3 Şubat 2022’de SpaceX, Starlink projesi kapsamında 49 uyduyu uzaya fırlattı. Ancak bu uyduların büyük bir kısmı, fırlatmadan yalnızca birkaç gün sonra Karayipler üzerinde atmosfere geri dönerek yanıp yok oldu. O dönemde Elon Musk’ın liderliğindeki SpaceX, bu kaybın sorumlusu olarak aynı zaman diliminde yaşanan hafif bir jeomanyetik fırtınayı işaret etti. Ancak yeni araştırmalar, bu olayın ardında çok daha karmaşık ve merak uyandırıcı bir neden olabileceğini ortaya koyuyor: Güneş’teki “manyetik sonlanma olayı”.
Uyduların Düşüşü: Atmosferin Beklenmedik Direnci

SpaceX’in yaşadığı bu kayıp, uyduların yörüngede tutunamamasından kaynaklandı. Peki, bu nasıl oldu? Uzmanlar, Dünya atmosferinin beklenenden daha “şişkin” olmasının uyduların hızını azalttığını ve bu durumun onları daha düşük yörüngelere çektiğini belirtiyor. Atmosferin üst katmanları, oldukça düşük yoğunlukta olsa da, uzay araçları için ciddi bir direnç oluşturabiliyor. Özellikle jeomanyetik fırtınalar gibi olaylar, atmosfere enerji aktararak onu ısıtıyor ve genişletiyor. Bu süreç, üst katmanlardaki yoğunluğu artırıyor ve uyduların hızını etkileyen sürtünmeyi güçlendiriyor.
Hız kaybeden uydular, daha düşük yörüngelere iniyor ve burada daha yoğun bir atmosferle karşılaşıyor. Bu döngü, uyduların hızlarının iyice düşmesine ve sonunda atmosfere girerek yanmasına yol açıyor. SpaceX’in Starlink uydularının başına gelen de tam olarak buydu. Ancak olayın perde arkasında, jeomanyetik fırtınadan daha büyük bir etken olabilir.
Güneş’teki Manyetik Sonlanma Olayı Nedir?
Spaceweather sitesinde yayımlanan bir rapora göre, uyduların kaybına neden olan atmosferik değişikliklerin sorumlusu, basit bir jeomanyetik fırtına değil, Güneş’teki daha karmaşık bir manyetik olay olabilir. Bu olay, bilim insanlarının “manyetik sonlanma olayı” adını verdiği ve Güneş’in manyetik döngüsünün kritik bir aşamasını temsil eden bir süreçtir.
Güneş, her 11 yılda bir faaliyet döngüsünden geçiyor. Bu döngü, “solar minimum”dan (en düşük faaliyet seviyesi) başlayarak “solar maksimum”a (en yüksek faaliyet seviyesi) ulaşıyor ve tekrar minimuma dönüyor. Şu an içinde bulunduğumuz 25. solar döngü, Ekim 2024’te 216 güneş lekesiyle zirve yaptı. Ancak Güneş’in manyetik aktiviteleri, 22 yıllık daha uzun bir döngü olan “Hale döngüsü” ile de şekilleniyor. Bu döngü, Güneş’in manyetik alanının her 11 yılda bir tersine dönmesiyle iki solar döngüyü kapsıyor.
Hale döngüsünün en dikkat çekici unsurlarından biri, Güneş’in her iki yarımküresinde, yaklaşık 55 derece enlemde oluşan manyetik “halka”lardır. Bu halkalar, zamanla ekvatora doğru hareket eder ve sonunda birbirlerini yok ederek “manyetik sonlanma olayını” tetikler. Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi’nin (NCAR) müdür yardımcısı Dr. Scott McIntosh, 2023’te IFLScience’a yaptığı açıklamada, “Manyetik sonlanma olayı, bu manyetik halkaların son yok oluş sürecidir” diyerek olayın önemini vurguladı.
Manyetik Sonlanma Olayı ve Starlink Kaybı Arasındaki Bağlantı
Araştırmacılar, Aralık 2021’de gerçekleşen bir manyetik sonlanma olayının, SpaceX’in uydularının kaybında kilit rol oynamış olabileceğini öne sürüyor. McIntosh ve ekibi, bu olayların Güneş’in enerji çıkışını (solar akış) artırabileceğini ve bu durumun Dünya atmosferini doğrudan etkileyebileceğini savunuyor. Aralık 2021’deki manyetik sonlanma olayı, atmosferin üst katmanlarında beklenmedik bir yoğunluk artışına yol açmış olabilir. Bu da, Starlink uydularının yörüngede tutunamamasına neden olmuş olabilir.
Capella Space’ten Scott Shambaugh’un başka bir çalışması da bu teoriyi destekliyor. Shambaugh, manyetik sonlanma olayını dikkate alan modellerin, solar akışın tahmin edilmesinde geleneksel modellerden daha doğru sonuçlar verdiğini belirtiyor. Jeomanyetik fırtınalar, atmosferde kısa süreli yoğunluk artışlarına neden olabilir, ancak Starlink uydularının kaybını tam olarak açıklamıyor. Manyetik sonlanma olayı ise daha geniş ve uzun süreli bir etki yaratmış olabilir.
Güneş’in Sırları ve Uzay Teknolojisinin Geleceği

Güneş, evrendeki en iyi çalışılmış yıldız olmasına rağmen, hala pek çok sırrı barındırıyor. Bilim insanları, manyetik sonlanma olayı gibi süreçlerin atmosfer ve uzay teknolojileri üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için yoğun bir şekilde çalışıyor. McIntosh ve ekibi, 25. solar döngünün resmi tahminlerden farklı olarak daha aktif olacağını ve 2024’te değil, daha erken bir zirve yapacağını öngörmüştü. Ekim 2024’teki 216 güneş lekesi, bu öngörünün doğruluğunu kanıtladı.
SpaceX’in yaşadığı bu kayıp, uzay teknolojilerinin Güneş’in karmaşık davranışlarına ne kadar bağımlı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Uyduların yörüngede tutulması, atmosferik sürtünmenin doğru modellenmesine bağlı. Bu nedenle, manyetik sonlanma olaylarının daha iyi anlaşılması, gelecekteki uzay görevlerinin güvenilirliğini artırabilir.
Uzayda Yeni Bir Çağın Eşiğinde
Özetle SpaceX’in 49 Starlink uydusunun kaybı, sadece bir teknolojik aksilik değil, aynı zamanda Güneş’in gizemli doğasının uzay çağındaki etkilerini anlamak için bir uyarı niteliğinde. Manyetik sonlanma olayının bu kaybın ardındaki gerçek suçlu olup olmadığı, bilim insanlarının devam eden araştırmalarıyla netleşecek. Ancak bir şey kesin: İnsanlık, uzayın derinliklerine ulaşmaya çalışırken, öncelikle kendi yıldızımızın sırlarını çözmek zorunda.
Bu olay, uzay teknolojisi geliştiren şirketler ve bilim insanları için önemli bir ders sunuyor: Güneş’in manyetik dansı, uzaydaki her adımı etkiliyor. Gelecekte, bu tür olayları daha iyi öngörebilmek, uzay çağının yeni sınırlarını açabilir.