Almanya’da, Ortaçağ’ın ilk dönemlerine ait olan 1.400 yıllık bir kadın mezarlığında nadir görülen metal, katlanır sandalye bulundu.
Mezardaki şahsiyetin kim olduğunu henüz bilmiyoruz…
Öldüğün zaman, öteki dünya için yanında ne götürmek istersin? Belki sevilen bir evcil hayvan veya sadık bir at? Süslü bir kıyafet? Sosyal çevre? Veya belki de ortaçağdaki kadın gibi, sadece bir şezlong ve bir tabak etin tadını çıkartmak.
Mathias Pfeil, “Bu, Almanya’da Orta Çağ’ın başlarından kalma, demir katlanır sandalyenin ikinci keşfi” dedi.

Bavyera Anıtları Koruma Devlet Dairesi Başkanı (BLfD) yaptığı açıklamada; ‘mutlak bir nadirlik’ olarak bahsetti.
Kazıdan bulunan sadece sandalye değildi. Rengarenk cam boncuklar ve incilerden yapılmış bir kolye, broşlar, mücevherler ve kemerinden sarkan bir ağırşakla yakılarak gömülmüş bir kadın bulundu. Mücevherler kazı ekibinin buluntuları tarihlendirmesine yardımcı oldu. (Ağırşak, iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde ağırlık. Tahta, kemik ya da çeşitli madenlerden yapılır.)

BLfD arkeolog Hubert Fehr verdiği demeçte şunları söyledi: “o dönemde çoğu boncuk camdan yapıldı, sadece stil, renk ve şekil bakımından birbirlerinden oldukça farklılardı.” dedi. “örneğin sarı renk ilk olarak MS 600 civarında kullanıldı.”
Kazıda bir kaburga kemiği de bulundu ve bu kemiğin muhtemelen inek eti olabileceği söylendi. Bu da demek oluyor ki kazıda bulunan kadının inanışına göre, öteki dünyada sadece bomba gibi görünmekle kalmayacak, aynı zamanda iyi beslenecekti.

Bunun yanı sıra ikinci bir mezar bulundu ve bu mezar bir erkeğe aitti ve yanında mızrak, kalkan, uzun kılıç, kemik ya da fildişi olduğu düşünülen tarak, bronz toka ve bir bel kemeri de dahil olmak üzere adeta bir siIah cephanesi vardı.
Buluntular çok ilginç olsa da döneme göre nadir değildir. Ancak katlanır demir sandalye özel bir buluntudur. Tüm Avrupa kıtasında bulunan altıncı sandalyedir ve Pfeil’e göre bu buluntu, mezarları “en büyük kültürel-tarihsel ilgi alanı” haline getirir. “O dönemde kullanılan eşyalar hakkında hakkında da bir fikir verir.”
Araştırmacılar, çok nadir oldukları için, yalnızca toplumdaki en güçlü ve önemli kişilerin mezarları için ayrılmış olan katlanır sandalyelerin “özel hediyeler” olarak düşünüldüğünü açıkladı.
Fehr, “çok özel sembolik bir anlamı vardı” ve “piskoposlar, rahipler, memurlar ve genellikle ataerkil Almanya’da yüksek sosyal rütbeye sahip insanlar için bir nişan veya güç işareti olarak kullanıldı.”

Garip bir şekilde, sandalye bulunan mezarların çoğunun kadınlara ait olduğu ortaya çıktı. Bu durum kadınların da iktidar ile ilgili bu genel sembol diliyle bağlantılı olduğunu gösteriyor.
Sandalyenin demirden yapılmış olması, Avrupa’da bulunan diğer katlanır sandalye örneklerinin çoğundan bir adım önde olmasını sağlıyor.
‘Toplam 29 tanesi keşfedildi, ancak büyük çoğunluğu ahşap veya fildişi gibi organik malzemelerden yapıldı. Bunlar, koltuğun derisi ve kumaşı ile birlikte yüzyıllar boyunca çürüyüp gidecekti ve uzun bir süre bu buluntular şiş veya olta kancası gibi şeyler olarak yanlış tanımlandı.’
Ancak tüm katlanır yapı elinizin altında olduğunda, araştırmacıların bu sandalyenin tam olarak neye benzediğini araştırmak için altın bir fırsatı var.
Fehr, “Sandalyenin demiri korozyon katmanlarıyla kaplıdır ve bazen bu katmanların içinde hayatta kalan ahşap ve deri parçalarını da bulabilirsiniz,” diye açıkladı.
Ekip, X-ray görüntüleme ve BLfD restoratörlerinin(Restorancı veya lokantacı) dikkatli koruma çalışmaları ile sandalyenin yapısına, nasıl bir dekor olduğuna ve belki de bu güçlü kadının eskiden kim olduğuna dair bir ipucu bulmayı umuyor.
Çeviri: IRMAK KÜÇÜK / Kaynak: IflScience