Ölümcül bakteriler modern antibiyotiklere karşı daha dirençli hale geldikçe, bazı araştırmacılar ipuçları için eski tıbbi el yazmalarına yöneldiler. Görünüşe göre 1000 yıl öncesine dayanan bir ortaçağ merhemi, günümüzdeki birçok antibiyotiğin başaramadığını başarabiliyor.
Araştırmacıların “antikbiyotik” şeklinde adlandırdığı bu tarif, ortaçağ İngiltere’sindeki en eski tıbbi ders kitaplarından birinde; Bald’ın Reçete Kitabı‘nda bulunmuş.
Bu kalın kitapta yer alan reçetelerin pek çoğu günümüzde çok geçerli olmasa da (bunların arasında, gece ziyarete gelen cinleri durdurma merhemi de var), ‘Bald’ın göz ilacı’ gibi diğer reçeteler, modern tatkiklere daha iyi dayanıyor.

Önceki araştırmaların üzerine ekleme yapan bilim insanları, doğal malzemelerden meydana gelen bu karışımın (sarımsak, soğan veya pırasa, inek safrası ve şarap) pekala antiseptik nitelikte olabileceğini göstermiş. Aslında, günümüzde kullanılan birden fazla ilaca dirençli hale gelen bir grup tehlikeli bakteriye karşı işe yaradığı görülüyor.
15 tanesi soğanla ve (eski İngilizce çevirisinden tam emin olmak amacıyla) 15 tanesi pırasayla olmak üzere Bald’ın göz ilacından 75 tane hazırlayan araştırmacılar, bu antik tarifi teste tabi tutmuş.
Geçmişte, bu tarifin Staphylococcus aureus bakterisini öldürdüğü gösterilmiş. Şimdiyse Warwick Üniversitesi’nde çalışan Jessica Furner-Pardoe’nun önderliğinde yürütülen ve iki gün önce yayımlanan yeni bir çalışma, bu sonuçları destekliyor: Bakteriler, biyofilm olarak bilinen ve özellikle güçlü olan yapılar oluşturduğunda bile merhemin etkili olduğu görülmüş. (Biyofilm, hücrelerin birbirine ve/ya da bulundukları yüzeye yapıştıkları bir mikroorganizma kümesidir. )
Bu mikroorganizma kümeleri bir kez kurduktan sonra, orada bir antimikrobiyal madde almak inanılmaz derecede zordur. Biyofilmin parçalanması, serbest yüzen formlarda gerekenden yüz ila bin kat daha fazla antibiyotik konsantrasyonu gerektirir. Sonraki durumlarda, kan zehirlenmesini önlemek için amputasyon gerekebilir.
Bald’ın göz kapağı
Araştırmacılar, “Bald’ın göz kapağı” ismiyle bilinen ilacın, biyofilm enfeksiyonlarının üstesinden gelme potansiyeli taşıdığını ifade etti. Söz konusu enfeksiyonlara tedavi edilmesi zorlaşan, antibiyotiklere dirençli bir grup bakteri neden oluyor.
Warwick Üniversitesi Yaşam Bilimleri Okulu’nda mikrobiyolog ve çalışmanın yazarı Freya Harrison, “Bu enfeksiyonlar büyük bir sağlık sorunu ve ekonomik yük teşkil ediyor. Gerçekten de tedavi edilemez hale gelebilirler” dedi. Ancak, merhemin bileşenleri en iyi şekilde sadece ilacın nihai formunda bir antimikrobiyal ajan olarak çalışır. Araştırmacılar her bir elementi ayırdıklarında veya saflaştırdıklarında, bakteri suşlarını öldürmede neredeyse etkili değildi.

Ancak, merhemin bileşenleri en iyi şekilde sadece ilacın nihai formunda bir antimikrobiyal ajan olarak çalışır. Araştırmacılar her bir elementi ayırdıklarında veya saflaştırdıklarında, bakteri suşlarını öldürmede neredeyse etkili değildi.
Yazarlar, “Bu nedenle, doğal ürünleri potansiyel bir anti-biyofilm ajanları kaynağı olarak değerlendirirken, sahip olabilecekleri herhangi bir etkinliğin farklı ürünlerin kokteylini oluşturmaya dayanabileceğini düşünmeliyiz.” Şeklinde açıklıyorlar.
Buna ek olarak, “Doğal ürünlerin kombinasyonları ile antimikrobiyal aktivite arasındaki ilişkiyi anlamak, botaniklerden yeni antibiyotikler oluşturmak için yeni bir yol oluşturabilir.” Diye yazıyorlar.
Bu çalışmada, örneğin, şarap, serbest yüzen bakteriler veya biyofilmler için kendi başına çok az antimikrobiyal aktivite gösterdi.
Ancak bu tamamen değersiz olduğu anlamına gelmez. Yazarlar şarabın tarifinden çıkarıldıklarında, S. aureus biyofilmlerine karşı aktivitede büyük bir düşüş vardı, bu da bazı önemli antimikrobiyal özelliklere sahip olduğunu düşündürmektedir.
Benzer şekilde, soğan ve safra tek başına test edildiğinde çok az antibakteriyel aktivite gösterdi, ancak tüm ilaçtan çıkarıldığında gerçekten gösterdi.
Bald’ın göz merhemi karışımı laboratuardaki insan hücrelerine veya farelere zarar vermedi ve bu da daha fazla çalışmaya devam etmenin güvenli olabileceğini gösterdi.
Harrison, “Bugün kullandığımız çoğu antibiyotik doğal bileşiklerden elde ediliyor. Ancak çalışmalarımız sadece tek bileşikleri değil, biyofilm enfeksiyonlarını tedavi etmek için doğal ürünlerin karışımlarını keşfetme ihtiyacını da vurgulamaktadır.”
Diyerek şöyle devam etti: “Gelecekte doğal ürünlerden antibiyotik keşfinin, tek bitki veya bileşiklerden ziyade bileşen kombinasyonları incelenerek arttırılabileceğini düşünüyoruz.”
Beyda GÜLAL