Bir tuz problemimiz var ve yeme düzenimizle ilgili olandan bahsetmiyoruz. Son zamanlarda açığa çıkan araştırmaya göre, kışın yollardaki buzların çözülmesinde etkili olan tuz, fazla miktarda kullanımında bir o kadar da temiz su ekosistemine zarar veriyor.
Dahası, tuzlu su karışımının ABD, Kanada ve Avrupa otoriteleri tarafından güvenli olarak addedilmesi deniz hayatının korunması için yeterli değildir. Bu ekosistemlerin normal fonksiyonları ve biyoçeşitliliği ciddi bir tehdit altındadır.

Araştırmacılar, yol tuzlarını işaret ediyorlar, özellikle tuzun tarımda ve madencilikte kullanımı, sudaki konsantrasyonların artışına sebebiyet vermektedir. Araştırmacılar, aynı zamanda tuz kullanımı üzerinde daha katı bir yönetim kontrolü olmasını istiyorlar.
San Diego Kaliforniya Üniversitesi’nden ekolojist Jonathan Shurin’e göre, “Yollardaki buzlanmanın çözülmesi uğruna tuz konsantrasyonları Kuzey Amerika ve Avrupa boyunca göllerde ve nehirlerde on yıllarca süregelen bir artışa sebep olmuştur. Araştırma gösteriyor ki, güvenli olarak kabul edilen seviyeler revize edilerek aşağıya çekilmelidir.”
Araştırmacılar, göllerden alınan sudaki sodyum klorür (en yaygın olan tuz tipi) oranının artan seviyesindeki etkileri not etmek adına ABD, Kanada, İsveç ve İspanya’da 16 bölgede deney düzenlemişlerdir.
ABD’de 1 litrede 230 mg klorür, Kanada’da 1 litrede 120 mg olup, güvenli olarak varsayılan eşikte bile önemli ölçüde zooplankton azalışı ve alglerde artış gözlemlenmiştir. Avrupadaki eşik tipik derecede daha yüksektir. (Plankton, suda bulunan ve hareket yeteneği akıntıya bağımlı olan canlılara verilen genel isimdir. Bitkisel planktonlara fitoplankton, hayvansal olanlarına ise zooplankton adı verilir.)
Zooplanktonlar, genç balıklar için anahtar besin kaynağıdır ve bunun eksikliği büyük bir vurgun etkisi oluşturur. Deney yapılan alanların %73’ünde, Kanada ve ABD’de onaylanan tuz konsantrasyon seviyelerinin zooplankton popülasyonunun yarıdan fazlasının ölümüne sebep olduğu anlaşılmıştır.
Zooplanktonlar eksildikçe, algler çoğalmaktadır.

Kanada Queen’s Üniversitesi’nden ekolojist Shelley Arnott’a göre, “Sudaki daha fazla alg, suyun temizliğinin azalmasına sebebiyet verebilir, bu da göllerde suyun altında yaşayan canlıları da etkileyebilir.”
“Zooplanktondaki azalma ve alglerin artışı bazı yollarda göllerin ekosistemlerini değiştirme potansiyelini taşır, bunlar rekreasyon olanakları, içme suyunun kalitesi, ve balıkçılık gibi göllerin bize sağladığı olanaklardaki değişimlerdir.”
Araştırmacılar 16 bölgedeki aynı araştırmayı devam ettirmişlerdir ve bölgelerin jeolojisinde, alan kullanımında ve suyun kimyasındaki farklılıklara rağmen aynı sonuçlara ulaşılmıştır. Temiz su sistemlerindeki tuz on yıllarca kalabilir, bu yüzden de bu durumu en başta, artış olmaktadan durdurmak önemlidir.
Araştırmacıların vurguladığına göre tuzun kullanımında kazaların önlenmesi gibi yararlar, özellikle iklim değişikliğine dönmüş bir halde sonuçlanmadan ekolojik etkileri düşünülerek dikkatli bir şekilde dengelenmelidir.
Shurin’e göre, ”Çalışmanın sonuçları gösteriyor ki zannedildiğinden daha fazla ekosistemleri harap eden tuzluluk seviyesi ile, balıkların, alglerin ve diğer organizmaların belirli seviyelerde muhtemel olarak etkilendiği genel olarak gözlemlenmiştir.”
“Ulaşım şirketleri buzu eritmesi için tuzu ne kadar ve ne zaman uygulayacaklarına karar verirken bu kılavuz bilgileri takip etmelilerdir.”
Eğer gelecek için temiz su ekosistemlerini korumak istiyorsak, tuz kirliliği üzerinde daha katı limitler belirlemeliyiz.
Araştırma PNAS‘ta yayınlandı .
Çeviri: Saadet Sevik