Türlerin nesli görülmemiş bir hızla yok oluyor. World Wildlife Fund’ın yeni bir raporuna göre, yaban hayatı popülasyonları son 50 yılda üçte ikiden fazla azaldı. En keskin düşüşler, tatlı su yaban hayatının 1970’ten bu yana %84 -yılda yaklaşık %4- düştüğü dünyanın nehir ve göllerinde meydana geldi.
Peki neden önemsemeliyiz?
Çünkü doğanın sağlığı, insan sağlığı ile yakından bağlantılıdır. COVID-19 gibi yeni bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkışı, ormanların ve vahşi doğanın yok edilmesiyle ilgili olma eğilimindedir. Sağlıklı ekosistemler, günümüzün küresel ekonomilerinin ve toplumlarının temelidir ve bizim inşa etmeyi arzuladıklarımızdır. Giderek daha fazla tür yok olmaya doğru çekildikçe, uygarlığın bağlı olduğu yaşam destek sistemleri de aşınmaktadır.
Biyoçeşitlilik kaybı Dünya Ekonomik Forumu gibi yalnızca kendi çıkarını düşünen gözlemciler için bile rahatsız edici bir tehdittir. Örgüt tarafından sıralanan dünyanın en büyük dokuz tehdidinden altısı, doğanın devam eden yıkımıyla ilgili.
Dünyanın cömert doğal kaynak stoklarının kıymetini bilmeyen ekonomik sistemler ve yaşam tarzlarının terk edilmesi gerekecek. Ancak, son birkaç on yılda meydana gelen vahşi yaşamın felaket düşüşlerine direnmek umutsuz görünebilir. İlk defa, bu eğilimleri nasıl yavaşlatacağımızı ve hatta tersine çevireceğimizi anlamak için bilime dayalı bir değerlendirmeyi tamamladık.
Nature dergisindeki yayınlanan bir makalede, 60 ortak yazarın çalışmaları yer aldı ve makale Hükümetlerarası Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Paneli’nin yönlendirdiği çabalar üzerine inşa edildi. Küresel biyoçeşitlilik eğilimlerini kurtarmak için iddialı hedefler değerlendirildi ve uluslararası topluluğun bu hedeflere ulaşmayı sağlayabilecek yollar üretildi.
Eğri bükme
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin hedefleri, küresel karasal yaban hayatı eğilimlerinin düşüşü durdurmasını ve 2050 veya daha erken bir tarihte iyileşmeye başlamasını gerektiriyor. El değmemiş ormandan ekili araziye veya meraya kadar arazinin nasıl kullanıldığındaki değişiklikler, dünya çapında karadaki biyolojik çeşitliliğe yönelik en büyük tehditler arasında yer almaktadır.
Öyleyse, 21. yüzyılda büyüyen ve zengin insan toplumlarını desteklerken biyolojik çeşitliliğin toparlanması için gerekli koşullar nelerdir? Bu konuda iki kilit eylem planı ortaya çıkıyor. Birincisi, dünya hükümetlerinden, dünya çapında biyolojik çeşitlilik için en önemli noktalara yerleştirilmiş büyük ölçekli koruma alanları kurma konusunda bir istek olmalıdır.
Bu koruma alanları, özellikle başka hiçbir yerde bulunmayan türlerin bulunduğu küçük adalar olabilir. Vahşi yaşamın özgürce yaşayacağı ve dolaşacağı bu rezervlerin, tüm ekosistemlerin iyileşmeye başlamasına ve eğrinin düşüşe geçmesine yardımcı olmak için dünya kara yüzeyinin en az% 40’ını kaplaması gerekecektir.
Bu alanların konumu ve ne kadar iyi yönetildikleri, genellikle ne kadar büyük olduklarından çok daha önemlidir. Habitat restorasyonu ve koruma çabaları, yok olma eşiğinde olan türler ve habitatlar için en çok ihtiyaç duyulan yerlerde hedeflenmelidir.
İkincisi, gıda sistemlerimizi daha az arazide daha fazla üretecek şekilde dönüştürmeliyiz. Dünyadaki her çiftçi mevcut en iyi tarım uygulamalarını kullanırsa, dünyayı beslemek için toplam ekim arazisinin yalnızca yarısına ihtiyaç duyulur.
Örneğin, nakliye ve gıda işleme sırasında üretilen atık miktarını azaltarak pek çok verimsizlik ortadan kaldırılabilir. Genel olarak toplum, daha sağlıklı ve daha sürdürülebilir diyetlere geçerek ve gıda israfını azaltarak bu çabaya yardımcı olabilir.
Bu, toprak erozyonunun bir sonucu olarak verimsiz hale gelen tarım arazileri ve bozulmuş arazileri eski haline getirme çabalarıyla birlikte gerçekleşmelidir. Bu planlamalar, 2050 yılına kadar dünya arazisinin %8’ini doğaya döndürebilir. Kalan arazinin nasıl kullanılacağını planlamak ise gıda üretimi ve diğer kullanımları vahşi alanların korunmasıyla dengelemek için gereklidir.
Sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda benzer bir istek olmazsa, iklim değişikliği bu yüzyılda dünyadaki vahşi yaşamın kötü bir şekilde geçmesine sebep olacaktır. Yalnızca toprakla ilişkimizi dönüştüren ve kirliliği hızla azaltan kapsamlı bir dizi politika önemi, gerekli ivmeyi oluşturabilir.
Ancak faydalar burada bitmez. Bu önlemler eşzamanlı olarak iklim değişikliğini yavaşlatacak, su üzerindeki baskıyı azaltacak, dünyanın su yollarındaki azot kirliliğini sınırlayacak ve insan sağlığını iyileştirecektir.
Dünya biyoçeşitlilik kaybını durdurmak ve nihayetinde tersine çevirmek için birlikte çalışıldığında, gelişecek ve sağlıklı olacak olan sadece vahşi yaşam değildir.
Gözde ÖZEN