Matrix filminin gerçekliğin bir yanılsama olduğu, biz insanların ise makineler için birer besin sayılan sıvı kapsüller içerisinde yattığımız fikrini popülerleştirmesinin üzerinden tam 24 yıl geçti. Evet, zaman su gibi akıp geçmiş.
Çoğu insana fantastik film veya tipik bir bilim kurgu filmi gibi gelebilir ancak Matrix’in 2021 yılında yayınlanan devam filmi The Matrix Resurrections ile birlikte, gerçekten bir bilgisayar simülasyonunda yaşayıp yaşamadığımıza dair bazı ciddi soruların gündeme geldiğine inanan bilim insanları ve filozoflar mevcuttur.
Mavi hapı alırsınız ve makale biter. Web sitesini kapatırsınız ve su ısıtıcısının kirecini çözmeye geri dönersiniz ya da kırmızı hapı alırsınız ve okumaya devam edersiniz.
Sonucunda Simülasyon Hipotezi’nin yazarı bilgisayar bilimci Rizwan Virk, size tavşan deliğinin ne kadar derine gittiğini gösterir.
Virk, Filocof Nick Bostrom’un 2003 tarihli, bir bilgisayar simülasyonunda yaşayıp yaşamadığımız sorusunu konu alan makalesine dayanarak yazdığı kitabında, “Bence bir tür simülasyonun içinde olmamamızdan daha olası.
Üç seçenek arasındaki en olası sonucun, gelişmiş bir uygarlığın simüle edilmiş dünyalar yaratabilecek çeşitli teknolojiyi geliştirebilecek kadar uzun süre hayatta kalacağıdır ” sözleriyle simülasyon fikrini savunmaktadır.
Genler Yalnızca Veridir
Ek olarak Virk, “Bu, birçok simüle edilmiş gerçeklik olduğu ve yalnızca bir temel gerçeklik olduğu anlamına gelir. Bu nedenle, hangi gerçeklikte olma olasılığınız daha yüksektir? Simüle edilmiş 99 gerçeklik mi yoksa tek temel gerçeklik mi? 99’da olma olasılığınız daha yüksek.” şeklinde sözlerine devam etmektedir.
Virk’ün önemli argümanlarından biri, fizikçi John Wheeler’ın “Bit’ten parça” ifadesine: evrenin temelinin enerji veya madde değil, “her atom altı parçacığın bir biti temsil ettiği bilgi” olduğu fikrine dayanmaktadır.
Virk’e göre, temelde herhangi bir nesneyi üç boyutlu yazdırabiliriz ve bu doğrultuda genler yalnızca veridir.
Bir diğer taraftan, çoklu evren teorisi gerçekse, Wheeler’ın ifadesi, Virk’ün gerçekliğin fiziksel değil dijital olduğu önermesi yönündeki daha geniş argümanını destekler.
Virk’e göre doğada, özellikle bir anda, büyük bir fiziksel nesneyi çoğaltan hiçbir şey yokken, bilgiyi çoğaltmak ve sonrasında bu bilgiyi gerektiği gibi işlemek oldukça kolaydır.
Ayrıca, fizikteki fenomenlerden birinden, sadece bir şeyi izleme eyleminin onu değiştirebileceği gözlemci etkisinden bahseder.
Virk, “Tek bir fiziksel gerçeklikte yaşıyorsanız bu bir anlam ifade etmez. Oysa video oyunlarında dünyayı yalnızca görmeniz gerektiğinde oluştururuz. Bu, gerçekliğin yalnızca gözlemlendiğinde var olduğunu, işlenmiş bir dünyada yaşadığımızı gösterir” açıklamasında bulunur.
Neden Dünyamızın Bir Simülasyonunu Çalıştırmak İstesinler ?
Simülasyon fikrini doğru farz edersek diğer tarafta kim veya ne var sorusuyla karşılaşırız. Virk bu kişilerin uzaylılar olabileceğini söylemektedir. Fakat neden dünyamızın bir simülasyonunu çalıştırmak istesinler ki? Virk’ün olası cevapları birtakım örneklerle açıklamaya çalışalım;
Küresel bir nükleer savaş veya iklim değişikliği simülasyonu yapabileceğimizi kabul edelim. Hangi senaryoların yıkıma yol açma olasılığının daha yüksek olduğunu görmek için birkaç kez çalıştırabiliriz.
Peki, bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyorsak, bu bizim hayata yaklaşımımızı nasıl etkiler? Hayatımızı, her şeyi anlamsız kılmaz mı? Virk’ün cevabı yapılanların önemsiz olmadığı, dahası bazı görevlerle zorlukların seçildiği ve bu seçimin oyunu ilginçleştirdiği oluyor.
Sizin cevabınız nedir ? Kırmızı hapı mı mavi hapı mı alalım ?
Çeviren:Ayşe Nur ESEN