2023 Şubatta 60.000 ‘süper ağaç’ dikiliyor.
Bir biyoteknoloji girişimi, iklim değişikliğiyle mücadele edebilmek adına yıllarca süren araştırmaların sonucunda havadaki karbonhidratı daha iyi çeken ağaç genetiğini tasarlamayı başardı ve bu ağaçların bir kısmı dikilmeye hazır durumda.
Ancak şöyle bir sorun var ki bu sera gazı emilimini bir anda kesmek, iklim değişikliğinin verdiği zararı engellemeye muhtemelen yetmeyecektir. Buna ek olarak havaya çoktan salınmış karbonları da yakalayıp ayrıştırmamız gerekiyor.

Ağaçlar doğal birer karbon süngeri gibidirler. Fotosentez sırasında havadan CO2(karbondioksit) çekerek köklerinde, dallarında ve yapraklarında depolarlar.
Genelde ağaç ne kadar büyükse o kadar çok karbondioksit depolar ancak zaman da önemlidir. Bir ağacın fide halinden en büyük haline ulaşması onlarca yıl sürebilir ve bizim bir an önce mümkün olduğunca çok karbonu temizlememiz gerekiyor.
Genetik ayarlamalar, ağaçların fotosentez sürecinin çok daha efektif olabilmesi için yapıldı.
California Living Carbon şirketi 2019’dan beri ağaçları iklim değişikliğine karşı etkili bir silah haline getirebilmek adına genetik mühendisliği kullanmanın çeşitli yollarını keşfediyor.
Nihayetinde çalışmalarının ilk ürününü aldılar! Raporlara göre genetiğinde değişiklik yapılmamış akranlarına kıyasla daha çok karbon emebilen, hızlı büyüyen, hibrit bir kavak ağacı yarattılar. Şirket bu genetiği değiştirilmiş ağaçtan 4 milyon tane dikmeyi planlıyor. 2023 Şubat itibariyle Georgia ve Pennsylvania şehirlerine 60.000 adet dikilerek bu sürece başlanılacak.

Ön baskı sunucusu bioRXiv’de paylaşılan bir makaleye göre Living Carbon şirketi, hibrit kavaklara yeşil algler ve kabak genleri eklemek için bir bakteri kullanarak bu ağaçları yarattı.
Bu genetik düzenlemeler ağaçların fotosentezi daha efektif şekilde yapabilmesi içindi ve işe yarıyor gibi görünüyordu. Kontrol altında 5 aylık bir deneme sürecinde genetiği değiştirilmiş ağaçlar, değiştirilmemişlere kıyasla daha hızlı büyüdüler ve %53 daha fazla biokütle topladılar.
Şirketin yönetim kurulu başkanı ve kurucu ortaklarından olan Maddie Hall bu oranların %27 daha çok karbon emilimi sağlayacağını söylüyor.
“Yakalanan ek karbonun ötesinde, terk edilmiş maden bölgelerinde yapılan dikim projelerinde fidelerimizde %97 oranında hayatta kalma artışı ve sıcaklıklara karşı direnç artışı gözlemledik” diye ekledi.

‘Ancak uyarı gerektiren bir konu var: Ön baskı makalesinin ve diğer dikim projelerinin sonuçları henüz emsal değerlendirmesinden geçmedi ve genetiği değiştirilmiş ağaçların gerçek dünya koşullarında uzun süre ne kadar iyi büyüyeceğine dair hala bir göstergemiz yok.’
Living Carbon şirketinin şu anda diktiği bu fidanlar kâğıt için dikilenler ile aynı şekilde çalışılmadı. Genleri yerleştirmek için bakteri kullanmak yerine ‘gen tabancası’ isimli bir cihaz kullanıldı ve bunun sonucunda Birleşmiş Milletler tarım bakanlığının işe dâhil olmasına gerek kalmadı.
İleriye bakış: Living Carbon’un teknolojiden sorumlu yöneticisi Patrick Mellor, New Scientist dergisine şirketin seralarda gen tabancası kullanılarak yapılan ağaçları test ettiğini ve bakteri kullanılarak değiştirilenlere benzer büyüme oranlarına sahip olduklarını bulduğunu söyledi.
Genetiği değiştirilmiş ağaçların doğal bir ortamda nasıl büyüyeceğini öğrenmenin tek yolu dikip sonuçları izlemek. Şirketin şu anki hedefi önümüzdeki yıl içerisinde 4 milyon fidan dikmek.
Şirket 5 milyon genetiği değiştirilmiş ağaç üretip dikebilecek fona çoktan sahip. İklim değişikliğine karşı savaştaki bu ‘süper ağaçları’ desteklemeye hevesli olan birey ya da şirketler ise bu ağaçları satın alabilecek.
Çevirmen: Barış ARICAN