Biyolüminesans mantarlar kesinlikle çok büyüleyici olmalarına rağmen, evde ya da bahçede yetiştirilmeleri oldukça çetrefilli bir iş. Ancak yeni yapılan çalışmalar sayesinde, geleneksel yetiştiriciliğinin aksine kolayca büyüyen ev bitkilerinin ışıldayan çeşitlerini satın alabilmek mümkün olabilir.
Araştırma, Moskova merkezli biyoteknoloji şirketi Plantaile işbirliği içinde çalışan Rusya Bilimler Akademisi Biyoorganik Kimya Enstitüsü, MRC (Tıbbi Araştırma Konseyi) Londra Tıp Bilimleri Enstitüsü ve Avusturya Bilim ve Teknoloji Enstitüsü tarafından yürütülüyor.
İlginizi çekebilir: Biyolüminesans : Işık Yayan Canlılar

Sürekli Işıldayan Bitkiler
Biyolüminesans mantarların sürekli sahip oldukları parlaklıklarının neye dayalı olduğunu anlamak üzerine bilim insanları, söz konusu olan mantarlardan DNA özütlemesi yaparak, bu özütleri tütün bitkilerinin içine yerleştirmeye başladılar.
Her ne kadar bu işlemin çok çeşitli bitkiler üzerinde uygulanması gerekse de, basit genetik yapısıyla, hızla büyüyen tütün bitkisi bu işlem için en uygunu olarak seçildi.
Genetiği değiştirilmiş olan tütün bitkilerinin, gelişimlerinin tüm aşamalarında, görünür yeşil ışığı gövdelerinden, köklerinden, yapraklarından ve çiçeklerinden sürekli olarak yaydığı gözlemlenmiştir.
Ateş böceklerinden elde ettikleri enzimleri kendi bünyelerine alan bazı bitkilerin daha önceden geçici olarak parladıklarını gördüğümüz halde, mantardan özütlenen DNA içeren bitkilerin, 10 kat daha parlak olarak, ve var olan parlaklıklarını da sürekli korumakta oldukları gözlemlenmiştir.
ilginizi çekebilir: Ateşböceklerinin O Güzel Parıltısı Bizim Yüzümüzden Sönecek!
Kafeik asit olarak bilinen bir molekül sayesinde

Işıldama davranışı, biyolüminesans mantarlarda bulunan kafeik asit olarak bilinen bir molekül sayesinde gerçekleşir. Kafeik asit,aynı zamanda ligninle birlikte bitkilerin hücre duvarının yapısında bulunur.
Mantarlarda bulunan iki enzim, kafeik asidi lusiferin adı verilen parlak bir moleküle dönüştürür, daha sonra lusiferin üçüncü bir enzimin varlığıyla oksitlenir ve foton (ışık parçacığı) üretir. Son olarak, oksitlenmiş olan molekül dördüncü bir enzimle tekrar kafeik asit formuna dönüştürülür ve böylece bütün süreç baştan başlar.
Basitce, mantar DNA’sının tütün bitkisin içine yerleştirilmesiyle, DNA içinde bulunan kafeik asidin aynı işlevi gerçekleştirmesi sağlanır. Bitkiler aslında, yansıttıkları parlaklığın yoğunluğuyla, içlerinde meydana gelen metabolik işleyişten haber verirler.
Örneğin, çiçeklerin yanı sıra, özellikle bitkinin daha genç kısımları daha parlak olur. Ayrıca, eğer olgun bir muz kabuğu bitkilerin yanına yerleştirilirse, kabuktan yayılan büyüme hormonu olan etilen sayesinde, bitkilerin parlaklıkları artacaktır.
Planta ile çalışan biyoteknoloji şirketi Light Bio ise parlayan bitkileri, ev bitkisi olarak sunmayı planlayarak, bu teknolojinin ticarileştirmesi üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Araştırmayla ilgili bir makale Nature Biotechnology dergisinde yayınlandı.
Zehra Güneş
Bir yorum