Zihin Okuma ve Zihin Kontrol Teknolojileri. Hâlihazırda kafaya yerleştirilen bir takım cihazlar ve kablolarla beyindeki elektriksel dalgalar tespit ve kontrol edilebiliyor. Fakat çok yakında bu cihaz ve kabloların yerini onlardan çok daha pratik olan ilaçlar alacak. Bu durum toplumu derinden etkileyebilir.
Bir insanın beyin dalgaları o kişinin normal ya da anormal bir bilince mi sahip olduğunu bize söyleyebilir. Beynin belirli kısımlarını uyaran yeni yöntemler, zihinsel ve nörolojik hastalıkları iyileştirebilir hatta davranışları bile kontrol edebilir. Zihin okuma ve zihin kontrol teknolojileri ilerlerken bu konudaki etiksel sorularda kafar karıştırıyor.
Zihin Okuma

Beyindeki elektriksel dalgaları ölçmek ve manipüle etmek, nörolojik ve zihinsel birçok hastalığın teşhis edilmesinde kullanılıyor. Fakat bu işlemin hastalıkları teşhis etmenin ötesinde kullanılması da olasıdır.
Örneğin; IQ ölçmede, belirli bilgi türlerini öğrenme eğilimini belirlemede veya bilişsel güçlü ve zayıf yönlerin belirlenmesinde kullanılabilir. Bir çocuğun bu özelliklerine bakarak okulda ne kadar başarılı olabileceği daha okula başlamadan tahmin edilebilir.
Bir insanın ne düşündüğünü bilme yeteneği ile donanmış bilim insanları daha fazlasını da yapabilir. Bir kişinin davranış eğilimlerini tahmin edebilirler. Bireyin “ölüm” veya “mutluluk” gibi kelimeleri duyduğunda beyninin nasıl tepki verdiğini izleyerek kişinin intiharı düşünüp düşünmediğini söyleyebilirler.
İntiharı düşünen insanlar bu düşüncelerini sevdiklerinden ve terapistlerinden gizleme eğilimindedir. Birinin intiharı düşündüğünü ortaya çıkarmak hayat kurtarıcı olabilir. Ancak bireyin intihar düşüncesine ilişkin bu içgörü, bireyin beynindeki beyin aktivitesinin ‘anormal’ olarak saptanması ile oluşur. Fakat normal ve anormal kavramlarını nasıl belirlememiz gerekir?
Zihin Kontrolü

Davranışı değiştirmek ve akıl hastalığını tedavi etmek için beyni uyarmak kötü bir geçmişe sahiptir. 1970 ‘lerde Tulane Üniversitesi’nden nöropsikolog Robert Heath, beyninin zevk merkezini uyararak eşcinsel bir bireyi tedavi etmek için adamın beynine elektrotlar yerleştirmişti.
İspanyol sinirbilimci José Delgado, maymunlarda, insanlarda ve hatta bir boğada davranışların nasıl gerçekleştiğini anlamak ve onları kontrol etmek amacıyla elektrotlu radyo kontrollü bir cihaz kullandı. Delgado’nun amacı beyin uyarımı yoluyla sapkın davranış dünyasını kurtarmak ve “psiko uygar” bir toplum üretmekti.
Bir kişinin beynini elektriksel uyarım ile kontrol etme olasılığı birçok kişi için rahatsız edicidir. Ancak zihinsel ve nörolojik bozuklukları tedavi etmek için kullanılan mevcut yöntemler ne yazık ki yetersiz ve çok sığdır. Nörolojik ve psikoaktif ilaçlar, hedeflenene ek olarak birçok farklı sinir devresini etkiler ve geniş kapsamlı yan etkilere neden olur.
Zihin Okuma ve Zihin Kontrol Teknolojileri Geliyor!Deneme yanılma yoluyla reçete edilen ilaçlar da mevcuttur. Dahası herhangi bir beyin ameliyatı çok büyük riskler taşır. Beyin dokusunun cerrahi olarak çıkarılması, sağlıklı dokuya zarar vererek veya tüm işlevsiz dokuları çıkaramayarak fiziksel, bilişsel, kişilik veya psikolojik işlev bozuklukları olan hastalıklara yol açabilir.
Elektrokonvülsif stimülasyon (ECT), beynin tamamına elektrik göndererek beynin bir şekilde kendini resetlemesini sağlar. Bu tamamına olmasa da Parkinson ve kronik depresyon gibi birçok hastalığa iyi gelebilir. Tüm beyne elektrik göndermek veya ilaçlarla doyurmak yerine arızalı olan kısmı uyarmak çok daha mantıklıdır.
Tarihteki kötü uygulamaları bir kenara bırakarak düşündüğümüzde bu teknolojilerin gelişiminin hayatımıza çok şey katacağını göz ardı edemeyiz. Beynin elektriksel aktivitesini doğrudan izleyebilme ve manipüle edebilmenin yeni yöntemleri, daha önce var olmayan göz korkutucu etik soruları gündeme getirecektir. Bu konuda dönüşü olmayan bir süreçteyiz. Bu süreci yakından takip etmemiz gerekiyor.