Evrenin garip olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Sadece dışarıya baktığınızda bile ince bir gaz tabakasıyla kaplı bu mavi ince ama sert kabukla kaplı kaya topunun üzerinde gezinen her türden tuhaf, kendi kendine üreyen flora (bitki örtüsü) ve fauna (bölgedeki hayvan örtüsü) göreceksiniz.
Buna rağmen gezegenimiz, kozmosta saklı olan bu acayip fenomenlerin küçük bir parçasını temsil ediyor ve gökbilimciler her gün yeni sürprizlerle karşılaşıyor.
Bu makalede, uzaydaki en acayip nesnelere göz atacağız.
Gizemli Radyo Sinyalleri

2007’den beri araştırmacılar, yalnızca birkaç milisaniye süren ultra güçlü, ultra parlak radyo sinyalleri alıyorlar. Bu esrarengiz flaşlara hızlı radyo patlamaları (FRB’ler) olarak adlandırılıyor ve milyarlarca ışık yılı uzaklıktan geliyor gibi görünüyorlar (ama uzaylı değiller, gerçekten değiller).
Son zamanlarda, bilim adamları arka arkaya altı kez yanıp sönen bir FRB yakalamayı başardılar; bu şimdiye kadar görülen ikinci sinyal ve bu gizemi çözmelerine yardımcı olabilecek gibi duruyor.
Nükleer Makarna

Evrendeki en güçlü madde ölü bir yıldızın kalıntılarından oluşur.
Yapılan simülasyonlara göre, bir yıldızın buruşmuş kabuğundaki protonları ve nötronları çubuk makarna benzeri yumaklara sıkıştırıp çılgın yerçekimi basıncına maruz bırakır ve onları çatırdatır. (Çeliği parçalamak için gereken gücün 10 milyar katı kuvvet uygularsanız).
Haumea’nın Halkası

Neptün‘ün ötesindeki Kuiper Kuşağı’nda yörüngede dönen cüce gezegen Haumea zaten sıra dışı. Garip uzun bir şekle, iki uyduya ve sadece 4 saat süren bir güne sahip.
Bu onu güneş sistemindeki en hızlı dönen büyük nesne yapıyor. Üstelik 2017’de, gökbilimciler onun bir yıldızın önünden geçerken izlediklerinde ve etrafında dönen son derece ince halkaları fark ettiklerinde (muhtemelen uzak geçmişte bir çarpışmanın sonucu olarak çıkmış), Haumea daha da enteresan bir gezegen oldu.
Ay ile Ay

Ay‘dan daha iyi olan nedir?
İnternet aleminin “Ay-ay” (moonmoon) olarak da adlandırdığı ayın yörüngesinde dönen bir ay tabi ki.
Alt-ay, ay-tos, torun-ay, ay-cık, ay-ya ve ay-ayı olarak adlandırılan Ay-ay şuanlık sadece teori fakat yapılan son hesaplamalara göre, Aylı ayların olmaması için hiçbir sebep yok, belki astronomlar bir gün bir tanesini keşfedebilir.
Karanlık Maddesiz Galaksi

Karanlık madde evrendeki tüm maddenin yüzde 85’ini oluşturan bilinmeyen bir varoluştur.
Ancak araştırmacılar en azından bir şeyden emin: Karanlık madde her yerde. Bu yüzden ekip üyeleri, Mart 2018’de gördükleri ve neredeyse hiç karanlık madde içermiyormuş gibi görünen tuhaf bir galaksi üzerinde kafa yoruyorlardı.
Yapılan sonraki çalışmalar, göksel tuhaflıkların da aslında karanlık madde içerdiğini öne sürdü, ancak bu bulgu aynı zamanda, paradoksal bir şekilde, karanlık maddenin hiç var olmadığını öne süren alternatif bir teoriye güven verdi. Toparlanın gökbilimciler!
En Tuhaf Yıldız

Louisiana Eyalet Üniversitesi’nden astronom Tabetha Boyajian ve meslektaşları KIC 846285 olarak bilinen yıldızı ilk gördüklerinde şaşkına döndüler.
Tabby’nin yıldızı lakaplı yıldızın parlaklığı düzensiz aralıklarla ve tuhaf uzunluklarda, bazen yüzde 22’ye varan oranlarda düşüyordu. Uzaylı bir mega yapı olasılığı da dahil olmak üzere farklı teorilere yol açtı tabii, ancak günümüzde çoğu araştırmacı, yıldızın kararmasına neden olan anormal bir toz halkası tarafından çevrelendiğine inanmaktadır.
Bir Hayli Elektrikli Hyperion

Güneş sistemindeki en tuhaf uydu unvanı birçok gök cismine gidebilir.
Jüpiter‘in aşırı volkanik Io‘suna, Neptün’ün kaynaç püskürten Triton’una gibi, ancak en tuhaf görünenlerden biri Satürn’ün Hyperion’u, çok sayıda kraterle delik deşik edilmiş süngertaşı benzeri düzensiz bir kaya gibi.
2004 ve 2017 yılları arasında Satürn sistemini ziyaret eden NASA’nın Cassini uzay aracı, Hyperion’un uzaya akan bir statik elektrik “parçacık ışını” ile yüklendiğini de buldu.
Rehber Bir Nötrino

22 Eylül 2017’de Dünya’yı vuran tek, yüksek enerjili nötrino, başlı başına o kadar da olağanüstü değildi. Antarktika’daki IceCube Nötrino Gözlemevi’ndeki fizikçiler ayda en az bir kez benzer enerji seviyelerine sahip nötrinolar görüyorlar zaten. Ancak bu nötrino özeldi, çünkü gökbilimcilerin geldiği yöne teleskopları çevirmeleri için kaynağı hakkında yeterli bilgiyle bize ulaşan ilk nötrinoydu.
Sonrasında fizikçiler, 4 milyar yıl önce parlak bir (bir galaksinin merkezindeki çevreleyen materyali tüketen süper kütleli bir kara delik olan) blazar tarafından Dünya’ya fırlatıldığını anladılar.
Yaşayan Bir Fosil Galaksi

DGSAT I, Ultradiffuse Galaksi (UGD), ultra geniş bir alana yayılmış bir galaksidir.
Yani Samanyolu gibi bir galaksi kadar büyüktür, ancak yıldızları o kadar seyrektir ki neredeyse görünmezdir. Ancak bilim insanları 2016’da hayaletimsi DGSAT 1’i gördüklerinde, tipik gruplar halinde bulunan diğer UDG’lerden oldukça farklı olarak, tek başına olduğunu fark ettiler.
Özellikleri onu sönük cismin evrende çok farklı bir dönemde, Büyük Patlama‘dan sadece 1 milyar yıl kadar önce oluştuğunu ve onu yaşayan bir fosil yaptığını gösteriyor.
Çift Kuasar

Muazzam nesneler, arkalarındaki nesnelerin görüntüsünü bozabilecek kadar ışığı bükerler.
Araştırmacılar, erken evrenden bir kuasar tespit etmek için Hubble Uzay Teleskobu‘nu kullandıklarında, onu evrenin genişleme oranını tahmin etmek için kullandılar ve bugün daha hızlı genişlediğini keşfettiler. (Bu diğer ölçümlerle çelişen bir bulgu).
Şimdi fizikçilerin teorilerinin yanlış olup olmadığını veya garip bir şeyler olup olmadığını anlamaları gerekiyor.
Uzaydan Kızılötesi Akış

Nötron yıldızları, normal bir yıldızın ölümünden sonra oluşan son derece yoğun nesnelerdir. Normalde radyo dalgaları veya X-ışınları gibi daha yüksek enerjili radyasyon yayarlar, ancak Eylül 2018’de gökbilimciler Dünya’dan 800 ışıkyılı uzaklıktaki bir nötron yıldızından gelen uzun bir kızılötesi ışık akışı buldular ve bu daha önce hiç gözlemlenmemiş bir şeydi.
Araştırmacılar, nötron yıldızını çevreleyen bu toz diskinin sinyali üretebileceğini öne sürdüler, ancak nihai anlamlandırma henüz bulunamadı.
Aurora’lı Asi Gezegen

Asi gezegenler, galaksi boyunca yerçekimi kuvvetleri tarafından ana yıldızlarından uzağa sürüklenen gezegenlerdir.
Bu sınıfa giren tek nesne, manyetik alanı Jüpiter’inkinden 200 kat daha güçlü olan, 200 ışık yılı uzaklıkta gezegen boyutunda olan SIMP J01365663+0933473 olarak bilinmektedir.
Bu manyetik alan, atmosferinde radyo teleskoplarıyla görülebilen ve parıldayan auroralar oluşturacak kadar güçlüdür.
Çeviren: Yusuf Mete Pehlivan