İnsanlar, herhangi bir yapay sistemle kıyaslanamayacak kadar sofistike ve yetenekli bir iç navigasyon ile kuşanmıştır. Peki biz bu yön duygusunu nasıl kullanıyoruz? Psikologlar, insanların bilmedikleri arazilerde yollarını bulmak için iki stratejiden birini izlediklerini keşfettiler:
Ya her şeyi uzayda kendi konumlarıyla ilişkilendirirler. (Benmerkezci yaklaşım) Ya da etraflarındaki şeylerin özelliklerine ve ilişkilerine dayanarak nerede olduklarını bulurlar.(Mekânsal yaklaşım)
Benmerkezci yaklaşım bir dizi talimatı takip etmek gibidir:
- Dönmeden önce kaç caddeden geçeceğim?
- Oraya vardığımda sola mı yoksa sağa mı dönmeliyim?
Mekânsal yaklaşımda ise kuşbakışı bir bakış açısı gerektirir:
- Evim o tepeye göre nerede?
- Güneye mi yoksa batıya mı gitmeliyim?
Benmerkezci yaklaşım burnunuzu takip ederken; mekânsal yaklaşım büyük resmi ele alır.
Daha fazla gri madde

Her iki yöntem de bir noktaya kadar çalışır ve çoğumuz bunları birbirinin yerine kullanırız. Benmerkezci yaklaşım genellikle daha basit ve daha hızlıdır ve aynı rotayı düzenli olarak (örneğin günlük seyahatinizde) kullanmak mantıklıdır.
Ancak her zaman bu yöntemlere güvenmemelisiniz, çünkü ipuçlarınızdan biri düşündüğünüz gibi olmazsa -bir yol kapalıysa veya bir yer işareti kaybolduysa- geri dönecek coğrafi bilginiz olmayacaktır. Sadece mekânsal strateji size çevrenizi ve onlarla ilişkili olduğunuz yeri tam olarak anlayabilmenizi sağlar.
Benmerkezci bir bakış, geleneksel bir fotoğraf gibi tek noktalı bir yorumdur; mekânsal bir bakış, derinlik ve çoklu perspektiflerle dolu bir David Hockney manzarası gibidir.
Tahmin edebileceğiniz gibi, iki yaklaşım beynin farklı bölümlerini kullanır. Benmerkezci yol takibi iki alana bağlıdır. Beynin merkezine yakın, kuyruklu çekirdek adı verilen, hareket kontrolü ve alışılmış davranışların öğrenilmesinde yer alan bir yapı ve beynin arkasında bulunan parietal korteks bulunduğumuz mekanlara yönelik akıl yürütmede büyük rol oynar.
Navigasyon psikolojisi
Mekânsal navigasyon ise beynin harita üreticisi olan hipokampus tarafından yönlendiriliyor.

Sürekli olarak mekânsal bir yaklaşımla hareket eden insanlar, muhtemelen daha fazla egzersiz yaptıkları için hipokampüslerinde daha fazla gri bir maddeye sahiptirler. Benmerkezci yaklaşımcılar için ise aynı şey kuyruklu çekirdek için geçerlidir.
Navigasyon psikolojisi üzerine yapılan çalışmalar genel bir popülasyonda, benmerkezci yaklaşımın mekânsal yaklaşıma oranının yaklaşık 50-50 olduğunu bulmuştur. Bunun içinde yaşa, cinsiyete, kültüre, bir kimsenin kentsel veya kırsal bir yetişime sahip olup olmadığına, sağlık durumlarına ve hatta sol veya sağ elini kullanmasına bağlı olarak büyük farklılıklar vardır.

Eğer yön duygunuzun kuvvetli olduğunu düşünüyorsanız o zaman varsayılan stratejiniz muhtemelen mekânsal yaklaşım olacaktır. Bunun nedeni kuvvetli yön duygusunun bilişsel bir harita gerektirmesidir. Ancak benmerkezci yaklaşımda bunun oluşması çok zordur.
Yetenekli gezginler, mekânsal bir yaklaşım kullandıklarından daha ‘kaslı’ bir hipokampusa sahip gibi görünüyorlar. En azından lisans öğrencileriyle yapılan çalışmalar bize bunu söyledi.
Henüz hiç kimse Inuit halkarının, Polinezya denizcilerin, Aborijin Avustralyalıların, Alaska kürk tuzakçılarının, ABD Ordusu Rangers’ın, Ordnance Survey haritacılarının, oryantiring şampiyonlarının veya diğer ünlü ‘doğal seyrüsefercilerin’ beyinlerini analiz etmedi. Ancak hepsinin hipokampal bölgelerinin iyi donatılmış olması muhtemeldir. Öyle olsa bile, bu insanların bunu pratik yaparak mı geliştirdikleri yoksa doğuştan gelen bir yetenek sayesinde mi böyle olduğu hakkında kesin bir kanıya varamayız.
(İnuit halkları; Arktik bölgede, Alaska, Kanada ve Grönland’da yaşayan Eskimoların ayrıldığı iki ana koldan biri.)
İlginizi çekebilir: Inuit Yaşlıları NASA’yı ve Dünya’yı Uyaran Bir Bildiri Yayınladı
Muhammed Ragıb ÇALIK