Kozmos, Büyük Donma adı verilen soğuk ve yalnız bir ölümle ömrünü tamamlayacak.
Samanyolu’nun kendi süperkütleli karadeliği, Sagittarius A’yı kuşatan bölge. Günün birinde kara delikler evrende kalan son maddeler olacak. Kozmos hiç sona ermeyebilir, fakat ölümsüz olsaydınız belki de kozmosun sona ermesini dilerdiniz.
Kozmosumuz, astronomların Büyük Freeze ya da Big Chill, Türkçe anlamıyla ise Büyük Donma diye adlandırdıkları uzun sürecek bir soğuma süreciyle nihai kaderine boyun eğecek.
Tüm ısı ve enerjinin akla hayale sığmayacak genişlikteki mesafelere eşit bir şekilde yayılacağı bir gün için oldukça uygun bir tanım bu. Şu noktada, evrenimizin sahip olacağı son sıcaklık mutlak sıfır noktasının yalnızca biraz üzerinde gidip gelecek.
BÜYÜK PATLAMANIN HIZ KAZANAN GENİŞLEMESİ
Yaklaşık 13,8 milyar yıl önce, evrenimiz Büyük Patlamayla (Big Bang) doğdu ve o günden beri de genişlemesini sürdürmekte.
Son 20 30 yıl öncesine kadar bu genişlemenin er geç son bulacağı düşünülüyordu. Astronomların ölçümleri, evrende bu genişlemeyi aşacak ve süreci tersine çevirecek Büyük Çöküş (Big Crunch) olarak adlandırılan bir olayı tetiklemeye yetecek kadar madde olduğunu gösterdi.
Bu senaryoda, kozmos ilk kez meydana geldiği dönemde olduğu gibi sonsuz yoğunluktaki bir tekilliğe geri dönecek. Belki de bu süreç başka bir büyük patlamanın kıvılcımını ateşleyebilecek.
Bizler bu dünyadan gitmiş olacağız, ancak Büyük Patlama/ Büyük Çöküş (Big Bang/Big Crunch) süreci sonsuza dek tekrar edebilir.
O zamandan beri geçen yıllarda, karanlık enerjinin keşfi bizi bu ebedi yeniden doğuştan mahrum etti. 1998 senesinde, iki ayrı gökbilimci ekibi uzak evrenlerdeki “tip la supernova” olarak adlandırılan, uzak mesafeleri hesaplamada standart mumlar (ışık kaynakları) olarak hizmet eden patlayan özel yıldızları ölçtüklerini duyurdular.
Hepsi aynı içsel parlaklığa sahip olması gereken ırak patlamaların daha sönük olduklarını, bu yüzden de tahmin edilenden daha uzakta olduklarını tespit ettiler. Bazı gizemli güçler evreni içerden ayırmaya itiyordu.
Şimdilerde bu karanlık enerjinin evrenin kütlesinin yüzde 69’unu oluşturduğu, karanlık maddeninse aşağı yukarı evrenin öteki yüzde 26’sına denk geldiği düşünülüyor. İnsanlar, gezegenler, yıldızlar ve gözlerinizin görebileceği başka her şey, diğer bir deyişle normal maddelerse, kozmosun yalnızca yüzde 5’ini oluşturuyor.
Karanlık enerjinin en önemli etkisi, evrenin genişlemesinin asla yavaşlamayacak olması ve bu genişleme yalnızca giderek hız kazanacak.
EVRENİN ISI ÖLÇÜMÜ
Yıllar boyu devam eden gözlemler araştırmacıların bulgularını doğruladı.
Elde edilen tüm işaretler, evrenin sonsuzlukta yitip gidecek olan uzun ve yalnız bir ölüm süreci yaşayacağını gösteriyor. Evrenin kaderi için kullanılan bilimsel terimin adı ise “ısı ölümü” dür, ancak bu gerçekleşmeden uzun bir süre önce bir şeyler oldukça ıssızlaşacak.
Günümüzden sadece birkaç trilyon yıl sonra, evren öyle genişlemiş olacak ki çoktan komşularıyla birleşmiş olan Samanyolumuzdan hiçbir uzak galaksi görülemeyecek.
En sonunda, günümüzden 100 trilyon yıl sonra, bütün yıldız oluşumları son bularak evrenimizin meydana geldiği ilk andan hemen sonra başlamış olan Stelliferious Çağını (Yıldızlı Çağ) bitirecek.
Çok daha sonra, sözüm ona Dejenere Çağda galaksiler de gitmiş olacak. Yıldız kalıntıları parçalara ayrılacak ve kalan tüm maddeler kara deliklerin içerisinde hapsolacak.
Aslına bakılırsa, kara delikler bildiğimiz kadarıyla evrenin hayatta kalan son bekçileri olacaklar. Kara Delik Çağında geriye kalan tek normal madde onlar olacak; ama en sonunda bu devlerin de varlığı silinip kaybolacak.
Stephen Hawking, kara deliklerin partiküllerini evrene salarak yavaş yavaş buharlaşacağını tahmin etmişti. İlk önce daha küçük güneş kütleli kara delikler yok olacak. Ve geleceğe giden bir googol yılıyla (1 ve ardından 100 tane sıfırın geldiği zaman ölçüsü) Hawking radyasyonu süper kütleli kara delikleri bile yok edecek.
Evrenin bu son “Karanlık Çağ” ında hiçbir normal madde kalmayacak ve bu kendisinden önce gelen her şeyden çok daha uzun sürecek. Termodinamiğin ikinci yasası bize bu zaman çerçevesi içerisinde tüm enerjinin eşit bir şekilde dağılacağını söyler. Böylelikle, kozmos mümkün olan en düşük sıcaklık derecesi olan mutlak sıfırın hemen biraz üzerinde nihai dinlenme sıcaklığında yerleşecek.
Eğer bu gelecek karanlık ve iç karartıcı görünüyorsa, bizler tüm bunlardan endişe etmeye başlamadan çok daha önce her fani ademoğlunun ve kadınının bu dünyadan göçüp gitmiş olacağı gerçeğiyle avutun kendinizi. Doğrusunu isterseniz, bu trilyon yıllık zaman ölçeğinde türümüzün tüm varlığı bile karanlığın sonsuz kışından önce yalnızca kısa bir gün ışığı olarak kayıtlara geçecek.
Hande Yurt