Buraya ait değilsin.Onlar sana ait. Herkes gerçeği ortaya çıkaracak.
Imposter sendromu denilen bu sendromun belirtileri şöyledir: Sıradan insanların-ve hatta zeki olanların- sahte, yetersiz, sahtekar ve haksız gibi hissetmelerine neden olan psikolojik garip bir olaydır.

Imposter sendromlu kişiler artık böyle hissetmek zorunda değil. Yeni araştırmalar gösteriyor ki…
Kendilerini imposterler olarak tanımlayan üniversite öğrencilerinin bu rahatsızlıkla başa çıkma stratejilerini inceleyen bir çalışmada araştırmacılar;
Yetersizlik yansımalarını gören insanlara yardım eden bir strateji buldu.
İmposterizm hislerini hafifletmeye yardımcı olan tekniği sosyal destek araştırıyordu. Fakat bu stratejinin farkında olmakla ilgili bir hayli uyarı var. Araştırmalara göre,yoğun yüksek başarılı bir muhasebe programında kayıtlı öğrencilerden sosyal destek almak için kimi seçeceğiniz konusunda çok dikkatli olmanız gerekir.
Çünkü yanlış bir kişiye yönelmek aslında imposterizmin olumsuz hislerini arttırılabilir, onları azaltmaz. Bulgular, kendinizi bir sahtekar gibi hissettiğiniz akran grubunun bir parçası olmayan insanlara “ulaşmanın” yararlı olduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle; ait olmama duygunuzu tetiklemeyen insanlardır. Brigham Young Üniversitesinden araştırmacı Jeff Bednar’ a göre:
Bu sosyal grup öğrencilerin büyük resmi görmelerine yardımcı olabilen grup olarak görülür ve onların referans gruplarını yeniden ayarlar.
Kendilerini tek bir alanda eksik hissetmeye odaklanmaktansa, öğrenciler kendilerini bölünmez bir bütün olarak görebilir.
Dışarıdaki sosyal gruba destek için ulaştıktan sonra, kendilerini tek bir alanda eksik hissetmeye odaklanmaktansa, öğrenciler kendilerini bölünmez bir bütün olarak görebilir. İki deneyin ilkinde; araştırmacılar hızlandırılmış kursun ilk yılını henüz tamamlamış 20 muhasebe öğrencisiyle görüştü.
Yazarlar yazılarında, görüştükleri çoğu öğrencinin lisenin ve üniversitenin ilk birkaç yılında oldukça başarılı olduklarını ve bu da öğrencinin benliğini oluşturmasına yardımcı olduğunu ve ancak bu öğrenciler muhasebe programına kabul edildikten sonra, gittikçe daha etkileyici bir meslektaş grubuyla rekabet etmeye başladıklarını belirtti.
Çoğu imposterizmin yarattığı duyguları hissetmeye başlar çünkü onlarla aynı seviyede performans gösteren kendilerini sınıfın en iyilerinden biri olarak görmeyi zorlaştıran büyük bir öğrenci grubuyla karşılaşır.
Bu rekabetçi topluluğun arasındaki öğrencilerin çoğu kendilerinden ve kendi yeteneklerinden şüphelenmeye başladıklarını itiraf etti. Sarah adındaki bir katılımcı, etraflarında çok zeki insanlar olduğunu fakat sadece birkaçının doğal olarak anladığını belirtti ve nasıl orada olduğunu ve onların kendisini nasıl kabul ettiğini sorguladı.
Buralara engelleri aşarak geldiğini belirtti. Araştırmacılar yapılan araştırmada, öğrencilerin olumsuz hislerle başa çıkmak için geliştirdikleri birçok başa çıkma stratejisi buldu ve on beş öğrencinin onunda imposterizimin etkilerinin soysal destek ile azaldığını gözlemledi.
Tam tersine, bu rekabetçi akran grubunda sosyal destek alan on dört öğrenciden on ikisinin imposter algılarının yerini koruduğu ve azalmadığını hatta bu hislerin arttığını söyleyen birçok farklı sonuç vardır.
Araştırmacıların önerdiği bulgular, bireysel, eğilimli bir sendrom değil, bireyin içinde bulabileceği bir ortama dayanan psikolojik bir fenomen olduğunu öne sürerek, sahtekarlık sendromu konusundaki önceki araştırmalarla çelişmektedir.
İmposter sendromunun karakteristik bir özellik olarak görülüyor

Yazarlar imposterizmin çoğu çalışmasının imposter sendromunun karakteristik bir özellik olarak görüldüğünü söylüyor.
Aynı programdan farklı öğrenci topluluklarıyla yapılan ikinci çalışmada, araştırmacılar ilk grupta gördükleri şeyi onların aynısını yapıp yapamadıklarını görmek istiyorlar:
Dışarıdan gelen akranlardan oluşan destek grubu imposterizmin etkilerini azaltırken diğer grup imposterizmin etkilerini arttırıyor.
200’den fazla öğrenciden toplanan anket yanıtları, ilk deneydeki bulguları geniş ölçüde destekledi ve sosyal desteğin kaynağının,imposter sendromunun hafifletilmesinde “dikkate alınması gereken bir faktör” olduğunu öne sürerek, sosyal desteğin kendisi, nereden geldiğine bakılmaksızın, “tek boyutlu bir yapı” olmamasını önermektedir.
Ayrıca bulgular –ikinci deneydeki sınav notlarına dayanarak- imposter sendromu olan öğrencilerin akademik performansı ile çok az bir ilişkisi olduğunu öne sürüyor.
Araştırmacılar onların bulgularına göre sosyallikle ilgili faktörler imposterliği, bireyin fiili kabiliyetinden ya da yeterlilik durumundan daha fazla etkilediğini söylediler. Bu önemli bir gözlem ve pek çok tanınmış ve başarılı insanın bireysel başarılarından bağımsız olarak imposter sendromuna maruz kaldığı kesinlikle doğru.
Yazar Neil Gaiman tarafından yazılan büyüleyeci bir anekdot ile aynı noktaya değiniyor:
”Birkaç yıl önce sanatçılar,bilim insanları ve yazarlar gibi harika insanlarla bir araya gelme fırsatım oldu. Ve orada bu insanlar arasında olmayı hak etmediğimi anlayacaklarını hissettim.
Bu toplantıda, Gaiman bir adamla buluştu ve adam şunları söyledi:” Sadece bu insanlara Bakıyorum ve neden burada olduğumu sorguluyorum çünkü onlar muhteşem insanlar.”
Gaiman ‘evet, fakat Ay’a giden ilk insansın ve bunu göz önünde bulundurmalısın.’ Dedi “Çünkü eğer Neil Armstrong imposter gibi hissetseydi, herkes öyle hissedecekti.
Belki de yetişkinler yoktu, sadece çok çalışmış ve şanslı olan insanlar vardı. Ve hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapıyorduk, ki bu gerçekten umut edebileceğimiz şeydi.”
Çeviren: Sena Özcan
Yorumlar 1