İrfan Mavruk, Nasa’da Apollo projelerinde önemli görevler alan ve ülkemizdeyken maalesef değeri bilinmeyen bir dahi.
Ülkemizde bilime gerektiği değer bir türlü verilmedi, verilemiyor. Bilime yoğunlaşmış üretken zihinler, ülkemizde ya kıymeti bilinmiyor ya da daha kötüsü deli olarak görülür. Hâl böyle olunca, beyin göçünün en fazla görüldüğü ülkelerden oluyoruz. Sonra deli dediklerimiz, projelerini ve fikirlerini saçma gördüklerimiz hayallerinin peşinden gidip yurtdışında başarılı olunca ne cevherler kaybettiğimi görüyoruz.
İrfan Mavruk da ülkemizdeyken değerini bilemediğimiz cevherlerden sadece birisidir.
İrfan Mavruk Kimdir, Biyografi
İrfan Mavruk 1940 yılında Adana’da gözünü dünyaya açarak, ilk ve ortaokulu bitirdikten sonra Adana Erkek Sanat Enstitüsüne devam ederken roket tasarımları yapıp onları denemeye başlar ancak hakkında çok fazla şikayet gelmektedir ve sürekli gözaltına alınır.
Projelerine hiç destek çıkan olmaz. Bir gün projelerine destek çıkılması ümidiyle Adana Elektrik Mühendisleri Odasına başvurur. Heyet eşliğinde Mavruk’un projelerini dinlerler ama sonuç yine aynıdır, projelerini imkansız olarak değerlendirirler.
Hatta 1959 yılında odanın dergisinde yayınlanan bir makalede Mavruk’un projeleri ile ilgili, “İrfan Mavruk’un elinde dolaştırdığı füze projesi, meraklı bir çocuğun çizdiği karmaşık bir takım şekillerden ibaret olup, teknik bir makine resmi ile herhangi bir alakası yoktur. Verilen izahattan anlaşıldığına göre İrfan Mavruk, maalesef geniş fantezisi ile mevcut olmayan şeyleri olmuş gibi göstermekte ve hiç bir hesaba dayanmayan bir takım iddialar ileri sürmektedir” yani kısacası “Başımıza yeni icat çıkarma” denildi.
O, bunların hiç birine kulak asmaz projelerini azimle yapmaya devam eder. Daha sonra ağabeyi Abit Mavruk’un anlatımına göre, bir gün okulda atom dersi işlenirken kardeşinin anlatımının kendisine ABD’nin kapısını açtığını söylüyor “Bunun üzerine öğretmen idareye haber veriyor, konu valiye kadar gidiyor. (O zamanlarda yeni açılan İncirlik Hava Üssünden) ABD mühendisleri geliyor ve tepkili motorları soruyorlar, kardeşim de izah ediyor. ‘Bunda bir fevkaladelik var’ diyorlar.’’
Üstün zekalı çocuklar fonu ile ABD’ye gönderildi
Bu gelişmelerin üzerine dönemin Valisi, eski TBMM Başkanı Refik Koraltan’a bir mektupla gönderir ve Koraltan da durumu dönemin Başbakanı Adnan Menderes’e anlatır. Okuduğu mektuptan oldukça etkilenen Menderes, İrfan Mavruk’u Dolmabahçe Sarayı’na davet eder.
Dolmabahçe Sarayında Koraltan, bakanlar ve Menderes vardı. Koraltan ‘Bahsettiğim çocuk bu ‘ der ve kurulun aldığı karara göre İrfan’ı üstün zekalı çocuklar fonundan ABD’ye gönderirler.
1959 yılında New York’a giden Mavruk, orada teste tabi tutulup Columbia Üniversitesine kayıt oldu. Abisine yazdığı mektuba göre üç ay gibi kısa sürede İngilizceyi öğrendi ve yeni arkadaşları oldu.
Ülkemizde 27 Mayıs 1960 günü İhtilal olunca, İrfan Mavruk ’un aldığı öğrenci bursu kesildi ve Amerika’da beş parasız kaldı. Aynı üniversitede öğrenim gören İspanyol kız arkadaşının maddi desteğiyle öğrenimine devam etti ve okulundan mezun olunca bu İspanyol kız ile evlendi.
Mezun olduktan sonra Houston’da bir nükleer araştırma merkezinde çalışmaya başlayan Mavruk’un çalıştığı merkezde hidrojen bombasını icat eden bilim insanı Edward Teller da vardı. Daha sonra, nükleer silahların parçalarını üreten fabrikalarda çalışan Mavruk, uzaydaki atom yükünü ölçen bir cihaz da geliştirdi.
Nasa’da Apollo Projesinde görev aldı. Mavruk, eşine ve ailesine yazdığı mektuplarda, atom bataryası geliştirdiklerinden ve füzelerin uzaya çıktıklarında patladığını ve bunun sebep ve çareleri üzerine çalışmalar yürüttüğünden bahseder. Daha sonra çalışmalarını başarıyla tamamlar ve uzaya çıkan füzelerin patlamasını önleyen projesini geliştirir.
Sonraki yıllarda da Apollo projelerinde önemli görevler alır, özellikle yerden kumanda edilmeyen roketler alanında üstün başarılar sağlar. Ay’a ilk çıkan Apollo Mekiğindeki astronotlarla yerden bizzat kendisi telsizle konuşur.
Tarihler 5 Ağustos 2010’u gösterdiğinde Türkiye’de ‘deli’ Amerika’da ‘dâhi’ olan İrfan Mavruk, geçirdiği kalp krizi sonucu dünyaya gözlerini yumdu.
Berk Keskin