Geçmiş çağlardaki yaşam süresi ile iki iddia var. İlki dine ve mitolojiye dayanıyor. Tevrat ‘a göre Metuşelah 969 yaşına dek yaşadı. Hıristayanlara göre Aziz Servatius öldüğünde 375 yaşındaydı. Diğer iddiaya göre insanlar erişkinliğe bile nadiren erişebiliyordu.
Örneğin İngiliz filozof Thomas Hobbs insan hayatını yalnızlıklarla dolu, hayvani, yoksulca ve kısa olarak tanımlıyordu. Gerçek rakam bu ikisinin arasında bir yerde. Journal of Anthropological Archaeology dergisinde yayınlanan çaışmaya göre 475-625 yılları arasında yaşayan Anglosaksonların ortalama ömrü 75 yıldı ve kadınlar daha uzun yaşıyordu.

Modern tıbbın gelişmesi ve sosyal olanaklarla yaşam süresi uzamış olsa bile insanlar o zamanlarda da 80-90 yaşlarını görebiliyordu, yalnızca bu çok yaygın değildi. Ortalama yaşam süresi belirleme teknikleri genellikle gözleme dayanır.
Bu yöntemle 50 yaşına dek yaşamış insanların ömrü belirlenebiliyor ancak daha ileri yaşlarda diş ve kemik aşınımları fazla değişkenlik gösterebiliyor. Bu tekniklerle 50 yaşının üstündeki bireylerin yaşam süresi kesin olarak belirlenemediği için yeni ve basit bir metodolojiye sahip bir teknik geliştirildi.
Bu teknik basitçe mezarlıktan yaşa dair bilgi verebilecek diş, kemik gibi yapılar toplanıp yaşa göre sıralanarak belirli seri oluşturmaya dayanıyor. Bu işlem tamamlandıktan sonra verilen demografik özellikleri bilinen başka bir toplumla karşılaştırılarak İngiliz toplumunun en az 3 neslinin yaşam süresini belirlenecek.
Yaşam Süresi – Yaşlı Popülasyonu
Mezarlıktaki insanlardan 7 kadının ve 2 erkeğin öldüklerinde 75 yaşının üstünde oldukları, 16 kişinin 65-74 yaş arası hayatlarını kaybettikleri belirlense de büyük çoğunluk 30-44 yaş arasında ölmüştü.
Araştırmacılardan bazıları çocuk ölümleri üzerine odaklanmak istemiş olsa da çocuk cesetlerinin sayısı az olduğu için araştırmalarını farklı bir yöne çevirerek yaşlı popülasyonuna yöneldiler. Yaşlılar yaşarken izole edildikleri gibi mezarlarında da yaşlılara karşı gösterilen negatif tutumun izleri görülüyordu.
Kadınların cenaze törenleri erkeklerinkilere göre daha ihtişamlı oluyor ve mezar taşları mücevherler ve çiçek gravürleriyle süsleniyordu. Güzellik ve gençliği bağlantılı gördükleri için genç kadınların cenaze törenleri daha da önemliydi.
İnsanlar sevdikleri eşyalarıyla gömülebiliyordu, örneğin çocuklar oyuncaklarıyla, kadınlar broşlarıyla ve erkekler bıçaklarıyla gömülüyordu. Statüsü yüksek olan erkekler kalkan ya da kılıçla gömülüyordu. Toplumun normal alışkanlıklarını öğrendikten sonra bunun tersi durumlar araştırılmaya başlanıyor.
Örneğin bıçakla gömülen bir çocuğun olup olmaması. Erkekler kadınlara göre daha erken ölüyordu, 30-40 yaşlarında birçok erkek mezarı bulunmuştu.
Cadı olduğu düşünülen kadınlar
Anormal gömülüş biçimleri kadınlarda daha sık görülüyordu. Chesterford ’ta bulunan bir mezarda 130 yıl yaşamış bir kadının duvar kenarına ve yüz üstü gömüldüğü bulundu. Genellikle cadı olduğu düşünülen kadınlar bu şekilde gömülüyordu. Yüzüstü gömülmüş 2 mezar daha vardı. Bunlardan birisi fazla küçük bir mezara özensizce gömülmüş bir kadın, diğeriyse elleri ve ayakları bağlı gömülmüş bir tecavüz kurbanıydı.
Bu şekilde gömülenlerin cezalandırılmak ya da yeniden canlanmalarını önlemek için bu şekilde gömülmüş olabilecekleri düşünülüyor. Diğer bir ihtimalse bu kişilerin kurban edilmiş olmaları.
Dönemin AngloSaksonları arasında kadınlar erkekler kadar değer görmese de günümüzde olduğu gibi yaşam süreleri erkeklerin yaşam sürelerinden daha uzundu. Bu genetik faktörlerin yaşam süresini etkilediğinin bir kanıtı olsa da alkol ve sigara tüketiminin erkek popülasyonda daha yaygın olması yaşam sürelerinin daha kısa olmasına sebep oluyor olabilir.
Kadınların yaşam süresi daha fazla olsa da hastalıklardan etkilenme oranları erkeklere göre daha fazla, bu da onları bakımı zor bireylere dönüştürüyor. Anormal gömülme paternlerinin kadınlar arasında daha yaygın olmasının sebeplerinden biri de bu olabilir.
Editör / Yazar: Şeyma SÜRÜCÜ
Yorumlar 1