Ketojenik diyet veya keto diyeti, ilk olarak epilepsi hastalığının tedavisi için ortaya çıkmış bir tıbbi beslenme programıdır. Son günlerde ise adını daha çok kilo kaybının sağlanmasına yardımcı olması düşüncesiyle duyurmuştur.
Benzer bir diyet programı olan Dukan Diyeti ‘ni de deneyebilirsiniz.
Ketojenik Diyetin İçeriği Nedir?
Ketojenik diyet; günlük enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmının yağdan gelen enerji ile sağlandığı bir diyet türüdür. Diyette normal miktarda protein, çok düşük oranda karbonhidrat bulunur.

Diğer Diyetlerden Farkı Nedir?
Normal sağlıklı bir diyette, günlük alınan kalorinin %25-30 unun yağdan gelmesi gerekirken ketojenik diyette bu oran %90’ lara kadar çıkabilmektedir. Buna karşılık karbonhidrattan gelen enerji 200 kaloriden azdır. Böylece gerekli enerji ihtiyacı glikoz yerine çoğunlukla ketonlardan sağlanır.
Neden Ortaya Çıkmıştır?
Epilepsi hastalarında beslenme şekilleri değiştirildiğinde nöbet sayısının azaldığı gözlemlenmiş ve bunun üzerine farklı beslenme tedavileri geliştirilmeye başlanmıştır. Eğer kişi diyetinde çok az karbonhidrat alırsa vücutta normalden çok miktarda ketonlar ve asitler oluşur.
Keton cisimlerinin artışıyla beyin keton cisimlerini enerji kaynağı olarak kullanır böylece epileptik nöbetlerde azalma görülür. Günümüzde antiepileptik ilaçlara yanıt vermeyen çocuk ve ergenlerde bu diyet uygulanabilmektedir.
Ketojenik Diyet Nasıl Yapılır?
Birkaç keto türü vardır, ancak esas olarak, bir ketoz durumuna ulaşmak için yediğiniz karbonhidrat miktarını ciddi şekilde azaltmanız gerekir. (Kişiye özel bir yemek planı oluşturmak için ketojenik bir hesap makinesi kullanabilirsiniz.) (Ketoz, enerji gereksinimi duyan vücudun yağı parçalaması ile büyük miktarda keton cisimciklerini ortaya çıkması sonucu hücrelerin karbonhidrat gereksinimlerine verilen isimdir.)
Veriler, 20 yaş ve üzeri ortalama bir erkeğin günlük kalorisinin yüzde 46,4’ünü karbonhidrattan ve 20 yaşından büyük ortalama bir kadının günlük kalorisinin yüzde 48,2’sini tükettiğini gösteriyor.
Ancak başlangıçta nöbet bozukluklarını yönetmek için kullanılan klasik ketojenik diyette, kalorilerin yüzde 80 ila 90’ı yağdan, yüzde 5 ila 15’i proteinden ve yüzde 5 ila 10’u karbonhidratlardan gelir.
Ketojenik diyetin, aynı karbonhidrat kısıtlaması ile daha özgürce protein yemenizi sağlayan değiştirilmiş bir versiyonu (toplam kalorinizin yüzde 20 ila 30’u kadar) bugün diyetin daha yaygın olarak kullanılan versiyonudur. Ketojenik diyetin en son versiyonunun amaçlarından bazıları kilo kaybı, kilo yönetimi ve gelişmiş atletik performanstır.
Ketojenik Diyet Metabolizmayı Nasıl Etkiler?

Normal sağlıklı bir diyetle beslenen ve yeterli karbonhidrat alan kişilerde enerjiye ihtiyaç duyduğunda (örneğin bir yürüyüşe çıktığınızda) ilk önce kaslar ve karaciğerdeki karbonhidratlar yakılmaya başlar.
Böylece enerji ihtiyacı glikozdan karşılanmış olur. Sonrasında egzersizin süresi ve şiddeti arttığında artık ikinci bir enerji kaynağı olan yağların enerji üretimindeki payı artar. Ancak ketojenik diyette düşük karbonhidratlı beslenildiği için üretilen glikoz kısa sürede tüketilir ve gerekli enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için yağ yakımı başlar.
Yağların yakılmaya başlaması ile mitokondride gerçekleşen β-oksidasyon sonucu keton cisimcikleri oluşmaktadır. Bu keton cisimcikleri temel enerji kaynağı olan glikozun yokluğunda alternatif enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Böylece glikozun verimli kullanılamadığı diyabet veya insülin direnci durumlarında tercih edilmektedir.
Ketojenik Diyetin Farklı Tipleri De Var Mıdır?
Temelde 4 Tip ketojenik diyet bulunmaktadır: Uzun zincirli trigliserit diyeti; yağ oranı %90 olan en geleneksel ketojenik diyet türü olmakla birlikte klinikte dirençli epilepsi tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Şiddetli karbonhidrat kısıtlaması nedeniyle hazırlanması ve uygulanması zordur. Bu nedenle orta zincirli trigliserit diyeti, modifiye Atkins diyeti ve düşük glisemik indeks diyeti ortaya çıkmış ve hepsinin de epilepsili çocuklarda nöbet sıklığını azalttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Alternatifi Var Mıdır?
Ketojenik diyetin metabolizmadaki etkisine benzeyen bir diğer durum da açlıktır. Açlık esnasında da vücut tıpkı ketojenik beslenmede olduğu gibi glikozu tüketip yağları yakmaya başlar böylece açlıkta oluşan ürünlerle aynı ürünler üretilir.
Oruç tutmak da açlığın belli bir türü olması nedeniyle, oruç tutmanın epilepsiye karşı etkili bir tedavi olduğu düşüncesi Hipokrat döneminde başlayıp, 1911 yılına kadar da bir tedavi yöntemi olarak uygulanmıştır.
Uzun süreli egzersiz veya kısa süreli şiddetli egzersiz sırasında da vücut yağ yakma aşamasına geçtiği için organizmada ketojenik diyete benzer etki oluşturmaktadır.
Faydaları Nedir?
Ketojenik diyet, glikoz metabolizmasını iyileştirmekte, bu sayede insülin direnci/diyabet durumlarında fayda sağlamaktadır.
Oksidatif stresin azalmasında etkili olması dolayısıyla sistemik inflamatuar durumu azaltmaktadır. İçerdiği sağlıklı yağlar nedeniyle duygu durumunun düzenlenmesinde etkilidir.
Ketojenik Diyet Obezitede Etkili Midir?
Yapılan birçok çalışma, ketojenik diyetin obeziteyi azaltmak için etkili bir diyet olduğunu göstermiştir. 2016 yılında yapılan bir araştırma, kısa süreli ketojenik diyet ile beslenmenin morbit obez hastalarda bel çevresini, kan basıncını ve insülin direncini etkili bir şekilde azalttığını gösterirken; daha uzun süreli başka bir çalışma, ketojenik diyet ile beslenen obez ve yüksek kolesterollü hastalarda hem kan kolesterolü hem de kan glukozunun önemli ölçüde azaldığını ve kilo kaybını arttırdığını vurgulamıştır.
Ancak obezite üzerindeki bu faydalı etkilerin nasıl oluştuğu halen anlaşılamamıştır. Bazı araştırmacılar proteinlerin daha yüksek tokluk etkisine bağlı olarak iştah azalmasını sağladığını düşünürken, bazıları da lipoprotein lipaz gibi lipolitik enzimlerin artan ekspresyonu nedeniyle artan lipolizin faydalı etkiler oluşturduğunu düşünmektedir.
Ketojenik Diyet Mikrobiyotayı Etkiler Mi
Ketojenik diyet mikrobiyotanın bileşimini ve çeşitliliğini değiştirerek de faydalar sağlamaktadır. Akkermansia muciniphila, Parabacteriodes mikroorganizmalarının sayılarını artırarak antiepileptik etki oluştururken; Bifidobacteria, Escherichia, Salmonella ve Vibrio popülasyonlarının azalmasına neden olarak da fayda sağlamaktadır.
Keto Diyetinden Riskler Var mı?
Araştırmalar, keto diyetinin bazı kişilerin kilo vermesine veya sağlık koşullarını yönetmesine yardımcı olduğunu gösterse de, kısıtlayıcı diyet herkes için iyi bir fikir değildir. Diyeti yanlış veya uygun gözetim olmadan uygularsanız zararlı olabilir.
Keto diyeti de her insanı farklı şekilde etkiler. Bazı insanlar diyet değişikliklerine kolayca geçebilirken, diğerleri vücutlarının ani değişikliklere uyum sağlamasının daha uzun sürdüğünü görebilir.
Kolesterolünüzü düzenli olarak kontrol ettirmeniz önemlidir. Keto diyeti bazı insanlar için kolesterolü düşürebilir, ancak diğerleri için kolesterolü artırabilir.
Diyetin düşük karbonhidrat kısmı, bazı insanlar için uzun vadeli sonuçlar doğurabilir. Birçokları için, karbonhidratı bu kadar ani ve şiddetli bir şekilde kesmek, çoğu kişinin “keto gribi” dediği duruma yol açabilir. Vücudunuz enerji için yanan glikozdan yağa geçiş yaparken grip benzeri semptomlar yaşayabilirsiniz.
Keto gribi belirtileri şunları içerir:
- Mide krampları veya ağrıları.
- Mide bulantısı
- Baş dönmesi
- Şeker isteği
- kramp
- Kas ağrısı
- huysuz hissetmek
- İshal veya kabızlık
- Uykuya dalma veya uykuda kalma sorunu
- Zayıf odak ve konsantrasyon
- Sersemlik
Genellikle keto gribinin belirtileri, günlük diyetinizden karbonhidratı kestikten bir veya iki gün sonra ortaya çıkar. Bir hafta veya daha kısa sürebilirler, ancak ciddi vakalarda bir aya kadar sürebilirler. Semptomlar şiddetliyse veya devam ederse, doktorunuza görünün veya diyeti durdurun.
Keto gribine yakalanma olasılığını azaltmak için diyete yavaş başlayın, susuz kalmayın, sadece hafif egzersizler yapın ve vücudunuz yeni yemek planınıza alıştıkça bol bol dinlenin.
Uzmanların uyardığı bir başka konu da, çok fazla keto diyeti türü olduğu ve bunu yanlış yapmanın kolay olduğudur. Sizi yüksek düzeyde kötü kolesterol ve kalp hastalığı riskine sokabilecek sağlıklı yağlar yerine çok fazla doymuş yağ yiyebilirsiniz. Diyeti düzgün bir şekilde takip etmezseniz ketozise de giremeyebilirsiniz.
Ketojenik Diyet Listesi Neleri İçermektedir?

Keto diyet listesi, yüksek yağlı, orta proteinli ve çok düşük karbonhidratlı bir diyet türüdür. Ketojenik diyette ne yenir diye soracak olursak; aşağıdaki şemaya göz atabilirsiniz.
KAHVALTI | ARA ÖĞÜN | ÖĞLE YEMEĞİ | ARA ÖĞÜN | AKŞAM YEMEĞİ | ARA ÖĞÜN |
Zeytinyağında pişirilmiş yumurta veya omlet
Tam yağlı peynirler Yeşil veya siyah zeytin Sınırsız yeşillik Şekersiz ekşi limonlu açık çay
|
Elma, kivi, ananas gibi az karbonhidratlı meyveler | Tüm et grupları, koyun eti, dana eti, hindi eti, tavuk eti, balık eti, kabuklu deniz ürünleri
Yağlı soslar Mayonez Patates, havuç, pırasa ve bezelye hariç tüm sebzeler Tam yağlı yoğurt |
Kuruyemiş Tabağı (badem, fındık, fıstık, kaju, ceviz) | Tüm et grupları, koyun eti, dana eti, hindi eti, tavuk eti, balık eti, kabuklu deniz ürünleri
Yağlı soslar Mayonez Patates, havuç, pırasa ve bezelye hariç tüm sebzeler Tam yağlı yoğurt |
Tam yağlı süt veya ayran |
Hangi Hastalıklarda Faydalı Olmuştur?
COVID 19: Orta zincirli yağ asitlerinden zengin bir ketojenik diyetin veya aralıklı açlıkla elde edilebilen lipid metabolizmasını değiştirmenin, viral replikasyonu ve enfeksiyonu olumsuz etkileyebileceği ve sitokin fırtınasını engelleyebileceği öne sürülmektedir.
Glukoz Transport Bozukluğu Sendromu: Glikoz taşıyıcı sisteminin genetik varyasyonu nedeniyle ortaya çıkan bir sendromdur. Gerekli enerji ihtiyacı ketojenik diyetle sağlanmaktadır.
Polikistik Over Sendromu: PCOS’ta tedavi hedefi, insülin direncini ve kilo kaybını iyileştirmek ve aşırı androjen seviyelerini azaltmaktır. Ketojenik diyet uygulanan hafif şişman kadınlarda yapılan bir araştırma, 6 aylık ketojenik diyet uygulamasının açlık insülin seviyesinde ve testesteron seviyesinde azalma sağladığını göstermiştir.
Karaciğer yağlanması: Günümüz literatürü, karaciğer yağlanmasının azaltılması için kilo kaybının önemini vurgulamaktadır. Ketojenik diyetin uygulanması ile kilo kaybı görülmekle birlikte kan yağları seviyesinde de azalma görülürken, karaciğer yağlanmasında net bir azalma görülmemektedir. Bu nedenle karaciğer yağlanması durumunda kalori kısıtlı diyetlerin daha uygun olduğu düşünülmektedir.
Epilepsi: Özellikle çocukluk çağının ilaca dirençli epilepsilerinin farmakolojik olmayan tedavisinde etkili olması için geliştirilmiş ve günümüzde halen klinikte uygulanmaya devam etmektedir.

Alzheimer: Nörodejeneratif hastalıklarda hayvan çalışmalarında kullanılmış ve bazı çalışmalarda β-amiloid plak miktarını azaltırken bazı çalışmalarda bu etkisi görülmemiştir.
Parkinson: Yapılan hayvan çalışmaları, ketojenik diyetin dopaminerjik nöronları nörotoksisiteye karşı koruduğu, dopaminerjik nörodejenerasyona ve motor eksikliklere karşı kısmi koruma sağladığı gösterilmiştir.
ALS: Yapılan bazı hayvan çalışmaları ketojenik beslenmenin omurilik motor nöron kaybını koruyabileceğini ve mitokondriyal oksijen tüketim oranını yükseltebileceğini göstermiştir. Bu sayede hastaların yaşam kalitesinin artırılabileceği düşünülmektedir.
Kanser: Kanserli hastalarda glikoz metabolizmasının kullanılması durumunda tümör hücreleri de gelişim halinde olmaktadır. Bu hastalarda ketojenik diyet uygulanarak farklı bir metabolizma yolunun izlenmesiyle kanser hücre sayısının azaltılabileceği düşünülmektedir.
Bağırsak Hastalıkları: Deney hayvanları ile yapılan çalışmalar ketojenik diyetle düzenlenmiş bağırsak mikrobiyotasının kolitin hafifletilmesinde önemli bir rolü olduğunu göstermektedir.
Depresyon: Ketojenik diyetin bağırsak mikrobiyotasını iyileştirmesi ve içerdiği omega 3 gibi sağlıklı yağlar nedeniyle depresyona ve duygu durumu düzenlemesine fayda sağlayacağı düşünülmektedir. Yapılan bir hayvan çalışmasında, ketojenik diyetle beslenen gebe farelerin yavrularının yetişkinlikte daha az depresif davranışlara eğilimli olduğu görülmüştür.
Anksiyete Bozukluğu: Nörotransmitterlerin metabolizmasındaki bozuklukların, anksiyete bozukluklarında önemli bir faktör olduğu düşünülmektedir.
Ketojenik diyetin uygulanması sırasında kan şekeri seviyesinin düşmesi nedeniyle beyindeki glikoliz yolu önemli ölçüde inhibe edilmekte ve merkezi sinir sisteminin enerji sağlayıcısı glikozdan keton cisimlerine dönüşmektedir. Steroid yolunun uyarılması, nöronların uyarılabilirliğini azaltırken, azalmış olan GABA’nın sentezi ve iletimi de artmış olur.
“Ketojenik diyetin tüm bu sağlık faydalarının elde edilebilmesi için beslenme uzmanlarından yardım alınmalıdır”
Hazırlayan ve Derleyen: Diyetisyen, Ravza TOSUNBAYRAKTAR
KAYNAK: Zhu, Huiyuan et al. “Ketogenic diet for human diseases: the underlying mechanisms and potential for clinical implementations.” Signal transduction and targeted therapy vol. 7,1 11. 2022. https://www.nature.com/articles/s41392-021-00831-w
Sorumluluk Reddi:
Bu bilgiler size veya başka bir kişiye tıbbi tavsiye, profesyonel teşhis, tedavi veya hizmet sağlamaz. Biz sadece size ve doktorunuza araştırma yapmanız için önerilerde bulunuyoruz ve yalnızca eğitim amaçlı genel bilgiler sunuyoruz. Sağlanan bilgiler tıbbi veya profesyonel bakımın yerini tutmaz ve bilgileri doktorunuzun veya diğer sağlık hizmeti sağlayıcınızın tavsiyesi yerine kullanmamalısınız. Beyinsizler, sitesi aracılığıyla edindiğiniz herhangi bir tavsiye, tedavi süreci, teşhis veya diğer herhangi bir bilgi, hizmet veya üründen yükümlü veya sorumlu değildir.