Gebeliğiniz Yüksek Riskli Mi? Bırakın Sizin Yerinize Makineler Doğursun!

Yeni geliştirilen bir yöntem ile hatalı plasentaların tehdit ettiği embriyoların kurtarılması mümkün olacak. Karanlık bir odada yarı saydam tanklardan oluşan sıralardan, bir resim. Kısmen oluşmuş embriyolar amniyo sıvısında yıkanarak, sessizce yüzerler. Bu makinelerin bebeklerimize hamile kaldığı, insanların en gizli duygularının altını karıştıran suni bir rahmin bilim-kurgu tasviridir. Hamilelik olmaksızın doğuyorlar! Metrix’deki Neo’nun da muhtemelen söyleyebileceği gibi; “Vay canına!” Bu hala hayal gücümüzün bir zırvası gibi gözükse de 1960’larda yapay bir rahim yaratabilmek için ciddi girişimlerde bulunulmuştu.
Ancak bunların birçoğu gerçek bir plasentanın şefkatinden oldukça uzaktı.Çünkü kısmen hamileliğin karmaşık olması ve her insanda da olabileceği gibi yanlış giden bir şeyler olması gibi sonuçlarla birlikte bir çocuğun hayatını etkileyen sonuçlar ortaya çıkabilir ancak bilim insanları halen denemeye devam etmektedir. Örneğin erken doğumlar gebeliklerde yüzde 10’dan fazla gözlenmektedir ve akciğer hastalıkları, beyin felci ve gelişim bozuklukları için yüksek riskler taşımaktadır. Prematüre bebekler için (28 haftadan önce doğanlar), istatistikler oldukça acımasız olabiliyor; yüzde 30 – 50 arası hayatta kalamamakta ve bununla birlikte hayatta kalanların ise bir çeşit sağlık sorununun olduğu bilinmektedir. Bugün bu prematüre bebekler için yapabileceğimiz en iyi şey onları bir küveze alarak, besin maddelerini ve gelişimleri için gerekli olan bileşenleri yardımcı materyaller ile sağlamaktır. Şimdilik doğumu ortadan kaldırmak pek de rahatlatıcı bir his gibi gelmese de insanlığa yardımı dokunacağı aşikâr.

Yapay rahimdeki ilk denemeler hayvan fetüsleri için birkaç günden daha uzun sürmedi. Gelişmiş teknoloji ile bu süre uzatıldı. Ancak bu tür sistemlere bağlı olan hayvan fetüsleri halen büyük doğum kusurları ile meydana geldiler. Tabi hayatta kalmayı başarabilenleri. İleriye yönelik atılan en elle tutulur adımlardan biri, Filederfiya’ daki Çocuk hastanesindeki araştırmacılardan geldi. Kuzu fetüsleri (anne karnından 22 haftalık bir insan fetüsü eş değerinde iken çıkarıldı) yapay rahim içerisinde normal bir gelişim gösterdi. Normal doğum ile dünyaya gelen kuzulardan neredeyse ayırt edilemez olarak dünyaya geldiler. Biobag adı verilen cihazın temel prensibi, elektrolit (iletken) bir sıvı ile doldurulmuş şeffaf bir plastik torbadır. Fetüs ’ün kalbi tehlikeli basınç farklılıklarını önlemek amacıyla harici bir oksijenatöre kan pompalamaktadır. Göbek kordonundan besinleri çeker ve harici ısıtıcılar fetüsün gelişmesi için uygun sıcaklık ortamını sağlamaktadır. Araştırmacılar annenin kalp atışını bile dinlendirici bir müzik niteliğinde kaydetmeyi düşünüyorlar. Sonuçlar, Nisan ayında “Nature Communications” adlı dergide yayınlanacaktır.

Biobag fetüsler için çok önemli bir sorunu işaret etmektedir; Akciğer gelişimi. Bebeğin gelişmekte olan akciğeri havaya maruz kaldığı andan itibaren hangi gelişim safhasında olursa olsun geri dönüşü yoktur. Ancak bununla birlikte, yapay rahimdeki sıvı ortamı, akciğer gelişiminin engellenmeden devam etmesini sağlamaktadır. Biobag yapay rahim çalışmalarında kayda değer gelişmeler kaydetse de henüz insan fetüslerine hazır değildir. İlk olarak insan fetüsleri boyut olarak daha küçüktür ve cihazın bu ölçekte çalıştığında ne gibi komplikasyonlar ortaya çıkacağı henüz bilinmemektedir.

Bunun yanında bilim insanları insan fetüsleri için gerekli, doğru elektrolit sıvı karışımını yapmalı ve insan göbek bağının nasıl bağlanacağını açıklayabilmeli. Araştırmacılar, bu sorunların üstesinden gelinebileceğini ve 3 ila 5 yıl gibi bir sürede insan denemelerine başlanabileceğini söylemektedirler. Erken doğumda yaşamını yitiren bebeklerin kurtarılmasının ötesinde, bebeklerin bu rahimde büyümelerine devam etmeleri ile yaşamlarını etkileyen doğum kusurları da azaltmak mümkün olacaktır. Bir kadının vücudu dışındaki gebeliğin olabilmesi, aynı zamanda kadınların hamilelik dönemlerinin kısaltılması için cihaz kullanımının zorunlu kılınması gibi etik kaygılar gündeme gelmektedir(bkz: Handmaid’sTale – Damızlık Kızın Öyküsü). Lehigh Üniversitesi’nde bir BiyoetikProfesör’ü olan DenaDevis,” kimsenin bir kadını bu cihazı kullanmaya zorlamayacağını düşünüyorum” diyerek, bu etik kaygıları çok zorlama olarak görmektedir.

Davis, bu gibi teorilerden ziyade teknolojinin hayatımıza getireceği potansiyel faydalara odaklanmayı tercih ediyor ve “Aslında bunun harika bir şey olabileceğini düşünüyorum” diyor. “Bir prematüre bebek için olabilecek en kötü yer yeni doğan yoğun bakım ünitesidir. Üniteler parlak, gürültücü ve stresli olabilmektedir.” Biobag ekibi üyesi ve CHOP’taki (Filederfiya çocuk hastanesi) gelişimsel fizyolog olan MarcusDawey, bu cihazın gebeliği yeniden keşfetmediğini vurgulamakla beraber hala 23 haftadan erken doğan bebekler için işe yaramayacağı kanaatinde ve denemeyi de düşünmüyorlar. “Asıl amaç 23 – 25 hafta aralığında doğan bu bebeklere alternatif bir yaşam fırsatı ve sağlıklı olma fırsatı sunmak. Şu anki standartlarda onları bir suni solunum cihazına yerleştirmek ve yüksek miktarlarda oksijen vermek. Bunu 25 yıldır yapıyoruz. Bu bebeklerde ölüm oranları ve hastalık oranında hiçbir değişim olmadı” diyor.
Editör / Yazar: Erkan GÜL
Kaynak: http://discovermagazine.com/2017/oct/pregnancy-interrupted

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bizans İmparatorluğu'nun Yıkılmasında İklim Değişikliğinin Etkisi Mi Var?

Bizans İmparatorluğu’nun Yıkılışında İklim Değişikliğinin Etkisi

Ormanların Yok Oluşuyla İlgili Yeni Bir Araştırma Yapıldı