Nöroloji genel anlamda beyin, omurilik, beyin sapı, ve çevresel sinir sistemiyle kasların hastalıklarını inceleyen, teşhis ve cerrahi dışındaki tedavi uygulamalarını içeren tıp bilimi dalıdır. İnsan beyni harikadır.
Düzinelerce kartı hatırlayabilir, etrafta dolaşmak için seslerden faydalanabilir ve yalnızca duyarak müzik notalarını anlamayı öğrenebilir. Ancak beynin en iyi şekilde performans gösterdiği her hikâye için, beynin kurallara uymayacak kadar eşit derecede inanılmaz bir hikayesi vardır.

Psikoloji arşivlerinden bulduğumuz, insan beyinlerinin inanılmaz farklı şekillerde davrandığı beş durumu derledik.
HER ŞEYİ HATIRLAYAN ADAM!
Yağmur adam adlı 1988 yılı yapımlı filmde Dustin Hoffman olağan dışı bir hafızası olan otistik bir bilgini canlandırmıştı. Bu karakter Kim Peek isimli gerçek bir adamdan esinlenilmişti. ‘’büyük bilge’’ de denilen Kim Peek’in hayatı boyunca öğrendiği her şeyin %98’ini hatırladığı tahmin ediliyor.
(Hoffman’ın canlandırdığı karakter otistik bir karakterdi fakat Kim Peek otistik değildi.) Mantıklı düşünmesini ve fiziksel koordinasyonunu oldukça zorlaştıran birçok beyin anomalisiyle doğmuş olmasına rağmen bilgileri alma ve aklında tutma konusunda insanüstü bir yeteneği vardı.
Bir kerede bir kitabın iki sayfasını okuyabilir ve okuduğu her şeyi hatırlayabilirdi. Hayatı boyunca 12,000 kadar kitap okudu. 2009 yılında hayatını kaybetti.
Peki, nasıl oluyordu bu?
Uzmanlar, beynin iki hemisferini birbirine bağlayan sinir dokusu olan korpuskallosumunu kaçırdığı için olabileceğine inanıyor. Bu durum Peek’in kendi başına dişlerini fırçalamasını veya kıyafetlerini değiştirmesini zorlaştırmış olmasına rağmen, her yarımkürede, eğer birbirlerine bağlı olsalardı asla yapamayacakları başka fonksiyonlar kazanmalarına yardımcı olan yeni bir yapılanmaya sebep olmuş olabilir.
EJDERHALAR GÖREN KADIN!
Gördüğünüz her yüzün ejderha yüzüne dönüştüğünü hayal edin. Bu kadının hayatı boyunca yaşadığı bir durumdu. 2014 yılında Lancet dergisinde yazılana göre kadın gerçek yüzleri algılıyor ve tanıyabiliyor ancak birkaç dakika sonra yüzler siyahlaşıyor, uzuyor, sivri kulaklar ve çıkıntılı bir burun, sürüngen derisine benzer bir deri ve kocaman parlak sarı, yeşil, mavi veya kırmızı bir hal alıyordu.
Bu duruma “prosopometamorphopsia’’ dendi. Daha kötüsü, kadın benzer suratların duvarlardan, prizlerden ve bilgisayar ekranlarından geldiğini gördüğü halüsinasyonlar yaşıyordu. Genç bir kız olana kadar çoğu insanın suratları bu şekilde görmediğinin farkına varmamıştı bile.
Uzun yıllar depresyonla mücadele ettikten ve bir türlü düzenli bir iş yürütemedikten sonra 52 yaşındayken bir nöroloji uzmanından yardım istedi. Uzman, semptomlarını kontrol altına almak için bir çeşit Alzheimer ilacıyla tedavi uyguladı. Lancet dergisinde yayınlandığında son 3 yıldır iş değiştimeden düzenli bir şekilde çalışıyordu.
EŞİYLE ŞAPKASINI KARIŞTIRAN ADAM!
Durum size bir yerlerden tanıdık geliyorsa, bunun nedeni Nörolog Oliver Sacks’in ünlü klinik vaka çalışmaları derlemesidir. Bu hikaye Sacks’ın Dr. P olarak bahsettiği görsel agnosia (yüz körlüğü) adlı bir duruma sahip olan bir hastayla ilgili.

Bunun anlamı adamın görmesi de diğer duyuları da oldukça iyi durumdalar ancak, gördüğü şeyleri uyumlu bir resmin içine yerleştirme konusunda bir problemi var. Tanımlaması için bir obje verildiğinde, sürekli yüzeyi olan katlanmış bir obje benzeri şeyler söylerdi.
Bir eldiveni tanımlanması istenirse ‘’beş tane dışa doğru çıkıntısı var’’, bir gülü tanımlaması istenirse yeşil bir düzlüğe bağlı kıvrımlı kırmızı bir şey derdi. Ve evet eşiyle şapkasını karıştırdığı da oldu. Sacks’ın anlattığına göre Dr. P çıkmak üzereyken şapkasını almak istedi ve eşinin kafasını omuzlarından yukarıya doğru çekti çünkü onu şapkası sanmıştı.
MAINE ’NIN ZIPLAYAN FRANSIZLARI!
1870’lerde Maine’nin kuzeyinde bir ormanda çalışan oduncular garip davranmaya başladılar. Korktuklarında zıplıyorlar, küfür ediyorlar, bağırıyorlar, saldırganlaşıyorlar ve hatta etraflarındaki insanların konuşmalarını ve hareketlerini taklit ediyorlardı.
Bazen de onlara verilen emirleri düşünmeden yerine getiriyorlardı. Yaptıkları her şey istemsiz gibi görünüyordu ve yalnızca şaşırma ve korkma durumunda oluyordu.
O günden bugüne, hiç kimse bu durumun sinir sistemlerindeki bir problemden veya psikolojik bir bozukluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını bilmiyor ancak bu adamlar irkilme sendromu ’ndan muzdarip olan hastaların yalnızca bir kısmıydı. Louisiana ’daki “Ragin ‘Cajuns” ve Endonezya’nın latatı dahil dünya genelinde izole edilmiş popülasyonlarda benzer semptomlar görülmektedir.
TEK KELİME KONUŞAN ADAM!
Louis Victor Leborgne isimli adam ünlü nörolog Paul Broca’nın hastasıydı. insanlar ona Tan diye hitap ederlerdi. Çünkü konuşmasına engel olan bir durumu vardı ve yalnızca tek bir kelimeyi söyleyebiliyordu ‘Tan’. Bu durum onun iletişim kuramadığı anlamına gelmiyor.
Bu tek hecelik kelimeyi birçok el jestiyle kullanıyordu, sesini alçaltıp yükseltmesinden konuşmaya gerek bile yok. Ona söylenen her şeyi anlıyor gibi görünüyordu ve yapabildiğinin en iyisiyle tepki veriyordu. Nisan 1861’de Broca’ya sevk edildi. Ve birkaç gün sonra yaşamını yitirdi. Ancak beyninin biyopsisi nörobilimi sonsuza dek değiştirecek.
Beyindeki fonksiyonu alanı olan sol frontalcorteksinde bir lezyon vardı. Bu alan günümüzde Broca alanı olarak adlandırılıyor ve Tan’ın durmuna Broca konuşma zorluğu deniyor.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Ameliyat Hakkında Büyüleyici 10 Gerçek
- Kahkaha Beyin Ameliyatı İçin En İyi İlaç Olabilir
- Uzmanlar Uyarıyor: Bir Kapta Canlı Mini-Beyin Yaratmaya ‘Tehlikeli Bir Şekilde Yakınız’
- Bugün Hala Kullandığımız 10 Antik Mısır Tıbbi Uygulaması
Çeviri: Hacer Sezgin
Yorumlar 1