Öğrenmek İçin Hafızamızı Yanlış Kullanıyoruz. İşte Doğru Şekli!

Bazen ezberlediğimizi bile bilmediğimiz şeyleri hatırlıyoruz ve bazen ise tam tersi oluyor.

Bir sınavla karşı karşıya kalan öğrenciler, kendilerine yalnızca bağlamından koparılmış sınav içeriği hakkında sorular sorarlar: bu durumda, bildiklerini düşünseler bile yanıtı hatırlayamayabilirler. Hatta durum, onlara çalıştıkları her şeyi unutmuş gibi görünebilir. Belki her şey değil ama en azından büyük bir kısmı.

Peki, ne oldu?

Bunu gerçekten öğrenmemişler miydi?

Öğrenmek İçin Hafıza Lazım. Ama Şu Anda Kullandığımız Gibi Değil
Öğrenmek için hafızaya ihtiyacımız var ama şu anda kullandığımız şekilde değil

Hafıza Olmadan Öğrenme Olmaz

Hafıza ve öğrenme birlikte gider. Her ne kadar bu gün ve eski çağda kulağa yenilikçi gelmese de ve yeni metodolojiler bu fikri reddetse bile, öğrenmeyi hafızadan ayırmak imkânsızdır.

Bu kategorik ifadeyi savunmak için, belleğin nelerden oluştuğunu, sahip olduğumuz ve aşina olduğumuz farklı bellek türlerini ve bunların öğrenme süreçlerine katılımını anlamamız gerekir. Ayrıca, dilin çoğu zaman bize ihanet ettiği ve “ezbere öğrenmenin” (bazen gerekli olan bir şey) öğrenmeyi gerçekleştirmek için hafızayı kullanmakla aynı şey olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.

Hafıza Tipleri

Birden fazla hafıza vardır. Bellek türlerini duyusal bellek, işleyen bellek ve uzun süreli bellek olarak sınıflandırabiliriz.

Duyusal hafıza bilinçsizdir, duyular tarafından toplanan ve kalıcı olarak beyne gönderilen bilgilerden oluşur. Dikkatimizi bir bilgiye yönlendirdiğimizde, o hafıza bilinçli hale gelir. Bu kısa süreli bir hafızadır (çalışan hafıza).

Her zaman çalışan belleğimizi kullanırız. Bu hafıza tipinin nasıl çalıştığını anlamak için, onu sadece belirli bir miktarda bilgiyi aynı anda depolayabildiğimiz küçük bir alan olarak düşünmekte fayda var – dışarıdan topladığımız bilgiler veya bilincimize getirdiğimiz bilgiler.

Kategoride Çalışan Hafıza

beyin
Beyin, düşünceyi, hafızayı, duyguyu, dokunmayı, motor becerileri, görmeyi, nefes almayı, sıcaklığı, açlığı ve vücudumuzu düzenleyen her işlemi kontrol eden karmaşık bir organdır.

O halde çalışan hafızanın işleyişi, dikkatimizi nereye odakladığımıza ve üzerinde çalıştığımız bilgiyi ne kadar hızlı işlediğimize bağlıdır.

Bu amaçla, işlem hızı (yani bilgiyi çalışan hafızasında saklamak için ihtiyaç duydukları süre) daha yüksek olabilen öğrenciler vardır. Bu, bilgiyle çalışma kapasitelerinin olmadığı anlamına gelmez, daha çok işleyen bellekte aynı anda çok fazla şey biriktiremeyecekleri anlamına gelir. Ve tam tersi: diğer öğrenciler daha fazla bilgiyi daha hızlı işleyebilir.

Çalışma belleği, öğrenmemizi sağlayan şeydir. Beynimizdeki bilgileri neredeyse fiziksel olarak işler – organize eder, önceki bilgilerle karşılaştırır, bağlamları hayal eder. Düşüncelerimizin farkına vardığımızda, işleyen belleğimizi devreye sokmuş oluyoruz. Öyleyse, öğretmenler hafızayı akılda tutarak mı öğretmeli? Çalışan bellek söz konusu olduğunda, cevabın evet olduğuna hiç şüphe yok.

Uzun Süreli Hafıza

Yeni bir çalışma, Dikkat Dağınıklığı Hafızanızı Nasıl Değiştiriyor?

Uzun süreli hafıza, normalde halk arasında “hafıza” derken kastettiğimiz şeydir ve öğrendiğimiz şeyleri, farklı anlamları vs. hatırladığımızda bu hafıza tipini kullanmış oluruz.

Uzun süreli bellek açısından, açık ve örtük bellek dediğimiz şeyi ayırt edebiliriz. Açık uzun süreli bellek, bilinçli öğrenmenin sonucu olan bellek türüdür ve oldukça hızlı gerçekleşebilir. Bu anlamsal ve anlamlı öğrenme veya otobiyografik ve bağlamsal öğrenmedir. Bilgi işleyen bellekte işlendikten sonra uzun süreli belleğe aktarıldığı söylenebilir. Çalışan bellek sınırlıyken, uzun süreli bellek sonsuzdur.

Örtük uzun süreli bellek bilinçsizdir ve tekrarlama ve deneyim yoluyla edinilir. İşlemsel bellek olarak da bilinir ve becerileri öğrenmemize yardımcı olduğu için günlük yaşamda çok önemlidir. Bu, bisiklete binmek veya dikiş dikmek gibi motor becerilerin yanı sıra okumayı öğrenmek gibi (ve eğitim alanıyla yakından ilişkili) bilişsel becerileri de içerir.

Bilişsel bir beceri olarak okuma, problem çözme, plan yapma gibi yetenekler olmadan imkansız olurdu.

Düşünerek Ezberleme

Eleştirel Düşünür Olup, Zihinsel Güçlerinizi Nasıl Geliştirebilirsiniz?

Öyleyse, hafıza öğrenme için bu kadar önemliyse, hafızaya dayalı bir öğrenme sisteminden neden vazgeçmemiz gerektiğini söylüyoruz? Çünkü “ezberleme” ya da “ezbercilik” tabirinden halk arasında anladığımız şekliyle ister istemez bilgilerin unutulmasına neden oluyor. Öğrenmeyi bilinçli hale getirmez, işleyen belleği kullanmaz ve ezberlemenin ardındaki anlamın ne olduğu net bir şekilde anlaşılmadan öğretir.

Düşünerek öğrenmemiz gerekiyor. Öğrencilerden, öğrenmelerini istediğimiz şey hakkında düşünmelerini sağlamadan sadece “bir şeyler yapmalarını” istersek – dikkatlerini odaklayıp bilgiyi işlemelerini sağlamazsak – anlamlı bir öğrenme olmaz.

Öğrencilere hafızalarını kullanmayı ve onunla çalışmayı öğretmek, sorular yoluyla önceki bilgileri harekete geçirmeyi, gerçek veya tanıdık bağlamları ortaya koymayı, geçmiş deneyimleri ve anıları çalışan belleğe geri getirmeyi gerektirir. Ve sadece bu bilgiyi harekete geçirmek değil, aynı zamanda sahip olduklarından gerçekten emin olmak. Bu ön adım olmadan, öğrencinin tepkisi anlamsız bir şekilde ezberlemektir.

Ve bu yüzden unutuyorlar. Ezberlediklerini sandıkları şeyleri başka bağlamlara yerleştirdiklerinde yeniden etkinleştiremezler çünkü bağlamları yoktur ve bilgi, uzun süreli belleğin zaten sahip olduğu bilgiyle bağlantılı değildir.

Bu nedenle, bağlantılar oluşturmak için birden fazla durum ve farklı şemalar sunan farklı konuların derinliklerine inmek ve bu sırada daha fazla ön bilgiyle pekiştirmek gerekir.

İyi Ya Da Kötü Bir Hafızaya Sahip Olmak

eleştirel düşünce

Bir kişinin “iyi” bir hafızası olduğunu söylediğimizde, genellikle onun hatırlama, uzun süreli hafızada tutulanları geri çağırma yeteneğinden bahsediyoruz. Bu nedenle, birçok şeyi hatırlayabilen birinin iyi bir hafızası olduğunu söylüyoruz.

Bilgi zihinde ne kadar yerleşmişse ve onu ne kadar iyi öğrenirsek, onu hatırlamamız o kadar kolay olacaktır. Ancak bu hafızayı eğitsel açıdan kolaylaştırmak, bize tanıdık gelmesi ve bağlamsallaştırma için ipuçları vermesi de gereklidir.

Sınavlarda ölçtüğümüz şey hatırlama yeteneğidir. Öğrencilerden “çalışmalarını” istediğimizde, onlardan “hatırlayıp hatırlamadıklarını görmek için pratik yapmalarını” istememiz gerekir. Tekrarlamak ve “ezberlemeye” çalışmak, “biliyorum” demelerine rağmen bilgiyi daha sonra hatırlayamamalarına neden olur. Bu nedenle ezber yapmaya çalışırken sadece okumak değil, hafıza çalışması yapmak, bilgi ve anlamları üzerinde çalışmak gerekir.

Dolayısıyla ezberlemek öğrenmek değildir. Öğrenmek, hatırlamaktır.

Çeviren: Barış ARICAN

Bir cevap yazın

Avatar photo

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

    Dünyadaki Tüm Buzullar Bir Gecede Eriseydi Ne Olurdu?

    QR Kod Nedir?

    QR Kod Nedir? QR Kod Okuyucu – QR Kod Artı ve Eksi Yönleri