Zihninizi psikolojik bir film gibi addederek sakinliğinizi ve bilgeliğinizi arttırın.
Anahtar Kavramlar
- Zihninizle bağ kurmaya zaman ayırmak önemlidir.
- Düzenli olarak zihnimizi dinlendirmek bizi canlı, enerjik ve sağlam tutar.
- Geri çekilip zihnin ne gibi yerlere gittiğini izlerken zihnimizin normal olarak çalışmasına izin vererek zihinsel bir mola yaratırız.

Gündelik işlerimizle meşgulken o an zihnimizin içinde nelerin gerçekleştiğini gözden kaçırmak çok kolaydır. Bunun nedeni ise örneğin işlerimiz, ilişkilerimiz, ebeveynlik, sosyalleşme, hobiler ve ilgi alanlarımız, evi temiz ve düzenli tutmak, hayatımızdaki problemler ile veya aksaklıklarla başa çıkmaya çalışmak gibi birçok şeye yetişmeye çalışmaktandır.
Oysa ki, çoğu zaman farkına varmasak da üstlendiğimiz her bir şey, gitgide zihnimizi yoran zihinsel eforu içerir. Eğer kontrolümüzü kaybedersek, kendimizi bazen sebebini gerçekten bilmeden stresli, yorgun ve aklı karışık hissederken yakalayabiliriz.
Birçok insan, vücudunun en iyi şekilde çalışması için aralıklı dinlenmelere ihtiyacı olduğunu anlıyor. Buna rağmen, insanlar genellikle beynin de etkin bir şekilde çalışması için tamamen istirahat etmesi ve reşarj olması gerektiği düşüncesine daha az aşina. Zihnin dinlenmesini nitelerken de örneğin telefonu elinize almak ve sosyal medyaya girmek, bilgisayar oyunu oynamak veya televizyon izlemek gibi “rahatlamadan” bahsetmiyorum.
Tabi ki bu gibi aktiveteler iş veya ev işinden sonra hoş değişiklikler olabilir, fakat bunlar onarıcı dinlenmeden ziyade zihnimize bir tür kaçış imkanı sunuyor. Başka bir ifadeyle, vardiyalı bir işten sonra eve döndüğümüzde ve anında elimizde telefonla kanepeye yığıldığımızda dinlendiğimizi düşünsek de aslında zihnimizi meşgul ve dikkati dağınık tutuyoruz.
Onarıcı Dinlenme

Onarıcı dinlenme, zihin ile ilgili olduğunda, zihinsel bir eforun bir başkasıyla takas yaşaması anlamına gelmez. Onarıcı dinlenme zihnin konsantre olabilmesi ve kendisini yenileyebilmesi için durup zihnimize sükuti bir istirahat sunarak sürekli bir meşguliyetin ve dağınıklığın içinden çıkabilmektir.
Bazı insanlar sessizlikten veya durağanlıktan rahatsız olduğu için bunu yapmaya isteksizdir veya belki de sadece zihinleriyle vakit geçirseler içinde neler bulacağından korkuyorlar.
Benim görüşüm ise düzenli olarak zihnimizle bağ kurmak ve ona nefes alabileceği bir ortam sunmak yapabileceğimiz en önemli şeylerden biri. Kendimiz için böylesi zihinsel bir alan ve sükunet yaratmazsak hayatta asıl önemli olan şeylerin yolundan sapabilmemiz ve gündelik stres ile kafa karışıklığının kölesi olmamız içten bile olmaz.
Bununla birlikte, zihnimizin yenilenmesine, rahatlamasına ve odaklanmasına izin verdiğimizde bu, hayata olan bakış açımızı da değiştirir. Çevremizdeki karışıklığı, şüpheyi ve gergin enerjiyi görebiliriz ama artık bunun bir parçası olmayız.
Dünyamız olduğundan daha büyük, elverişli ve ilham verici bir hale dönüşür. Çevremizdeki her şeyi daha ayrıntılı ve net bir şekilde görebiliriz ve sakin, kendinden emin ve kararlılıkla hareket ederiz.
Zihnimizi Özgürleştirmek

Zihnimizin düzenli olarak durgun bir hâle bürünmesine izin vermek bizi zinde, enerjik ve sağlam tutar. Yine de durgun bir zihne sahip olma düşüncesi bir parça yanıltıcıdır çünkü zihnimizi yatıştırmak kesinkes mümkün olsa da, zihnimizi komple dinginleştirmek çok zordur. Aslında uyuyorken bile zihnimiz kendisini düşüncelerle, idealarla, anılarla ve diğer zihinsel süreçlerle meşgul tutar.
Tabi ki düşüncelerimiz ve diğer zihinsel süreçler genellikle içe bakışı ve daha odaklanmış halde kalabilmeyi sağlayan sakin bir zihinde daha rahat ve ılıman bir şekilde ortaya çıkar. Bununla birlikte durgun bir zihnin varlığını sürdürmek ise gündelik bağlamda ulaşabilmesi her zaman kolay olmayan sakin bir çevre ve meditasyon için bolca zamana sahip olmak gibi bir takım şartları gerektirir.
Bu yüzden gün içinde zihnimizle sakince vakit geçirebilmek için planladığımız zamana ek olarak beynimizi, onun ne gibi süreçlere girdiğine de dikkat ederek basitçe özgür bırakmayı da savunuyorum. Bir şekilde zihnin normal şekilde çalışmasına izin verip fakat geri çekilip zihnin ne gibi yerlere ilerlediğini gözlemlediğimizde, bu davranışımız düşüncelerimizin, duygularımızın ve zihinsel meşguliyetlerin kontrolünden çıkıp onlarla beraber çalışmamızı sağlayan bir çeşit zihinsel mola yaratır.
Zihnimizle kurduğumuz bu alaka, zihnimiz gereksinimi olan herhangi bir şeyi gerçekleştirirken biz de gündelik işlerimizi sürdürebildiğimiz için bizim de üretken olmamızı sağlar. Aynı zamanda gündelik iş ve uğraşlarımız bir öğretmen ve ders niteliği taşır, bu sayede zihnin içinde oluşan ve ortaya çıkan düşüncelerimiz, dürtülerimiz, duygularımız ve diğer zihinsel faaliyetlerimizin üzerindeki bilincimizi korumaya çalışırız.
Zihnin Filmi

Bu tutumla zihnimizle işbirliğine girmemiz aslında bir nebze bu sinemada bir filmi izlemek gibidir. Eğer film bir aksiyon filmiyse karşımızda bir dolu aksiyon, ses ve heyecan gibi birçok şey gerçekleşir. Buna rağmen filmin herhangi bir anında gerçekleşen olaylardan kayıtsız olarak biz hâlâ koltuğumuzda oturan gözlemciyiz.
Filmi takip edebilir ve içselleştirebiliriz fakat gerçekte biliriz ki film sadece karşımızdaki durağan bir ekranda gerçekleşen ışık huzmelerinin iz düşümüdür.
Aynı şekilde görüntü, ses ve duygulanım; deneyimlediğimiz hislerimiz, düşüncelerimiz, isteklerimiz ve idealarımız olsun zihnimiz içinde birçok şey gerçekleşir. Ancak tüm bu zihinsel oluşumları tıpkı zihnimizin görüntü ekranında ilerleyen psikolojik enerjiler gibi temelde aynı niteliğe sahip olarak ilişkilendirirsek o zaman onların etkisinde olmadan tüm bu oluşumlara kendimizi verebiliriz.
Elbette zihnimizle böyle bir ilişki kurmak ve çalışmak azim, sabır ve pratik ister. Zihin bu yolla kurduğumuz sağlam temelli bir etkileşim olmazsa, bize ruh bilimsel bir film izlediğimizi unutturabilecek psikolojik bir eylemin ve algının içine kapılmanın riskini taşırız.
Bilinci kaybetmek ve bu psikolojik filmin içine çekilmek, tekrardan tükenmiş, stresli ve kafası karışık olma tehlikesini arttırarak berraklığı ve bakış açımızı kaybetmemizle sonuçlanacaktır.
Ne zaman böyle bir kaybın farkına varırsak bilinçli bir şekilde nefes alıp vermeli ve zihnimizi sakinleştirmeliyiz.
Akabinde tekrardan hazır olup odaklanmış hissettiğimizde bilincimizin ritmini değiştirebilir ve günlük işlerimizle meşgulken zihnin gidişgelişlerini gözlemleyebiliriz. Böylelikle bütün yanlarıyla hayatın tadını çıkarırken ve kendimizi yaşamın kollarına bırakırken fakat bir yandan kendi zihnimizin psikolojik filmini de izlerken zihnimiz ile ortaklaşa yaşayabilir ve anlaşabiliriz.
Çeviren: Salih Demir / Psychology Today.