Yeni bir araştırmaya göre hidrojen sülfit denilen kimyasalın aşırı üretimi şizofreninin birçok özelliğinden sorumlu olabilir. Ayrıca şizofreniyi kodlayan gen tek bir saç telinin incelenmesiyle saptanabilir. Son on yılda yapılmış etkileyici çalışmalara rağmen şizofreni akıl almaz bir şekilde hâlâ gizemini koruyan bir hastalık.
Bu hastalığın teşhisi genellikle davranışsal gözlem yoluyla yapılır. Ayrıca henüz durumu tespit etmek için nesnel bir ortak biyobelirteç olup olmadığı konusunda da ortak bir anlaşmaya da varılmış değil.

Japon araştırmacılardan oluşan kalabalık bir ekibin yaptığı etkileyici ve yeni bir çalışma bu durumun bir alt türünün nedenine ilişkin bir hipotez sunuyor.
Bunun yanında, çalışma gelecekte insan foliküllerindeki bir biyobelirtecin durumu yalnızca bir kıl kullanılarak durumun teşhis edilmesine olanak sağlanacağını öne sürüyor. Şizofreni hastalarını teşhis etmek için kullanılan en tutarlı konuşlandırılmış davranışsal biyobelirteçlerden birine prepulzinhibisyonu (PPI) deniyor.
Davranış testi, küçük bir ön uyarım aldıktan sonra ürkütücü bir dış uyarana verilen refleks yoğunluğunu gözlemleyerek bir kişinin sıçrama veya ürkme tepkilerini ölçer.
Bu Yeni Araştırma Fare Beyinlerinin İncelenmesi ile Başladı
Şizofreni hastalarının büyük çoğunluğunda PPI miktarı normal değerin oldukça altındadır. Ve bu da kişinin duyusal bilgileri filtrelemede yetersiz olduğu anlamına gelir. Bu yeni araştırma aşırı düşük PPI değerleri olan farelerin beyinlerinin incelenmesiyle başladı.
Araştırmacılar, hızlı bir şekilde, düşük PPI değerli farelerin beyinlerinde Mpst adlı belirli bir enzimin daha aktif rol oynadığını farkettiler. Mpst enziminin hidrojen sülfit denilen kimyasalın üretiminde rol oynadığı biliniyor. Ve daha sonra ki yapılan araştımacılar düşük PPI değerli farelerin beyinlerinde hidrojen sülfit seviyelerinin yüksek olduğunu doğruladı.

İlginç bir şekilde, bir hayvanın beynindeki Mpst enziminin çalışmasını engellemenin de düşük PPI değerini normal seviyeye çıkardığı görüldü.
Japonya RIKEN araştırma enstitüsünden araştırma ekibinin lideri TakeoYoshikawa ‘’ hiç kimse hidrojen sülfit ile şizofreni arasında nedensel bir bağlantı olduğunu düşünmezdi. Bu durumu keşfeder keşfetmez, bunun nasıl olduğunu ve farelerdeki bu bulguların şizofreni hastaları için de geçerli olup olmadığını bulmamız gerekti.’’
Insanlar üzerindeki çalışmalara geçildiğinde bilim insanları ilk olarak bir dizi postmortem beyin örneğini inceledi ve şizofreni hastalarında Mpst geninin daha baskın olduğunu keşfetti.
Araştırmacılar 150 şizofreni hastasından saç örneği aldılar
Tezi test etmek için Mpst şizofrenide etkili bir biyobelirteç konumuna geldi ve bu yüzden araştırmacılar 150 şizofreni hastasından saç örneği aldılar.
Mpst seviyesi tüm şizofreni deneklerinde tutarlı bir şekilde artmazken, çoğunluğunda Mpst oranında artış görüldü. Araştırmacılar bu durumun Mpst’yi potansiyel olarak tanı biyobelirteci yaptığını söylüyor.
Araştırmacılar aralarındaki ilişkiyi açıklayacak birtakım mekanizmalar varsayıyor olmasına rağmen hidrojen sülfit seviyesinin şizofreniye nasıl sebep olduğu bu çalışmadan tam olarak anlaşılamıyor. Ancak, bu yeni çalışmanın açıkça gösterdiği şey tüm bu sürecin kişinin erken gelişim evrelerinde ortaya çıktığıdır.
Hidrojen sülfit genelde beyinde yangılı strese karşı korumacı bir birim olarak üretilir. Yeni araştırma, sinirsel gelişimin en erken aşamalarında ortaya çıkan Mpst geninde epigenetik değişiklikler olduğunu keşfetti.
Yoshikawa, beyin gelişimi sırasındaki oksidatif stres ve nöroinflamatasyonun yerini tutan anti oksidativ belirteçlerin (hidrojen sülfit üretimi de dahil olmak üzere) şizofreni hastalarının beyinlerindeki Mpst düzeyiyle ilişkili olduğunu bulduklarını söylüyor.
Hipotezin söylediği şey ya cenin dönemi gelişimde ya da küçük yaşlardaki stresin beyinin aşırı hidrojen sülfit üretmesine neden olabileceği ve bu durumun da Mpst geninde epigenetik bozukluğa sebep olduğudur.
Aşırı hidrojen sülfit üretimi kişi büyüdükçe devam eder, bu durum eninde sonunda araştırmacıların şizofreninin belirli bir alt tipi olarak sınıflandırdıkları ‘’sülfit stresi’’ indüklü şizofreni dedikleri duruma neden olur.
Sonuçlar
Şüphesiz ki bu yeni çalışmadaki bulguların çoğu yalnızca varsayımlar. Ancak araştırmacılar, aşırı hidrojen sülfit üretimini bilişsel bozukluklarla birleştirerek yeni sonucu haklı çıkarmak için yeterli araştırma yapıldığına oldukça eminler.
Bu çalışma tarafından ortaya atılmış varsayımların açığa kavuşturulması için daha çok araştırma yapılması gerektiğini söylemeye gerek yok. Ayrıca Yoshikawa mevcut şizofreni tedavilerinin oldukça istikrarsız olduğunu ve yeni fikirlere ve araştırma yollarına acil bir ihtiyaç olduğunu söylüyor.
‘’Yeni ilaçların geliştirmek için tamamıyla yeni bir yaklaşıma ihtiyaç var. Günümüzde şizofreni hastalarının yaklaşık yüzde 30’u dopamin D2 reseptörü antagonisti tedavisine dirençli.
Elde ettiğimiz sonuçlar ilaç geliştirme konusuna yeni bir yaklaşım getiriyor. Ve şu anda hidrojen sülfit sentezini engellemenin şizofreni fare deneklerinde semptomları azaltıp azaltmayacağı üzerinde çalışıyoruz.’’ Yoshikawa
Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Yaratıcı Olmak Şizofreni Riskinizi Yüzde 90 Arttırıyor
- Şizofreni için ana düzenleyici gen keşfedildi. Şizofreni tarih mi oluyor?
- Zamanı Saklayan Beyin Hücreleri Sonunda Keşfedilmiş Olabilir
Çeviri: Hacer Sezgin