Nörobilimi Anlamak Kişisel Gelişim İçin Önemlidir

İnsan vücudunun nasıl çalıştığını anlamaktan daha büyüleyici ne olabilir ki? Kendimizi anlamak istiyorsak ya da kişisel gelişim alanlarında çalışıyorsak nörobilimin bize anlattıklarını dinlememiz gerekir. Sonuçta bizi biz yapan özel nöronların bir araya gelmesiyle oluşan beynimizdir.

Beyindeki Her Bir Bölge Bizi Etkileyen Bir Amaca Hizmet Eder

Kalbimizin görevi vücudumuza kan pompalamaktır. Böylece hücrelere oksijen girer ve zararlı karbondioksit oradan uzaklaştırılarak akciğerlere gelir. Sonra akciğerlerin kan ile buluştukları yerden ise nefes vererek karbondioksiti vücudumuzdan çıkarırız.

Kalbimizin hayati bir rolü olduğunu bilmek ona özen göstermemizi sağlar. Örneğin düzenli egzersiz veya sağlıklı diyetler yaparak kolesterolümüzü ve diğer tehlike sinyallerini kontrol altında tutarız.

Beynimiz de bundan farklı değildir. İçerisindeki her bir bölge özelleşmiş fonksiyonlar sunarak bizim de bu dünyada bazı işler yapmamızı sağlarlar. İnsan doğasının bütün karmaşıklığı aslında kompleks bir beyne sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Öyle ki beynin doğası halen sorgulanmaktadır. Bu yüzden kalbimiz kadar beynimiz de ilgiyi hak etmektedir.

Beynimiz hakkında çok az şey bilinmesine rağmen bildiklerimiz bize kişisel gelişim yolculuğumuz hakkında çok şey anlatmaktadır. Örneğin bir çift bademe benzeyen amigdalamız korku algısı ve hafızasından sorumluyken, prefrontal korteksimiz ve onun alt birimleri kritik düşünebilme ve mantıklı kararlar alabilme yeteneğimizden sorumludur.

Beynimizin varsayılan mod ağları sayesinde olağanüstü düşünceler üretir ve hayaller kurarız. Duygularımızı işleme ve düzenleme görevinden ise limbik sistemimiz sorumludur. Bu sayılanlar beynimizin sadece birkaç işlevi olmasına rağmen hayatımızda ne kadar çok etkisi olduğu da açıklamaktadır. Beynimizi daha iyi tanımak, bilmediğimiz takdirde kaynağını asla öğrenemeyeceğimiz davranışlara ışık tutmaktadır.

Nörobilim Bize Neyin Yanlış Gittiğini Ve Nasıl Düzeltebileceğimizi De Göstermektedir

Akıl sağlığımızdaki dengesizliklerle mücadele etmekten daha kötü bir şey varsa o da bu dengesizliklerin sebebini bilmemektir. Anksiyete problemlerinin neden kaynaklandığını bilmek kriz esnasında ne yapmak gerektiğini de bilmemizi sağlar. Nörobilim ise bize burada yardımcı oluyor.

DEHB hastalarında varsayılan mod ağlardaki işlev bozukluklarının, düşüncelerin yoğunluğunun ve sıklığının artmasına sebep olduğu ve bundan dolayı hastaların dikkatlerinin dağılmaya eğilimli olduğu görülmektedir. Amigdala boyutu ve aktivitesi artmış kişiler düşük olanlara göre daha fazla kaygı hissetmektedir.

Öte yandan bağımlılıkların ve diğer kompülsif davranışların prefrontal korteksteki bağlantı sorunlarıyla ilişkili olduğu kadar limbik sistemdeki düzensizliklerle de bağlantılı olduğu bilinmektedir. Amigdala prefrontal korteksin işleyişini etkisizleştirebileceğinden kaygı sorunu düşüncelerimizin netliğini etkilemektedir. Bunlar günlük yaşamımızın beynimizle ne kadar etkileşim içerisinde olduğunu gösteren fonksiyonlardan sadece birkaçıdır.

Nörobilim bu sorunlara ışık tutarken onlarla nasıl baş edeceğimizin bir yolunu da gösteriyor. Tabi ki tedavisi olmayan bazı akıl sağlığı sorunları olsa da onları yönetebilmek de bir seçenektir. Sonuçta beynimizin plastisite yeteneği sayesinde sağlıksız yapılara dönüşebildiği gibi sağlıklı bir yapıya dönüşebilir.

Örneğin, günde 10 dk. kadar meditasyon yapmak beyin yapımız üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Amigdala boyutumuzu küçültmekle kalmayıp aynı zamanda kortikal-amigdala bağlantılarımızı da güçlendirerek anksiyete semptomlarını iyileştirmeye ve kriz geldiğinde onu yönetmeye yardımcı olur.

Ayrıca yukarıda belirtilen varsayılan mod ağlarındaki etkinliği azaltır ve şimdiki zamanın farkında olmamızı sağlayarak olumsuz düşüncelerden uzaklaştırır. Bu sayede de depresyon, anksiyete ve DEHB semptomlarını da hafifletmektedir.

Nörobilim Daha İyi Seçimler Yapmamızı Sağlıyor

Kendimize yapabileceğimiz en kötü şeylerden biri bize zarar veren bir zihniyette çakılı kalmaktır. Oysaki bu beynimizin doğasıyla ve değişme yeteneğiyle çelişmektedir. Beynimizi değiştirebileceğimiz ve dolayısıyla zihniyetlerimizi geliştirebileceğimiz gerçeğiyle ne kadar erken yüzleşirsek, kendimizin sonsuz potansiyeline o kadar çabuk ulaşabiliriz.

“Birlikte ateşlenen nöronlar birbirine bağlanır” -Donald Hebb, 1949.

Bu söz, çağrışımsal öğrenme alanında nörofizyoloji üzerinde önemli bir katkısı olan Kanadalı bir nörobilimci olan Donald Hebb’den alıntılanmıştır. Daha basit bir ifadeyle, gerçekleştirdiğimiz her davranış, alışkanlık haline gelene kadar tekrarlama yoluyla zamanla güçlenen bir nöron ağının oluşmasını sağlar.

Bu, nörobilimin günlük hayatımızda bize sağladığı faydalardan sadece bir örneğidir. Yalnızca bir bütün olarak ruh sağlığı için önemli olmakla kalmaz, aynı zamanda günümüzü oluşturan daha küçük davranışları da etkiler. Yani yaptığımız her şey beynimizden geçer. Söylemesi oldukça açık görünüyor, ancak bu yazı yalnızca nörobilimi anlamanın önemini göstermek için yazılmıştır.

Gerçekleştirmeye can atacağınız iyi hedefler oluşturmak için motivasyonun arkasındaki bilimi araştırabilirsiniz. Yoğun bir şekilde bir göreve odaklandığımızda yaratıcılığın neden engellendiğini, stresli olduğunuzda şekerli yiyeceklerin neden daha iştah açıcı olduğunu ve dürtüleri frenlemek için prefrontal korteksinizi nasıl daha iyi çalıştıracağınızı öğrenebilirsiniz.

Ayrıca ertelemenizi neyin tetiklediğini ve üretkenliğinizi nasıl artıracağınızı da öğrenebilirsiniz. İyi ya da kötü, bir ilişkide ya da kendi başınıza yaptığınız her şey için nörolojik bir temel olacak ve beynimizin plastisitesi nedeniyle onu iyileştirmenin bir yolu olacak.

Gün boyunca davranışlarınıza farkındalık getirmenizi ve nerelerde olduklarını merak etmenizi öneririm. Belki de bu yazı sayesinde davranışlarınızın sırrını bulabilirsiniz.

Ve bunu kim bilmek istemez ki?

Çeviren: Reyhan Metin Akkaya

Bir cevap yazın

Avatar photo

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

    Fibromiyalji, Yaklaşık 20 Farklı Bağırsak Bakteri Çeşidine Bağlı

    Okyanusa Kulak Vererek Gizli Dünyasına Şahit Olabilir ve Onu Korumanın Bir Yolunu Bulabiliriz!