Gelecekte Yerimizi ‘Süper İnsanlar’ mı Alacak?

Geride bıraktığı bir makaleden anlaşıldığına göre ünlü kuramsal fizikçi Stephen Hawking, böyle olacağını düşünüyordu. Ancak pek çok genetikçi aynı fikirde değil. Gelecekte yerimizi genetik olarak güçlendirilmiş süper insanlar mı alacak? Görünüşe göre Stephen Hawking böyle olacağını düşünüyordu.

Uzmanlık alanlarının dışındaki konular hakkında iddialarda bulunan ünlü fizikçiler geleneğine uygun olarak büyük İngiliz kuramsal fizikçi, geriye insanın geleceğini tahmin ettiği bir dizi yazı bıraktı. Bunlardan biri 14 Ekim’de Sunday Times’ da yayınlandı. Bu makalede Hawking, insanlığın genetik olarak değiştirilmiş “süper insanlar” ile değiştirilme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu savundu.

Hawking, yazısında insan sağlığını ve yaşamını iyileştirmek için tasarlanmış iyi niyetli çalışmaların eninde sonunda kötü amaçlara hizmet için kullanılacağını savunuyor. Buna göre daha uzun yaşamak, daha akıllı olmak ya da daha agresif ve tehlikeli olmak için insanı değiştirmeye başlayacağız.

Hawking, “Bu tür süper insanlar ortaya çıktığında, onlarla rekabet edemeyecek olan gelişmemiş insanlar önemli siyasi sorunlar yaşayacak. Muhtemelen ölecekler ya da önemsiz olacaklar” diyor.

Hawking’in bu tür distopya konusunda endişelerinde haklı olabilir mi?

İngiliz fizikçi, problemi ürkütücü bir şekilde çerçevelendiriyor. Ancak genetik teknolojiler geliştikçe insanlığın tehlikeli bölgede dolaştığından endişe etmekte yalnız değil. Şu anda, insanlar için mevcut olan gen düzenleme hemen hemen sadece ciddi tıbbi problemleri tedavi etmekle ilgili.

Doktorlar, tedavi edilemeyen ölümcül hastalıkların ilerlemesini önlemek, bu hastalıkların nesilden nesile aktarılmasını engellemek için insanların genlerini değiştiriyor ve kısmen başarılı oluyorlar. Ayrıca Çin’de genetik hastalıkların çocuklara geçmesini önlemek için yapılmış deneyler var.

Biyoetikçiler tüm bu uygulamaların nereye varacağı konusunda endişelerini dile getiriyorlar. Ancak tüm bu endişeler, sadece süper insanlarla ilgili değildir. Ulusal İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü’ne (UİGAE) göre gen terapisi ile ilgili ilk problem tedavinin daha tam olarak geliştirilememiş olmasıdır.

Araştırmacılar henüz gen terapisinin olası tüm yan etkilerini veya bu değişikliklerin bir nesilden diğerine geçme riskini bilmemektedir. Bu durumda gen aktarımında, insanlar için bir prosedür henüz mevcut değildir. Bu nedenle, potansiyel faydalanıcılar rıza gösterme veya reddetme konumunda değildir.

Bununla birlikte, eğer gen tedavisi yaygınlaşacak olursa, bunun sadece zenginlerin erişimine açık olma riski vardır. Ulusal Sağlık Enstitülerine göre, genetik hastalıkların önlenmesine yönelik çabalarla gelişmiş insanlar yaratma çabaları arasındaki fark bulanıklaşabilir..

Missouri Üniversitesi Sağlık Etiği Merkezi, benzer şekilde, genetik hastalıkların ayıklanması çabalarının, engelli insanların öjenik bir yaklaşımla fiilen toplumdan ayıklanması tehlikesini doğuracağını söyleyen çevrimiçi bir belge yayınladı. Hawking’in korkularına paralel endişeler dile getiren merkeze göre genetik olarak geliştirilmiş insanların yaşayacağı bir toplumda, mevcut risk modelleri geçersiz olacak.

Ancak biyoetik bir argüman Hawking’in öngördüğü dünyaya ne kadar yakınlaşırsa, kestirimleri de o ölçüde belirsiz bir hale geliyor, zira bilim henüz bu noktadan çok uzakta. Cornell Üniversitesi Bitki Dönüşümü Tesisi biyoloğu ve direktörü Matthew Willmann şu anda yürütülen bu tür tartışmaların çoğu durumda kafa karıştırıcı bir korkuya yol açtığını söylüyor: “Hawking’in yazdıklarını okuyunca hüsrana uğramıştım.

Çünkü, bana göre, eğer insanlığı, insanlara inanılmaz derecede pozitif faydaları olan bir teknoloji hakkında korkutmak isteseniz, bunun gibi tahminlerde bulunurdunuz”. Willmann, Hawking’in süper insan dünyasının ortaya çıkabileceği teorik olarak mümkün olduğunu fakat bunun olmasını önlemek için yapılabilecek çok şey olduğunu da ekliyor.

Bilimsel kurumlar ve hükümetler, gen tedavilerini düzenleyen sıkı etik kodlar ve yasalar geliştiriyorlar. Willmann, bir grup bilim insanının klonlanmış bebeklerin genlerini düzenledikleri “Orphan Black” adlı televizyon dizisini örnek gösteriyor.

Ona göre, genetik bu tür planların çalışması için fazla karmaşık. Gen düzenlemeyi, ancak genlerin nasıl çalıştığı hakkında yeterince bilgi sahibi olduğunuzda yapabilirsiniz. Willmann, kendi araştırmalarında istediği genetik özelliklere sahip bitkilere ulaşana kadar bir sürü bozuk, zarar görmüş ya da ölümcül bitki yaratmak zorunda kalmış.

Zamanla çalışma arkadaşlarıyla beraber hangi genin ne yaptığını bulabilmiş ve böylece istedikleri sonucu elde etmek için hangi genlerin nasıl uyarlanması gerektiğini öğrenmişler. Bitkilerde bunu yapmak mümkün olmuş, zira Willmann’ın ifadesiyle “bitkiler ağlamaz”. İnsanlar söz konusu olduğunda ise benzer bir çalışmanın daha uzun sürmesi ve çok daha zor olması kaçınılmaz.

Öyleyse, Hawking, insanlığın yerini yeni bir tür olan süper insanların alacağından endişe etmekte haklı mıydı?

Kesin olarak hayır demek zor. Ancak bu muhtemelen kısa süre içinde gerçekleşmeyecek. Willmann’a göre genetik alanında o zaman gelinceye kadar hakkında endişe duyulması gereken daha acil etik sorunlar var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

afgan kızı

Bilinmeyen Hikayeler: Çok Yakından Tanıdığımız 7 Fotoğraf

kustuğumuzda neler olur

Kustuğumuzda Beynimizde Neler Olur?