1-)Su altı görüşü: Moken göçebeleri
Gözlerimiz yer yüzeyindeki hayata göre uyarlanmıştır bu sebeple su altında gözlüksüz yüzerken şekilleri bulanık görürüz. Fakat göçebe bir deniz kabilesi olan Moken göçebelerinin yürümeyi öğrenmeden önce yüzmeye başlayan çocuklarının deniz tabanından deniz kabuğu, denizhıyarı ve istiridye toplayabilecek kadar su altında iyi gördükleri biliniyor.
Andaman Denizinin Myanmar ve Tayland sahillerinde 2.000-3.000 civarı Moken yaşamaktadır. İsveç’te bulunan Lund Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, Moken çocuklarının karada ortalama insanlarla aynı görüş netliğine sahip olmalarına rağmen, su altında Avrupalı çocuklara kıyasla 2 kat daha net gördüğünü tahmin ediyor.
Gözbebeklerini daraltarak ve göz merceğinin şeklini değiştirerek su altında odaklanabiliyorlar. Araştırmacılar Avrupalı çocukların da, tıpkı Mokenler gibi, su altında net görmeleri için eğitilebileceklerini tespit ettiler.
Moken çocuklarının bu yeteneği genç yaşlardan itibaren çalışarak öğrendiklerini ya da genlerinin bu gelişim sürecinde rol oynayıp oynamadığını söylemek zor, fakat kafaya koyarsak hepimiz dalgaların altında biraz daha net görebiliriz.
2 – Soğuk Direnci: Himalaya Rahipleri
Himalayaların zirvelerinde nefes egzersizleri ve meditasyon yaparak dondurucu havada vücutlarına sardıkları ıslak çarşafları kurutabilecek kadar vücutlarını ısıtabilen keşişlerin hikayeleri anlatılır.
Amerikalı ve Singapurlu araştırmacılar, keşişlerin merkezi (koltuk altı) ve yüzeysel (parmak) vücut ısısını ölçerek bu iddiaları araştırdılar. Ölçüm sırasında meditasyonun etkisini gözlemlemek için nefes alma tekniklerinin meditasyonla ve meditasyon yapmaksızın uygulanmasını istediler.
Araştırmacılar, nefes alma tekniklerinin vücut ısısını yükseltebildiğini ancak meditasyonun da eklenmesi durumunda vücut ısısının tipik bir ateşte görülen seviyelere kadar yükselebildiğini tespit ettiler.
Iceman (Buz Adam) olarak tanınan Wim Hof’da rahiplerinkine benzer teknikler kullanarak dünyanın en uzun buz banyosu rekorunu (1 saat 52 dakika 42 saniye) kırmayı başarmıştır. Hof sadece kısa bir şortla Kuzey Kutup dairesinde yarı çıplak halde maraton bile koşmuştu.
Peki vücut ısısını artırmanın ne gibi faydaları olabilir? Soğuk iklim koşullarına adaptasyon en belirgin olanı ancak yüksek vücut ısısının daha iyi zihinsel performansla ve daha güçlü bağışıklık sistemiyle bağlantılı olduğu biliniyor.
3 – Ultra koşu: Tarahumara kabilesi
Yalınayak koşmak son zamanlarda moda oldu. Ancak benzer koşular, bu konuda kitaplar yazılmasının bile ilham kaynağı olan, Kuzeybatı Meksika’da yaşayan Tarahumaralar tarafından nesiller boyunca yapılagelmektedir.
Tarahumaralar geleneksek sandaletler giyerek 2 gün içinde 320 KM mesafeleri bulan uzun koşularla dünyayı hayrete düşürmekteler. “Adamlar” demek için kullandıkları “Raramuri” kelimesinin dillerinde “hızlı koşanlar” gibi bir anlamı var.
Kimse Tarahumaraların insanüstü görünen bu atletik yeteneğe neden sahip olduğunu bilmiyor. Bunun sebebi geleneksel olarak birbirlerinden uzakta yaşamaları ve dolayısıyla iletişim kurmaları gerektiğinde yerleşim yerleri arasında koşmak zorunda kalmalarından kaynaklanıyor olabilir.
Ağırlıklı olarak fasulye, mısır ve sebzelerden oluşan diyetlerinin de muhtemelen büyük bir etkisi var. Ev yapımı biranın yanı sıra su, limon, çiya (chia) tohumu ve şeker karışımından yaptıkları içecekleri tüketiyorlar. Tükettikleri bu karışımlar omega3, lif, protein ve antioksidan bakımından zengindir. Kolesterol seviyeleri genellikle düşüktür. Diyabet veya kalp hastalarına az rastlanır.
4 – Serbest dalış: Bajau göçebeleri
Elinde zıpkınla okyanus tabanında avını arayan bir adam. Tek nefeste avlanmak için 20 m derine dalıyor. O, doğu Endonezya, Filipinler ve doğu Malezya kıyılarında yaşayan Bajau deniz göçebelerinden biri. Deniz tabanından yiyecek ve geçim kaynaklarınızı toplarken, her gün dalgaların altında mümkün olduğunca fazla zaman geçirmek istersiniz.
Bajau dalgıçları her dalış arasında sadece 1 dakikalık kısa molalarla ortalama 8 ila 30 metre derinlere dalarak her gün yaklaşık 5 saatlerini su altında geçirirler. Su altında tek nefeste daha uzun süre kalabilmek için “dalış tepkisi” denilen kalbin yavaşlayarak kanı kalbe, beyne ve çalışan kaslara yönlendirdiği, kandaki oksijenin daha idareli kullanıldığı bir dizi fiziksel adaptasyon gerçekleşir.
Bu yeteneği gösterenler sadece Bajalar değil, Japon Amalar gibi farklı diğer gruplar da derinlere dalabilir ve hatta serbest dalış sporu yapanların 100 metre derinlere dalabildikleri bilinmektedir. Belki de hepimizin içinde keşfedilmeyi bekleyen bir dalış yeteneği vardır.
5- Ağrı toleransı : Satere-Mawe kabilesi
İnsanoğlunun bildiği en ağrılı böcek sokmasından daha acı verici olan bir şey var mı? Düzinelerce böcek tarafından aynı anda sokulmak… 10 dakika boyunca. İşte bu Brezilya Amozonlarında yaşayan Satere-Mawe kabilesindeki bir ergen çocuğun yetişkin bir erkek sayılması için ergenlik sürecinde ortalama 20 kez yaptığı bir ayindir.
Bu ritüel, yüzlerce baygın mermi karıncası (Paraponera Clavata) palmiye yapraklarından yapılmış bir çeşit eldivenin içine konularak gerçekleştirilir. Karıncalar ayıldığında ergenlik çağındaki çocuk, ellerini “eldivenin” içine sokar ve yüzlerce mermi karıncasının Poneratoksin diye adlandırılan zehri cildine enjekte ederken karıncaların acı veren sokmalarına dayanmaya çalışır.
Poneratoksin, sinir hücreleri arasındaki iletişimi engelleyerek vücutta 24 saate kadar süren yoğun ağrılı bir çeşit felce neden olur. Bu karıncalara mermi karıncası denilmesinin sebebi bir mermi karıncasının iğnesiyle insana kurşunla vurulmuş gibi acı verdiğindendir.
Fakat felç ve ağrı arasında ince bir çizgi var ve fareler üzerinde yapılan çalışmalar poneratoksinin ağrı kesici olarak da kullanılabileceğine işaret ediyor. Poneratoksinin böcek ilacı olarak kullanımı üzerinde de araştırmalar yapılıyor. Belki de Satere-Mawe kabilesi dünyayı kullanışlı bir kimyasalın varlığından haberdar ediyor.
Faruk Çağsak