Son On Yılda Yapılan Beş İlginç Arkeolojik Keşif !

Arkeolojik keşifler sayesinde tarihin birçok yönü hakkında paha biçilmez bilgiler öğrenebildik. Arkeologlar ve diğer bilim insanlarının gün ışığına çıkardığı kanıtlarla hangi canlıların var olduğu, nasıl yaşadıkları, nasıl ve ne zaman öldükleri ortaya çıktı. Rosetta Taşı, Ölü Deniz Parşömenleri, Kral Tutt’un Mezarı ve Pompeii’nin kalıntıları en bilinenlerinden bazılarıdır. Son on yılda, arkeologlar bazı büyük keşifler yaptılar. Son 10 yılın en ilginç arkeolojik keşiflerinden beşine bakalım.

Kral III. Richard’ın Kalıntıları

Kral III. Richard, 1485’te Bosworth Savaşı’nda öldürüldüğünde, Gri Rahipler kilisesine gömüldü. 2012 yılında, Richard III Derneği, buldukları kiliseyi aramak amacıyla Leicester otoparkının altında kazı yapmak için Leicester Üniversitesi ile iş birliği yaptı. Ancak daha da şaşırtıcı olanı, Kral III. Richard olduğu düşünülen insan kalıntılarını da keşfetmeleriydi. İki yaşayan torunundan alınan DNA ve karbon tarihlemesi, o olduğunu kanıtladı. Kemiklerinde ikisi vücudunda, sekizi kafasında olmak üzere 10 savaş yarası ve ayrıca skolyoz kanıtı görüldü.

Leicester Üniversitesi’nin, bu arkeolojik projeyi birçok açıdan irdeleyen kapsamlı bir web sayfası mevcut. Bu web sayfası kimlik saptama sürecinde kullanılan bilimsel metotları ve Kral III. Richard’a ait ceset kalıntılarının şu anda nerde olduklarına dair ayrıntılar içeriyor.

Avrupa’nın En Eski Haritası

Saint-Bélec Levhası 1900’de bulunduğunda, büyük ölçüde göz ardı edildi. Ancak 2014 yılında bir Fransız şatosunda yeniden keşfedildiğinde, araştırmacılar bu 5 metreye 6,5 metrelik taş parçasını araştırmaya karar verdiler. İngiltere’deki Bournemouth Üniversitesi’nden araştırmacı Clément Nicolas, ekibiyle birlikte 4.000 yıllık levhayı analiz etmek için modern teknikler kullandı.

Taşın bir tarafına oyulmuş çizimlerin ve çizgilerin Odet Nehri vadisini tasvir ettiğini buldular. Araştırmacılar, tekrarlanan sembollerin ve çizgilerin bir haritaya benzediğini düşündüler. Bunu bölgenin modern bir haritasıyla karşılaştırdıklarında, bunun %80 oranında doğru bir eşleşme olduğunu iddia ettiler. Bu da, Saint-Bélec Slab’ın bilinen en eski Avrupa haritası yapar

Kraliçe Nefertari’nin Bacağı

Mısırbilimci Ernesto Schiaparelli, 1904’te Kraliçe Nefertari’nin mezarını keşfettiğinde, mumyalanmış bacakların bir kısmını buldu. Kraliçe Nefertari’ye ait olduklarına inanılıyordu, ancak 2016 yılına kadar kanıtlanamadı. Araştırmacılar bacakları röntgenle çektiklerinde, yaklaşık 5 fit 5 inç boyunda, öldüğünde 40 ila 60 yaşları arasında olan Nefertari ile aynı yaşta olan bir kadına ait oldukları sonucuna vardılar.

Nefertari, Mısır’ı MÖ 1279-1213 yılları arasında yöneten ve Kleopatra ve Hatshepsut ile birlikte en önemli Mısır kraliçelerinden biri olarak kabul edilen II. Ramses’in karısıydı. Mezarı keşfedildiğinde, araştırmacılar yüksek kaliteli sandaletler de buldular. Papirüs ve çimen gibi doğal malzemelerden yapılmıştı, zamanın stilini yansıttığı ve ona ait olduğuna inanılıyor.

Devasa Çocuk Kurban Alanı

Peru’da 2016 yılında sona eren arkeolojik kazılar, dünyanın en büyük çocuk kurban alanı olduğuna inanılan yeri ortaya koydu. Arkeologlar Chimu İmparatorluğu tarafından 550 yıl önce kurban edilen 5 ila 14 yaş arasındaki toplam 137 çocuğun kalıntılarını buldular. Kırık kaburgaları, göğüs bölgesinde kesikleri ve diğer yaralanmaları vardı.

Araştırmacılar çocukların kalplerinin çıkarıldığına inanıyor. Genç lamalar da aynı zamanda sahada kurban edilmişti, kalplerinin de oyulduğu düşünülüyor. Çocuklar denize bakacak şekilde gömülmüşken, lamalar And Dağları’na bakacak şekilde yerleştirilmiş. Bilim insanları, kurbanların El Nino’nun neden olduğu sellere yanıt olarak tanrılara teklif edildiğine inanıyorlar.

Şarap Yapımının En Eski Kanıtı

2017 yılında Gürcistan’ın başkenti Tiflis yakınlarında bulunan seramik kavanozlar, şarap yapımının en eski kanıtı olarak ortaya çıktı. Bu keşiften önce, şarabın en eski kimyasal kanıtı, MÖ 5400-5000’den İran’daydı. Ancak bu daha eski kanıtlar, şarabın MÖ 6.000 kadar uzun bir süre önce var olduğu ve kapların yaklaşık 8.000 yaşında olduğu anlamına gelir.

Araştırmacılar, çanak çömlek parçalarını örneklemek için bilimsel kimyasal testler kullandılar. Testler, şarapta bulunan ana asit olan tartarik asit kalıntısının yanı sıra sitrik, malik ve süksinik ile ilişkili asitleri doğruladı. Çömleklerin yakınında toplanan toprağın test edilmesi, kaplardan çok daha düşük tartarik asit seviyelerini ortaya çıkardı ve bunun doğal olarak oluşmadığını düşündürdü.

Çeviren: Zeynep Ermiş

Bir cevap yazın

Avatar photo

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

    Neden Gözünüzde Çok Fazla Bakteri Yaşıyor?

    Dünyanın En Zor Matematik Sınavı