Yükselen kıyı kızıl ağaçlarından dinozor dönemi Wollemi çamlarına ve hatta mükemmel Noel ağaçlarını oluşturan köknarlara kadar bütün odunsu bitkiler, bugünlerde büyük bir tehlike altında.
Yeni bir araştırmaya göre birkaç ağaç türünün neslinin tükenmesi sadece yerel ormanları değil aynı zamanda bütün ekosistemi tehlikeye atacaktır.
Geçen sene yapılmış olan Dünya Ağaçlarının Durumu isimli küresel değerlendirmede günümüzdeki ağaç türlerinin yaklaşık üçte birinin yok olmanın eşiğinde olduğu tespit edilmiştir. Yaklaşık 17.500 benzersiz türe tekabül eden bu oran, nesli tükenme tehlikesi olan tetrapodların (memeliler, kuşlar, amfibiler ve sürüngenler) sayısının iki katından daha fazladır.

Bazı ağaçlar o kadar nadirdir ki Mauritius’taki yalnızca bir tane olduğu bilinen Hyophorbe amaricaulis isimli palmiye gibi tek bir tane örneklerinin olduğu düşünülüyor.
Dünya Ağaçlarının Durumu başlıklı küresel değerlendirmeyi yapan araştırma ekibi yeni makalelerinde, 20 farklı ülkeden 45 farklı bilim insanın desteğiyle bu kayıpların sonuçları hakkında “insanlığa bir uyarı” yayınladıklarını bildirdi.
Uluslararası Botanik Bahçeleri Koruma Kuruluşu’nda biyolog olan Malin Rivers ve meslektaşları, yok olacak bu türlerin ülke ekonomileri, geçim kaynakları ve yiyecekler üzerindeki belli başlı etkilerin neler olduğunun altını çiziyor.
Elde ettiğimiz birçok meyve, kabuklu yemiş ve ilaç, yaklaşık 88 milyar dolar değerindeki ticaret hacmine sahip kereste dışı ürünlere sahip olan ağaçlardan gelmektedir.
Gelişmekte olan dünyada 880 milyon insan ormanlara yakılacak odun gözüyle bakarken, 1.6 milyon ormanın yaklaşık 5 kilometre uzağında yaşıyor ve gelirini bu ormandan karşılıyor.
Sonuç olarak küresel ekonomiye yılda yaklaşık 1.3 trilyon dolar katkıda bulunan ağaçların milyonlarcası, tarım ve kalkınma için yok ediliyor.
Bitkiler, mantarlar, bakteriler ve hayvanlar gibi ağaçların da kendilerine ait küçük bir dünyaları vardır. Bir ağacı kaybetmek demek bütün bir dünyanın da yok olması demektir çünkü genellikle ağaçlar, birçok hayvan ve bitki türü tarafından yaşam alanı olarak görülür. Bu sebeple ağaçların çevrelerindeki yaşam ağı için destekleyici bir temel oluşturduğunu belirtmek doğru olur.
Rivers, Nature World News’da vermiş olduğu röportajda hayvanların ve kuşların neslinin tükenmesinin en önemli nedeninin aslında yaşam alanı olarak kullandıklarını ağaçların yok olmasının olduğunun ve eğer ağaçlara bakılmazsa hayvanlara ve kuşlara bakmanın bir faydası olmadığı görüşünde olduğunu belirtti.
Bütün canlı sistemlerinde olduğu gibi çeşitliliği kaybetmek, tüm canlı bağlantıları savunmasız kılar çünkü varyasyonun fazlalığı genlere ve çevresel koşullara verilen tepkiyle doğru orantılıdır.
Bazı ağaç türleri, başka türlerin yerine koyamayacağı kadar benzersiz etkileşimlerle doğaya katkı sağlar. Bu duruma Oligosen ormanlık alanındaki Ejderin Kanı Ağacı (Dracaena cinnabari) örnek gösterilebilir.

Bu ağaçlar diğer pek çok bitki ve kertenkeleler dahil olmak üzere tamamen kendilerine bağımlı birçok türe ev sahipliği yapar. Bu nedenle de tek bir türün yok olması onunla etkileşim halinde olan türlerin büyük bir domino etkisiyle yok olmanın eşiğine gelebilir.
Azalan ormanlarımızdaki türler 1970 yılından bugüne yaklaşık %53 oranında bir azalma gösterdi ve dünya çapında daha fazla orman yok olmanın eşiğinde olduğunun belirtilerini gösteriyor. Bu yok oluşlar sadece etkileşime girdikleri türleri etkilemez.
Ağaçlar, dünyanın toprağı ve atmosferiyle etkileşim halindedir; havayı temizler, oksijen üretir ve yağmurun yağmasına katkı sağlar. Aynı zamanda dünyanın erişilebilir tatlı suyunun dörtte üçünü ve karbondioksitin yarısından fazlasını depolar.
Eğer haddinden fazla ağaç kaybedersek dünyamızın karbon, su ve besin dengesi alt üst olur.

Rivers, The Guardian’a verdiği röportajda birçok ormanın monokültürlerden daha fazla karbon depoladığını ve bunun yalnızca depolama yapmadıklarını aynı zamanda hayvanlara yaşam alanı sağlama, toprak stabilizasyonu, hastalıklara karşı dayanıklılık, fırtınalara ve olumsuz hava koşullarına dayanıklılık gibi birçok ekolojik işlevleri de olduğunu söyledi. (Monokültür belirli bir bitki türünün bir bölgede çok yaygın olarak uzun yıllar boyunca yetiştirilmesine dayanan bir tarımsal yöntemdir. )
Ağaç çeşitliliğini kaybetmemiz durumunda tüm organizmalardaki çeşitliliği de kaybedeceğimizi de sözlerine ekledi.
Birkaç ağaç türü, neden olduğumuz çevresel değişikliklere ayak uydurabilirken pek çoğu bu değişikler yüzünden yok oluyor.
Bu aralık ayında BM’nin Cop15 biyoçeşitlilik konferansına öncülük eden Rivers ve meslektaşları, dünya liderlerini, ağaçları iklim politikalarına daha iyi dahil etmeye ve ağaçlar için daha fazla koruma sağlamaya çağırıyor.
İşin özü, hepimiz geleceğimiz için ağaçları düşünmeliyiz.
Bu araştırma Plants, People, Planet‘te yayınlandı.
Çeviren: Eminenur Yıldız