Hayvanlarda Neden Aynı Cinse Cinsel Davranış Bu Kadar Yaygındır? Çok uzun bir süredir bilim insanları, hayvanların aynı cinsiyetten bireylerle cinsel davranışlarda bulunduğunu biliyorlar. Bu aynı cinsiyetten cinsel davranış (SSB),solucanlardan nematod yılanlara, primatlardan deniz yıldızlarına ve yarasalara kadar 1,500’den fazla hayvan türünde gözlemlenmiştir.
Son yıllarda, hayvanların neden doğrudan üremeye neden olmayan bu cinsel davranışlarda bulunduğunu anlamak için sayısız hipotez önerilmiş ve test edilmiştir.

Doğa Ekolojisi ve Evrimi’nde yayınlanan teorik bakış açısıyla, biyologların SSB’yi açıklamak için önerdikleri hipotezleri ve onların altında yatan yaygın ancak tartışmasız varsayımları açıklıyoruz.
SSB’yi açıklamak için önerilen tüm hipotezlerde ortak olan SSB’nin “evrimsel bir paradoks” olarak nitelendirilmesidir, çünkü bir hayvanın hayatta kalmasına veya üreme başarısına (biyologların “zindelik” dediği şey) bağlı kalmaksızın devam eder.
Bir Paradoks
Bir “paradoks” olarak, SSB’nin biyologlar tarafından o kadar bariz maliyetli olduğu varsayılmaktadır ki, ya muazzam faydalar sağlamalıdır ya da doğal seçilim ile ortadan kaldırılmaları için yeterli değildir.
Ancak bu varsayımlar sağlam mı?
Olmadıklarını ve belki de bilimsel zorluklardan çok kültürel normlara dayandıklarını savunuyoruz. Birincisi, SSB’nin maliyetinin genellikle yüksek olduğu varsayılmaktadır. Çünkü SSB’ye dahil olmak, bireylerin üreme başarısı kazanmadıkça zaman, enerji ve kaynakları boşa harcamalarına neden olmaktadır.
SSB’nin maliyeti, farklı bir cinsiyetten (farklı cinsiyetten cinsel davranış veya DSB) biriyle ilişki yapmanın yararları ile karşılaştırıldığında genellikle vurgulanır. DSB, yavruların üretimi konusunda kesinlikle daha açık bir faydaya yol açtığı için, bu karşılaştırmalar DSB’nin oldukça verimli olduğunu varsaymaktadır.
Bununla birlikte, hayvanlar çoğu zaman sadece birkaç yavru üretmek için birçok kez çiftleşir. Ve DSB’nin davranışları çoğu zaman birçok nedenden dolayı üremeyle sonuçlanmaz. Diğer bir deyişle, SSB’ye nazaran, üreme olmadığında DSS’nin de maliyeti söz konusudur.

İkincisi, biyologlar SSB’nin çok sayıda türde yaygın olması sebebinin, türün atalarından bir veya daha fazla kez evrilerek günümüze kadar gelmesi olarak düşünmektedirler. Sonuç olarak, SSB ile ilgili önceki araştırmaların altında yatan bu varsayımların her ikisi de, SSB’nin anormal olarak görüldüğünü, bu varsayımların nereden geldiğini ve neden nadiren sorgulandıklarını açıklayan,heteronormatif bir dünya görüşü ile pekiştirmektedir.
Makalemizde, SSB’yi de içeren, hayvanların çeşitli ve sınırsız cinsel dünyasını anlamak için sunduğumuz perspektifte küçük bir farklılık olduğunu açıklıyoruz. SSB’yi, abartılı olarak veya DSB’den ayrı olarak görmüyoruz. Bunun yerine, bireylerin ve hayvan popülasyonlarının geniş bir kombinasyon dizisinde hem DSB hem de SSB’yi içeren bir dizi cinsel davranış yelpazesinde yer alabileceğini kabul ediyoruz.
Alternatif Senaryo
Bu bakış açısı aşağıdaki alternatif senaryoyu önermemize yol açar: Hayvanlar herhangi bir şekilde cinsel davranışa girmeye başladığından beri SSB var mıydı?
Hipotezimizde, hayvan türlerinin ataları cinsiyete göre ayrım gözetmeden eşleşmiştir. Yani, birbirleriyle tam uyumlu bir eşi tanıması gerekmediğinden, boyut, şekil, renk veya koku,cinsel davranışlarla aynı zamanda evrimleşmiştir. Nitekim, aynı cinsiyette çiftleşme masraflı olduğundan, daha faydalı olabilir.
Eş tanıma fizyolojik ve bilişsel olarak yüksek maliyetli olabilir (zaman, enerji kaybı gibi) ve eş seçiminde aşırı ayrımcılık yapmak bireylerin üreme için önemli bir uygunluk maliyeti olan eşleşme fırsatlarını kaçırmasına neden olabilir. Ve böylece, günümüzde hayvanlarda cinsel davranışta çeşitliliğin, tüm cinsiyetlerin bireyleri arasında ayrım gözetmeyen bir çiftleşme geçmişinden kaynaklandığını varsayıyoruz.

Bilim insanları şu anda SSB’nin türler arasında ne kadar yaygın olduğu konusunda kapsamlı bilgi sahibi değil. Çünkü bu davranışlar tarihsel olarak, görünüşte veya önemsiz olarak kabul edildi ve sadece tesadüfen kaydedildi.
SSB’nin hayvan taksonları arasındaki sistematik dokümantasyonunun, hem SSB’nin hem de DSB’nin maliyet ve faydalarının miktarının, şu anda düşünüldüğünden daha yaygın ve daha az maliyetli olduğunu ortaya koyacağını tahmin ediyoruz.
Sonuç Olarak;
Hayvanlarda SSB’nin atalarının kökenleri hakkındaki hipotezimizi sunarken, insan cinsel davranışını kavramsallaştırma hakkında hiçbir öneride bulunmuyoruz. Asla insan hakkında normatif tartışmalar yapmakta bilimin yeri olmamalıdır.
Bunun yerine, hipotezimizin doğal dünyanın çeşitliliği anlayışını genişleteceğini umuyoruz. Bilim insanlarını, tarihsel ve bilimsel olarak yaratıcılığı kısıtlayan kültürel normlardan ve varsayımlardan kurtardığımızda, evrimsel biyolojideki keşiflerin mümkün olduğunu, düşünmeye teşvik ediyoruz.
Bu bağlamda, bilim insanlarının bilim ve teknoloji çalışmaları (STS) gibi bilim dallarına eleştirel mercekler uygulayan diğer disiplinlerden öğrenecekleri çok şey vardır. Bu alanlardaki bilim insanlarıyla disiplinler arası işbirliği, bilim insanlarına toplumun ve kültürün her türlü araştırma biçiminde kaçınılmaz rolünü açıklamayı öğreterek, araştırmaları daha sağlam yapma potansiyeline sahiptir.
İstediğimiz sorular dünyaya dair anlayışımızı şekillendirir. Ancak bu sorular dünyayı anlamamızla da şekillenir. Kim olduğumuz, yaptığımız varsayımları ve yaptığımız hipotezleri etkiler. Bu nedenle, bilim insanları soru sorma, deney tasarlama ve sonuçları yorumlama sürecine getirdiğimiz kritik bakış açıları, önyargılar ve varsayımlar hakkında düşünceli olmalıdırlar.
Akademik bilimde sesi olan perspektiflerin ve kültürlerin çeşitliliğinin genişletilmesi, bilimsel uygulamaların ve bilgi birikiminin geliştirilmesi için kritik öneme sahiptir.
Not: İnsan cinselliği ile hayvan cinsel davranışları arasında herhangi bir uyuşmazlığı önlemek için kasıtlı olarak “heteroseksüel” veya “eşcinsel” gibi terimler kullanmayız. Dahası, aynı cinsiyetten cinsel davranış (SSB) ve farklı cinsiyetten cinsel davranış (DSB) terimleri, aynı kişilerin diğer karşılaşmalarda nasıl davranabileceğine ilişkin varsayımlarda bulunmadan, bireysel cinsel etkileşimlerin gözlemini daha doğru bir şekilde tarif eder.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Bilim İnsanları, Araştırmada ‘Eşcinsel geni’ diye bir şey olmadığını açıkladı
- Farelerin beyninde Cinsiyete Özgü Genler Keşfedildi!
- Japonya’da Maymunlar ve Geyikler Arasında Cinsel Münasebet Olduğu Ortaya Çıkarıldı
Çeviri: Gözde İMDAT