi ve Filozof: Einstein, Bergson ve Zaman Anlayışımızı Değiştiren Tartışma”nın yazarı Jimena Canales, yıllar sonra yazdığı kitabında “Avrupa o gittikten sonra derin bir yastaydı” dedi. İnsanlar, kendilerinden milyonlarca kilometre uzakta olup bitenlerle ilgili haberlere aç kalmıştı.
Einstein, 1921’de Nobel Ödülü’nü kazandı. Daha sonra dünya turuna çıktı, kraliyet aileleri ve Hollywood yıldızlarıyla dolu dolu vakit geçirdi. Charlie Chaplin, 1931’de yeni filmi “Şehir Işıkları”nın galasına Einstein’ı davet etti. Söylentiye göre Chaplin orada Einstein’a “Kimse seni anlamıyor ama herkes beni anlayabiliyor. Ona rağmen ikimizi de alkışlıyorlar” diyor. Yani Einstein artık kitlelerce tanınan ünlü bir fizikçi olmuştur.
Daha sonraları Einstein, 1933’te Nazilerin iktidara gelmesinden ve ülkenin üniversitelerinden Yahudi bilim insanlarının kovulmaya başlanmasından dolayı Almanya’dan kaçtı. Einstein, 3 Ekim 1933’te Londra’da bulunan Royal Albert Hall’daki büyük konuşmasında, Hitler’in yarattığı tehlikeler konusunda halkı ve otoriteleri uyardı.
“Entelektüel ve bireysel özgürlüğü bastırmakla tehdit eden bu güçlere direnmek istiyorsak, tehlikede olanı zarar gelmeden önce korumalıyız” dedi ve “Bugünkü özgürlüğümüzü zamanında zorlu mücadeleler veren atalarımıza borçluyuz” cümlesiyle konuşmasını sonlandırdı.
Dört gün sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti ve Princeton’da bulunan İleri Araştırmalar Enstitüsü’nde önemli bir görev üstlendi ve ününe ün kattı. W.E.B.Du Bois’e eşlik ederek, NAACP(Siyahi İnsanların Gelişmesi İçin Ulusal Birlik)’ye kurucu üye olarak katıldı. Barışçıl – açık sözlü bir insan hakları koruyucusu olarak global bir şöhrete kavuştu.
İngiliz bilim adamı Stephen Hawking ’in 2016 yılında New York’taki konuşmasından bir kare. Albert Einstein’ın fotoğrafı ise arkasındaki ekranda duruyor. (EPA / JASON SZENES)
Canales, “Einstein, o zamanlar, bir kamu bilimcisinden daha fazlası olmuştu. Kehanetçi oldu ve bilim adına bir şeyler yapılırken asla geride durmadı. Yeni yarattığı bu rol, Stephen Hawking ve Carl Sagan gibi bilim insanları tarafından sürdürülmeye devam edildi”dedi. Her şey 1919′ da ayın kısa bir süre güneşi engellemesiyle başlayıp 1955’te büyük bir hüzünle bitmişti.76 yaşında öldüğü zaman, Einstein’ın adı dahi kelimesiyle eş anlamlı olmuştu.
Editör / Yazar: O.Can CANİKLİ
Kaynak: https://www.washingtonpost.com/news/retropolis/wp/2017/08/15/the-solar-eclipse-that-made-einstein-famous