Yeni sualtı araştırmasına göre, İsveç kıyılarında duran 15. yüzyıldan kalma bir kraliyet savaş gemisi cesur bir krala “yüzen bir kale” olarak hizmet etmiş. Keşfedilen bu gemi tabancalar, toplar, yaylı tüfeklerle donatılmış.
“Daha önce böyle bir şeye hiç rastlanmadı.”
1495’te batana kadar Danimarka kralı Kral Hans’ın ( ya da John) amiral gemisi olan Gribshunden’in enkazına ait yeni buluntular geminin denizleri, düzinelerce silah ve asker ile donatılmış korkulan bir savaş gemisi olarak kat ettiğini gösteriyor.

Gribshunden’in, 16. yüzyılın sonlarındaki gemi parçalayan toplardan çok daha küçük olmalarına rağmen 90 kadar top ile silahlandırıldığı ve geminin her iki ucunda bulunan üst güvertelerinden ve baş kasaradan tabanca ve tüfeklerle ateş edebilecek zırhlı askerlerle donatıldığı düşünülüyor. (Kasara: geminin baş ve kıç yanında olmak üzere iki tane, asıl güverteden yüksek olan kısa güverte.)
35 metre uzunluğundaki ahşap gemi, ağır silahlar taşımak için tasarlanmış ilk gemilerden biri. Ayrıca, Akdeniz’den Baltık’a ithal edilen yeni “carvel” gemi inşa tekniği kullanılmış, yani gövde plakaları üst üste yerine ahşap bir çerçeve üzerinde uçtan uca birleştirilmiş.
Bu da, Gribshunden’in bindirme kaplamalı gemilerden daha büyük ve daha güçlü inşa edildiği ve böylece daha ağır denizlerde daha fazlasını taşıyabileceği anlamına geliyor.
İsveç’teki Lund Üniversitesi’nde en son kazılara öncülük eden bir deniz arkeoloğu olan Brendan Foley verdiği demeçte “Bu yeni bir teknoloji. Gemi ağır silahlar taşımak için tasarlanmış ve Kral Hans onu başka hiçbir kralın kullanmadığı bir şekilde kullanmış.” diyor.
Kraliyet Amiral Gemisi
Foley, 1480’lerin ortalarından itibaren Hans’ın sık sık Gribshunden ile krallığını baştan başa seyahat ettiğini ve genellikle büyük bir kraliyet donanması ile olduğunu söylüyor ve geminin kralın rakiplerini korkutmak için tasarlandığını da sözlerine ekliyor.
Bir önceki Danimarka kralının oğlu olan Hans, 1481’den itibaren Danimarka’yı yönetti ve 1483’te Norveç tacını kazandı; ancak İsveç 1497’ye kadar yönetimine boyun eğmedi.
Foley “Onun krallığı Danimarka ve Norveç’ti ve o İskandinav Birliğini tekrar birleştirmek için İsveç’i de sınırlarına katmaya çalışıyordu. Bu nedenle sürekli bu gemiyle dolaşıyordu.” diyor. (Danimarka, Norveç ve İsveç’in İskandinav Birliği, 1397’de kararlaştırılan İsveç’teki kasabadan sonra Kalmar Birliği olarak da adlandırıldı.)
Hans, aslında “Griffon” olarak adlandırıldığı görünmesine rağmen “Griffin köpeği” anlamana gelen Gribshunden’a binerek Kalmar ile müzakereler için yola çıkmıştı. İddialara göre 1495’te yangın çıktıktan sonra gemi gizemli bir şekilde battığında, gemi Ronneby kasabasının yakınlarındaki açık denizde demirlenmişti.
Kral ve beraberindekiler o sırada karadaymış; fakat felakete şahit olan bir tanık, gemideki yaklaşık 150 adamın çoğunun öldürüldüğünü söylemiş.
Foley, battıktan kısa bir süre sonra gemideki silahların çoğunun muhtemelen kurtarıldığını ve en son yapılan kazılarda geminin arka kısmında sadece 14 top arabası bulunduğunu fakat daha bir çoğunun muhtemelen geminin baş kısmına yerleştirildiğini söylüyor.

Gemi kurtlarının enkazı istila etmesi için çok soğuk olduğundan bu güne kadar iyi korunmuş durumda. Foley, demir silahların paslanıp çürümesine rağmen tahta top arabalarının sağlam olmasının sebebinin bu olduğunu söylüyor.
Ancak yangına dair herhangi bir ize rastlanmadı, bu yüzden muhtemelen geminin barut depoları patladığı için gemi flotanın aşağısından delindikten sonra hızla battı. Foley “Barut taşıyan ilk gemilerden biri, bu yüzden muhtemelen güvenlik için standart işletim prosedürlerini tasarlamamışlardır.” diyor.
Yüzen Kale
Yerel dalgıçlar Gribshunden enkazını 1970’lerde Ronneby yakınlarında, suyun yaklaşık 10 metre altında yeniden keşfettiler. 2013 yılında tanımlandı ve 2015’te arkeologlar bir köpeğin veya ejderhanın çenesine sıkışmış bir kişinin figürü de dahil olmak üzere birçok eseri kurtardı, o zamanda Live Science bunu bildirmişti.
Foley Ağustos ve Eylül ayları arasında enkaza çeşitli dalışlar yaptı ve bu süre boyunca ekip daha fazla eser kurtarıp dijital bir yeniden yapılandırma için üç boyutlu veri topladı.

Enkaz, Keşifler Çağı’ndaki Christopher Columbus ve Vasco da Gama gibi aynı zamanlarda inşa edilmiş fakat şimdi kayıp olan gemilerin bir temsilcisi olarak görülüyor. Foley “Bunun gibi başka bir şey bulunamadı.” diyor ve silah ve yaylı tüfeklerin kombinasyonunun yanısıra yine bulunan zırhlı gömleklerin kalıntılarının, eski silahlardan baruta geçişi gösterdiğini de ekliyor.
Daha büyük gemilerin silahları, ahşap top arabaları içerisindeki döner topların üzerine yerleştirilmişti ve yaklaşık golf topu büyüklüğündeki mermileri ateşliyordu. Bu dönemde tabancalar oldukça basitti, yaklaşık 16 inç (40 metre) uzunluğunda ve arkadaki bir deliğe bir kibrit ile ateşlenen tüfek topları gibi mermiler vardı. Foley, “Aslında küçük bir top gibilerdi.” diyor.
Almanya’daki Kiel Üniversitesi’nde deniz arkeoloğu olan Fritz Jürgens, Gribshunden’in Baltık’ta bulunan en eski uç uca eklenerek inşa edilmiş gemi olduğunu ve şimdiye kadar keşfedilen en eski özel bir amaç için üretilmiş savaş gemilerinden biri olduğunu belirtti.
Jürgens, “Orta Çağ’da ve daha sonraki Hansa döneminde (bir ticaret bloğu Baltık’a egemen olduğu 13. Yüzyıldan 17. Yüzyıla kadar olan süreçte), normal yük gemilerini aldılar ve üzerine okçular koydular. Ama Gribshunden’in baş kasarasında ve kıç kalesinde topçu vardı yani özellikle savaş için inşa edilmişti.” diyor.
Çeviri: Rozaçiy Çiçek