Mark Miodownik, Royal Society Ödül Listesindeki “Sıvı” adlı kitabında sıvıların garip ve harika dünyasını araştırıyor. Fıstık ezmesi, bal, pesto sosu, diş macunu ve en acısı da saf bir şişe viskim vardı ve havaalanı güvenliği hepsine el koydu. Bu gibi durumlarda kaçınılmaz olarak olaylar dizisini kaybedebiliyorum. Çalışanlara “senin patronunu görmek istiyorum” ya da öyle olmadığını bilmeme rağmen “Fıstık ezmesi sıvı değildir!” gibi şeyler diyorum. Fıstık ezmesi diğer tüm sıvılarda olduğu gibi akışkandır ve konulduğu kabın şeklini alır ve böylece o da bir sıvı olur. Öyle olsa bile “akıllı” teknolojilerle dolu bir dünyada havaalanı güvenliği hâlâ sıvı yayılması ile sıvı patlayıcı arasındaki farkı anlayamıyor. Her ne kadar güvenlikten 100 ml’den fazla sıvı geçirmek 2006’dan beri yasaklanmış olsa da, tespit etme teknolojimiz o zamanlar pek gelişmiş değildi. X-Ray makineleri nesneleri tespit etmek için valizinizin içini görebilir. Bilhassa şüpheli bir şey tespit ettiklerinde güvenliği uyarırlar ki silahlar saç kurutma makinelerinden, bıçakları da kalemlerden ayırt edebilsinler. Ancak sıvıların belirli bir şekli yoktur. Sadece içinde bulundukları cismin şeklini alırlar.
Havaalanı güvenliği ayrıca yoğunluğu ve bir dizi kimyasal elementleri de tespit edebilir. Lâkin yine sorunlu olarak çalışırlar. Örneğin, bir patlayıcı olan nitrogliserinin moleküler yapısı, fıstık ezmesiyle benzerdir. İkisi de karbon, hidrojen, nitrojen ve oksijende oluşmaktadır ve birisi sıvı patlayıcıyken diğeri de, şey, lezizdir… Muazzam sayılarda tehlikeli toksin, zehir, çamaşır suyu ve hastalık mikropları vardır ve bunları daha masum olan sıvılardan hızlı ve güvenilir bir şekilde ayırt etmek zordur. Ve bu, çoğu güvenlik görevlisinden ve üstlerinden duyduğum, genellikle beni fıstık ezmemin ya da düzenli olarak taşınır valizimden çıkarmayı unutmuş gibi göründüğüm sıvılardan birinin önemli bir risk olduğuna gönülsüzce ikna eden tartışma dizisiydi.
Sıvılar, bağımlı katı maddelerin ikinci şahsiyetidir. Katı maddeler insanlığın güvenilir dostu ve elbiselerin, ayakkabıların, telefonların, arabaların ve de havalimanlarının kalıcı şeklini alabiliyorken, sıvılar akışkandır; şekil alabilirler ancak yalnızca bir kabı doldurduklarında. Sıvılar bir şeyin içinde olmadıklarında her zaman hareket eden, sızan, aşındıran, damlayan ve kontrolümüzden çıkan haldedirler. Eğer katı bir cismi bir yere koyarsanız, oradan bir şekilde gitmeye zorlanmadıkça, bir bina inşa etmek ya da bütün bir topluma elektrik sağlamak gibi çok yararlı işler yapacaktır. Ancak sıvılar ise kural tanımazlar, her şeyi yok etmek gibi bir kabiliyetleri vardır.
Örneğin bir banyoda, suyun çatlaklara sızıp zeminin altında toplanmasını ahşap zemine zarar vereceği için engellemek, devamlı bir mücadeledir; düzgün bir fayans üzerinde su, çok ciddi yaralanmalara sebep olabilen mükemmel bir kayma tehlikesidir ve banyonun köşesinde toplandığında, vücudumuza sızıp bizi hasta etme tehdidi taşıyan siyah sümüksü mantar ve bakterileri barındırabilir. Yine de, bu kadar ihanete rağmen, suda banyo ve duş almayı, bütün vücudumuzu sırılsıklam etmeyi çok seviyoruz. Ve şişe şişe sıvı sabun, şampuan, saç kremi, kavanoz ve tüplerdeki duş kremi ve diş macunu olmadan yüzde yüz bir banyo nedir ki? Bu mucizevi sıvıları acayip seviyor ve onlar hakkında da “acaba bizim için zararlı mı, kansere neden olurlar mı, çevreye zarar verirler mi?” diye endişeleniyoruz. Sıvılarla beraber sevgi ve endişe el ele giderler. Doğaca sıvılar ikiyüzlüdür, ne bir gaz ne de bir katı, bir şeyin içinde veya arasında, gizemli ve esrarengiz.
Çeviri: Buğrahan Duymaz
Kaynak: https://www.sciencefocus.com/science/theres-something-inscrutable-and-mysterious-about-liquids/

TESS'in İlk Büyük Keşfi Gerçekleşti

Bir yorum