Kripto para birimlerindeki en sıcak konulardan biri, büyük ekonomilerin devlet destekli dijital para devrini başlatma olasılığıdır. Çin merkez bankası kısa süre önce Dijital Para Birimi Elektronik Ödeme (DCEP) olarak bilinen planları hızlandırdı. Avrupa Merkez Bankası benzer bir şeye bakıyor ve önümüzdeki 18 ay içinde başlatılabilir.
Bu arada, Rusya birkaç yıldır devlet destekli bir kripto para üzerinde çalışıyor ve İsveç’in e-krona projesi var. Gerçekten de, birçok ülke bu noktaya çoktan ulaştı: Senegal ve küçük Marshall Adaları’nda mevcut para birimlerinin yanında oturan dijital paralar var. Venezuela ve Ekvador gibi ülkeler de denedi ancak başarısız oldu.

Şüphesiz ki, bu gelişmeler uluslararası para sistemini tamamen değiştirecek. Bugünün sistemi, istikrarlı bir ticaret ortamı yaratmak için Müttefik ulusların para birimlerini ABD dolarına, ABD’nin de doları altına sabitlemeyi kabul ettiği 1944’teki Bretton Woods konferansına dayanıyor.
Dolar / altın taahhüdü 1970’lerde Amerikalılar tarafından terk edildikten sonra Bretton Woods’un yavaş yavaş serbest döviz kurları almasına rağmen, dolar o zamandan beri para sisteminin kalbinde yer aldı.
Bugün, uluslararası ödemelerin yaklaşık% 40’ı ve dünyanın toplam döviz rezervlerinin % 60’ı ABD doları cinsindendir. Euro daha küçük ama yine de önemli bir paya sahip; uluslararası ödemelerin % 30’undan fazlası ve rezervlerin% 20’sinden fazlası da Euro cinsindendir. Diğer tüm para birimleri karşılaştırma açısından önemsizdir.
ABD Zirvede
Amerikan finansal baskınlığı, Merkez Bankası’nın neredeyse dünyanın merkez bankası olarak hareket ettiği anlamına gelir. Çünkü para politikası komitesi dolar faiz oranlarıyla ne yapmaya karar verirse versin, her yerde büyük sonuçlar doğurur.
Doların SWIFT uluslararası ödeme sistemine egemenliği ile birlikte, işlem maliyetlerini düşürmesive küreselleşmeyi hızlandırması uluslararası parasal düzeni yıllarca sürdürmek açısından çok önemliydi. Ancak son yıllarda resim değişti. Dünyanın büyük güçleri arasındaki yüksek gerilimlerle, birçok yorumcu, Amerikalıları sonuçlara dikkat etmeden sistemi kendi ekonomisinin avantajına oynamakla suçluyor.
ABD’nin SWIFT’e yaslanarak uluslararası ödemeleri siyasi bir araç olarak kullanmasıyla ilgili ciddi endişeler de var. Örneğin; AB’den gelen itirazlara rağmen İran bankalarını uranyum zenginleştirme tartışmasından ötürü dışlaması.
Çin, Kripto Para Birimleri Ve Küresel Bir Devrim
Tartışmalı olarak, dolar hakimiyeti şimdi küreselleşmenin derinleşmesini engelliyor. Ancak birçok ülke bu durumu değiştiren hamleler yapıyor. İngiltere, Fransa ve Almanya, INSTEX’i İran ile alternatif bir ticaret aracı olarak kurdu ve yakın zamanda altı AB ülkesi daha katıldı.
Merkez bankaları arasında iki ülkenin para birimlerini doğrudan değiştirmesine olanak tanıyan ikili anlaşmaların sayısında büyük bir artış oldu. Bu arada, Almanya ve Hollanda da dahil olmak üzere bazı ülkeler ABD’de uzun süredir depolandıkları altın rezervlerini ülkelerine geri çekiyor.
Karşılaştırmalı olarak, blockchain teknolojisine dayanan büyük egemen dijital para birimleri devrimci olacaktır. Blokchainler, herhangi bir ülkenin veya şirketin kontrolü altında olmak yerine merkezi olmayan bilgileri depolamak için şifrelenmiş defterlerdir. Uluslararası ödemelere uygulandığında, bu SWIFT’den çok daha şeffaf ve daha ucuz işlem yapma olasılığı sunuyor.
Ödemeler yapılmasını birkaç günden bir saniyeye indirebilir ve maliyeti neredeyse % 0,01’e veya daha aza çekebilir. Banka hesapları ve hatta internet erişimi gerektirmedikleri için çok daha yüksek miktarlarda ödeme yapma kapasitesine sahip olacak.
Bitcoin ve XRP gibi kripto para birimleri, uluslararası ödemeler için blokchainleri kullanmada iyi bir deney olmuştur. Ancak ülkeler kendi eşdeğerlerini yayınladığında, bunların daha fazla avantajları olacaktır. Devletler tarafından desteklenecekler ve Bitcoin gibi merkezi olmayan kripto para birimleri bunlarla rekabet edemeyecek.
Gelecek Nasıl Görünüyor?

Bilgi çağında teknolojik değişimler inanılmaz derecede hızlı olmakla birlikte, uluslararası ödeme sistemi geride kalmıştır. Ancak egemen dijital para birimleri kalkmaya başladığında, bu aniden değişecektir. Tıpkı akıllı telefonların çoğu eski cep telefonunu hızla ortadan kaldırması gibi, hiçbir ülke uzun vadede blockchain ödemelerini reddedemeyecektir.
Örneğin, ABD Hazine Bakanı Steve Mnuchin geçtiğimiz günlerde ülkesinin önümüzdeki beş yıl içinde dijital bir dolar başlatmadığını söyledi ancak siyasi ağırlık merkezinin değişeceği ve herkesin devrime katılacağı bir an olacak. 5G ağı ve Nesnelerin İnterneti önümüzdeki birkaç yıl içinde gerçekten mantar gibi büyüdüğünde, mevcut sistemi daha hızlı değiştirmek mümkün olacak.
Bu yeni bir uluslararası para döneminin başlangıcı olacak. Uluslararası ticarette ABD dolarını pasif olarak takas para birimi olarak kabul etmek yerine, alıcılar ve satıcılar çeşitli para birimlerinden özgürce seçim yapabilecek.
Ayrıca, yüksek güvenilirliğe ve gelişmiş finans endüstrisine sahip küçük ülkelerin para birimlerinin yanı sıra bir dizi yeni, güçlü, bölgesel para birimleri de görüyoruz. Ülkeler ve merkez bankaları, para birimlerini devalüe eden politikalar uygularlarsa uluslararası tüccarların bunun yerine rakip para birimlerini seçeceğini bilerek bu pazarda birbirleriyle serbestçe rekabet edecekler.
Bunun ötesinde, ülkeler para birimlerini ve platformları düzenlemek, teknolojiyi standartlaştırmak ve sistemin istikrarını korumak için kripto para birlikleri oluşturacaklar. Yeni finansal ürünlerle birlikte yeni takas sistemleri ortaya çıkacaktır. Kısacası, tamamen yeni bir kullanıcı merkezli finansal ekosistem olacak.
Kripto para birimleri ve yeni ekonomik büyüme
Ödeme yöntemlerinde yenilikler olduğunda, talepte daima bir artış olur. Çin’in Alipay ve WeChat Pay’i iyi örneklerdir. Son zamanlarda Apple Pay ve Amazon Go gibi benzer patlayıcı talepler görüyoruz.
Ancak bunlar esas olarak iç hikayelerdir. Egemen dijital para birimleri uluslararası ticarette ve işbirliğinde artış sağlamalıdır. Daha küçük oyuncular küresel pazara katıldıkça ve tüketiciler daha düşük maliyetle daha geniş bir ürün ve hizmet yelpazesine sahip olduklarından yeni ekonomik büyüme olacaktır.
Bu, mevcut sistemden yararlananlar için tehdit edici görünebilir, ancak bundan sonra gelecek olanlardan faydalanmak daha ağır basacaktır.Farklı ülkeler için soru şu; değişimi benimseyecekler mi yoksa statükoyu savunmaya mı çalışacaklar?
Facebook’un kurucularından Mark Zuckerberg, Amerikalı milletvekillerine Çin’in DCEP planına yanıt olarak söylediği gibi,“biz bu konuları tartışırken dünyanın geri kalanı beklemiyor”. Ülkeler ne kadar çabuk uyum sağlarlarsa ileride ne olacağı konusunda daha iyi konumlandırılırlar.
Politikalar Editörü: Laura HOOD
Çeviren: Kübra DELİ