Gelecek 15 yıl içerisinde, insanlar iş yerlerinde ve sınıflarında yaratıcılığı arttırmak için beyinlerini ‘incelemek veya araştırmayı ‘ seçebilirler. Fonksiyonel MRI çalışmalarına dayanan süreç, Georgetown İlişkisel Biliş Laboratuvarı yöneticisi ve Yaratıcılık Sinirbilimi Derneği ‘nin başkanı olan Adam Green tarafından yürütülüyor.
Green’in ekibi, insanlar yaratıcı işler yaparken kan akışına beyin hücre aktivitesinin bir ölçüsü olarak bakıyorlardı. Süreç onları özellikle beynin bir bölgesine (frontopolar korteks) yönlendirdi, bu nedenle bölgeyi teşvik etmenin yaratıcı düşünmeyi kolaylaştırabileceğini test etmeye karar verdiler.

Green, insanların beyinlerini bu fMRI çalışmalarına dayanarak hedeflenen bir şekilde inceliyoruz ”diyor. Araştırmacılar, yaratıcı sinirbilimi, toplumun geneline daha erişilebilir hale getirmeyi umuyor.
Eğer bir beyin stimülasyon aracınız yoksa ve kutunun dışında düşünmek istiyorsanız, hepinize iyi haber: Yaratıcılığınızı laboratuvar dışına çıkarmak için araştırma destekli ipuçlarımız var. Neler olduğunu sizlere anlatalım.
1. Tıpkı kas çalışır gibi yaratıcılığınızı geliştirmek için egzersiz yapın
Yaratıcı düşünmeyi arttırmanın iyi bir yolu: Deneyin. Gerçekten Deneyin.
‘Yaratıcılık beynin büyülü peri gibi bölümünden oluşmaz’ Green ‘Esasen diğer her şeyi yapmaya çalışan herkes aynı araçları kullanıyorlar… Fakat bu araçları yaratıcılığa özgü bir şekilde kullanmak önemlidir.’ Diyor.
Araştırmalar, insanların daha yaratıcı düşünmeye çalıştıklarında, neredeyse her zaman yapabileceklerini ve bu etkilerin hem önemli hem de tekrarlanabilir olduğunu göstermektedir.
Green sinirbilimde ‘birlikte yanan, birbirine bağlayan hücreleri’ belirten ‘asırlık bir atasözüne’ işaret ediyor. Bu fikir, beyninizi bir şey yapmak için ne kadar çok kullanırsanız, ilgili hücreler arasındaki bağlantıların o kadar güçlü olduğunu savunur.
Ancak; bunun anahtarı gününüzde aktif olarak düşünmeye daha fazla zaman ayırmaktır, bu genellikle e-postadan, sosyal medyadan ve diğerlerinden ayrılmak anlamına gelir.
Distracted: Reclaiming Our Focus in a World of Lost Attention yazarı Maggie Jackson 5 Eylül 2018 ‘de The Atlantic’s “Humanity + Tech” konferansında; ‘ Yaratıcılığımızın anahtarı olan ‘kendimize ait sinirli, yavaş ve belirsiz kısımları’ açmanın anahtarı olduğunu söyledi.
Telefonunuzu yatağa veya banyoya sokmaktan kaçınarak bu fikri günlük rutininize uygulamaya çalışın.
Sosyal medya uygulamaları ve e-posta için bildirim ayarlarını kapatmak da iyi bir fikirdir. Gününüzdeki yaratıcı zamanı düşünmek için belirli bir zaman ayırmayı düşünün ve herhangi bir beyin fırtınası seansından önce bunu yapmanız gerektiğini kendinize hatırlatın.
2. En az düzeyde olsa bile çevrenizi değiştirin
Green ‘Bildiği bu numaranın çok seksi olmadığını ’ söylüyor. Veriler; bizlere yaratıcılığın bir fincan kahve veya odadaki farklı renklerin değişikliği kadar küçük ‘dürtmeler’ den geldiğini destekliyor. Masanızdaki eşyalardan bazılarını değiştirmeyi, kendinizi farklı bir şekilde yönlendirmeyi ya da oturduğunuz bülten tahtasında revizyon yapmayı deneyin. Bu “dürtmeler” in yalnızca fiziksel çevrenizle ilgili olmadığını ve aynı zamanda sosyal ortamınıza bağlı olduklarını bilin.
Ofisin farklı alanlarında düzenli olarak çalışmak, yeni meslektaşlarınızla birlikte oturmak veya farklı bölümlerden insanları öğle yemeğine davet etmek için fırsatlardan yararlanın. Çalışma ortamınız üzerinde fazla kontrol sahibi olmamanıza rağmen, olası ayarların yapılması önemli bir yaratıcılık artışına neden olabilir.
Amerikan Davranışsal Araştırma ve Teknoloji Enstitüsü’nün kıdemli araştırma psikoloğu Robert Epstein, ‘ İnsanların fiziksel ve sosyal çevrelerini değişmesini istediklerini’ söylüyor. ‘Duvarlarda ve masanızdaki eski eşyalar ve konuştuğunuz insanlar aynı ise, bu yaratıcılık için kesinlikle iyi değildir. ’
3. Öğrendiklerinle riske gir
En son ne zaman ortaçağ mimarisi hakkında bir şey öğrendiniz? Eski Mısır tarihi?
Ya da vahşi doğada yenilebilir otlar?
Şimdi şahsen bir kursa gitme veya bir internet tavşan deliğine dalma zamanı olabilir. Araştırmalar, bilmediğiniz konularla bilginizi genişletmenin yeni fikirleri ve farklı düşünceleri desteklediğini gösteriyor.
Epstein ‘Yeni fikirler, eski fikirler arasındaki bağlantılardan geldiğini” söylüyor ve bunu göstermek için “uzmanlar oyunu” adlı bir egzersizi kullanıyor. İçinde, belirsiz bir konu hakkında geniş bir bilgiye sahip bir gruptaki birkaç kişiye beş dakikalık dersler veriliyor.
Ardından, ayakkabıların nasıl oluşturulduğu veya Rolex saatlerinin tarihi gibi konular hakkında bilgi edindikten sonra, herkes yeni ürünler veya hizmetler için en az üç fikir üretiyor. Epstein ‘İnsanların neyle karşılaşacakları onları gerçekten hayrete düşürdüğünü ve bu durumun 15 dakikalık eğitimle bu sorunların çözüleceğinden’ bahsediyor.
Farklı endüstrilerdeki arkadaşlarınıza veya meslektaşlarınıza ne yaptıkları hakkında sorular sorarak ya da Khan Academy, Coursera veya Massive Open Online Courses (MOOC) bu siteler gibi tamamen tanıdık olmayan bir şey için bir kursa kaydolarak bu yaklaşımı kendi başınıza yapabilirsiniz.
Gelecekte ne öğrendiğinizin yararlı olabileceği hemen belli olmayacaktır, ancak topladığınız bilgi parçaları daha sonra belli bir zorluk veya beyin fırtınası ile karşı karşıya kaldığınızda doğal olarak bir araya gelmelidir.
Epstein ‘Parçalar ne kadar ilginç ve çeşitli ise, ara bağlantıların da o kadar ilginç olabileceğini’ bizlere söylüyor.
4. Size gelen yeni fikirlere dikkat edin ve kaydedin
İnsanlar yaşlandıkça, onlara gelen yaratıcı fikirlerin sayısı mutlaka yavaşlamaz, ancak daha azını yakalama eğilimindedir. Bir fikir veya bir fikrin küçük bir bileşeni size geldiğinde, onu korumak için bir noktaya değinmeye başlayın.
Bir akıllı telefon notunda not alın, taşıdığınız cep boyutunda bir not defterine yazın ya da peçetenin üzerine çizin. “Şimdi yakala, sonra değerlendir” diyor Epstein, araştırmasının yeni fikirlerinizi yakalamanın yaratıcılığın artırılmasının en değerli yönü olduğunu defalarca gösterdiğini söylüyor.
5. Özellikle sektörünüzdeki sorunları çözme konusunda kendinize yeni yöntemlerle sorunuz
Eğer bir “kaçış odası” deniyorsanız, oyuncuların bulmacaları çözerek hedeflerini tamamladığı fiziksel bir macera oyunu yaratıcılığınızı büyük olasılıkla arttırırdı.
Çünkü zorluklar yaratıcı düşünmemiz ve eşzamanlı fikir ve çözümler üretmemiz için katalizör görevi görüyor. Örneğin, bir topuzu çevirip bir kapının kilitli olduğunu tespit ederseniz, fikir ve çözümleri otomatik olarak beyin fırtınası yapmaya başlarsınız. Topuzu hareket ettirir, kapıyı vurur veya şansınızı bobby piniyle denersiniz.
Epstein, bir iş için bir zaman sınırı belirleyerek ya da endüstrinizde “nihai bir zorluk” üstlenerek kendinizi işte benzer şekilde teşvik edebileceğinizi söylüyor.
Alanınızdaki genel sorunları ve soruları düşünün (Bir hafta içinde dünyadaki açlığı nasıl sonlandırabilirim? Şarj cihazı gerektirmeyen bir telefonu nasıl icat edebilirim?) Ve bunun sonucunda ise açık uçlu çözümler üretme pratiği yapabilirim.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Yaratıcı İnsanlar, Daha Geç ve Daha Sağlıksız Uyuyorlar!
- Neden Bazı İnsanlar Diğerilerine Göre Daha Yaratıcı?
- Yaratıcı Olmak Şizofreni Riskinizi Yüzde 90 Arttırıyor
Çeviren: UĞUR KÖŞE